karanlık sokakta o önde ben arkada yavaşça ilerliyorduk , kar ayaklarımın altında eziliyor ve gittikçe üşüyen ayaklarımı daha da üşütüyordu. sokakta kimsenin olmaması pek garipsenecek durum değildi , ancak bizim gibi garip insanlar bu dondurucu soğukta dışarı çıkardı. etrafımda ki evlerin dışarıya yansıyan turuncu ışıklarını görebiliyorum , bu ışık bana sıcacık bir aile ortamını hatırlatıyor, benim hiç yaşamadığım ama mutlaka birilerinin yaşadığı bir ortam. tüm ailenin bir odada toplanıp bu soğukta yudumladığı sıcak çayı bile hissediyorum sanki , hatta arada geçen muhabbeti ve şen kahkahaları. kış nedense benim için kendini sıcacık evlerine gizleyen mutlu aileleri hatırlatıyordu. neden böyle düşündüğümü bilmiyorum ama bana hissetirdiği şey tam olarak bu.
karanın evine yaklaşmıştık ve o hala bir şey dememişti. sessizliğini bir onay olarak kabul etmiş ve onu takip etmiş olmatan zerre pişmanlık duymuyorum , onun yanında olmak hem güvende hissettiriyor hemde rahatsızlık veriyor, bu çelişkili düşüncelerime bir sonuç bulamadım henüz ama zamanın bana ne getireceğini bilemem. evin bahçesine girdiğimizde kendimi hemen sıcacık bir yorganın altına koymak istedim , karan cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açtı ve hafif yana geçerek gözlerini gözlerime kenetledi. kafası ile 'geç' işareti yaptığında bir an için kararsız kaldım ama adımlarımı içeri yönlendirdim , evdeki tek eşyalı odaya girdiğimde cebimde ki telefonu çıkarıp saate baktım 00.24 'ü gösteriyordu.
yatağın hemen yanında ki komidinin üzerine telefonumu bıraktım , arkamı döndüğüm gibi karanla dipdibe geldim , ani bir çığlık ağzımdan firar ederken onu ne ara buraya geldiğini düşünüyordum beni korkutmuştu."ne yapıyorsun ?"
diye çıkıştım , ama o beni umursamadan yaklaştı ve gözlerimin içine baktı çekinmeden. Benim aksime göz teması kurmak onu hiç rahatsız etmiyordu.
"Duvarda ki yazıyla senin bir alakan yok"
"sana söylemiştim , boş yere korkuttun beni!"
bana boş bir bakış attı.
" Evime girip fotoğrafı çalarken korkmuyordun ama"
gözlerim şaşkınlıkla açıldığında benimle dalga geçtiğinin idrakine vardım , elimi kaldırıp eline vuracakken hızlı davrandı ve o havadaki elimi tuttu. bana doğru yaklaştı ve sırtım soğuk duvara değdi , aramızda ki mesafe yok denilecek kadar azken kahve gözlerini gözlerime kenetledi. gözlerinden geçen hiçbir duyguyu anlamıyordum ama bana bakışları derindi , şu an için uzaklaşmak istesemde bunu yapamıyordum bunun iki sebebi vardı. onun gözlerinin derinliğinde kaybolmam etkiliyken aynı zamanda onu itmemi engelliyordu. bana biraz daha yaklaştığını fark ettiğimde buna bir son vermem gerektiğini fark ettim ve karanı ittim , boşluğuna gelince geriye doğru iki adım attı bende uzaklaşarak yatağın diğer tarafına geçtim.
"ııı şey. Ben nerede yatacağım ? "
karan yüzünü bana çevirdi ve delici bakılarını üzerimde gezdirdi .
"yatağım iki kişinin sığabileceği kapasitede "
"ne ?! olmaz !"
"beğenmediysen yerde de yatabilirsin "
bir süre şaşkınlıkla ona baktım , centilmenlik yapıp beni yatakta yatırabileceğini düşünmek saçmalıktı , odada koltuk filan olsaydı yine yatabilirdim ama yerde yatıp hasta olmayı istemiyordum. derin bir nefes alıp el mahkum yatağın köşesine oturdum , o sırada karan dolabından bir tişört çıkardı ve üzerinde ki kazağı bir çırpıda çıkardı. kaslı vücudunu gözlerimin önüne sererken aynı zamanda sırtında ki yanık izleri her şeye rağmen beni üzmüştü. bana döndüğünde biraz utamış ve bakışlarımı eğmiştim , biraz kızarmışta olabilirim. gözlerimi biraz daha aşağı indirdim ve karanın ayaklarına baktım. o sırada telefonu çaldı ve elini cebine attı , gözlerimi bu sefer kusursuz yüz hatlarına çevirmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN OĞLU
RomanceBilimsel olarak sadistler başkalarına acı çektirip zihnen zevk alan kimselerdir. Benim için ise bana asla zarar vermeyeceğini bildiğim karanlık bir adam. Uyarı: yetişkin içerikli sahneler mevcuttur. Dark Romance