44. Bölüm "Sonun Başlangıcı"

256 15 11
                                    

Bağırmak, yapmak istediğim tek şey bağırmaktı. Belki dudaklarımın arasından bir feryat koparsa, göğsüme düğümlenmiş her şey çözülürdü. Belki nefes alırdım, belki dayanılmaz olan o sancı geçerdi, belki artık uyanırdım ve her şeyin kabus olduğunu fark ederdim. Bağıramadım, bir feryat kopmadı dudaklarımdan. Düğümler çözülmedi, nefes alamadım, sancı hiç geçmedi. Ben hiç uyanmadım, gerçekler kabus değildi.

Yürüyüp durduğum oda Barbaros'un odasıydı. Göz yaşlarım sıcaktı, saçlarımı çekiştiren parmaklar benim parmaklarımdı. Her şey gerçekti, masanın üzerinde duran o çubuğun gerçek olduğu kadar gerçekti her şey.

Anne olmayı isteyip istememem değildi mesele. Bunu düşünmemiş olmam, belki daha çok genç olmam değildi. Bir bebek demek başkaydı, Karan'ın hayatında bir bebek demek bambaşkaydı. Beni böylesine harap eden şey, bu bebeğin Karandan olmasıydı. Onu deli gibi seviyorken, çocuğunu taşımayı istememek ne garip bir çelişkiydi. Her şey belki de çok daha basit bir şekilde ifade edilebilirdi. Anne olmaktan öte, çocuğunu kaybedebilecek bir anne olmak. Ölüm herkesin kapısını çalabilirdi, ama bu hayatta ölüm devamlı kapıdaydı.

Eftalya Soyderi'nin mezarı gözlerimin önündeydi. Doğduğu an ölen bir bebeğin mezarı. Meyra kadar bile dayanamayacağımı düşündüm, bunu yaşadığım ilk an hayata devam edemeyecek kadar güçsüz hissettim. Kaçamazdım, kalamazdım, onu öldüremezdim, onu yaşatamazdım.

Ellerimle kafamı vurdum defalarca. Bu hatanın bedeli ağırdı, hangi yolu seçersem seçeyim ben bitmiştim. Geri dönemezdim, ileri gidemezdim, bu anda kalamazdım. Ben bitmiştim.

"Pamira.."

Barbaros'un sesi, sadece düşünmemle mahveden ihtimaller arasından sıyırdı beni. Çok kötü olduğumun farkındaydı ve belki ilk kez onu soğukkanlı görmüyordum, ne yapacağını bilmiyor gibiydi.

Ruhum bu bedene, bedenim bu odaya sığmazken beni daha da berbat edecek olan o sesi duydum.

"Şehrazat?"

Karan beni arıyordu.

Koşup masanın üzerinde duran testi aldım ve banyoya gidip klozete attım. Sifonla beraber test kayboldu. Barbaros Karan'a söylemeyeceğimi anlamıştı. Bana olan bakışlarından bir şey çıkarmak zordu, bunu doğru veya yanlış mı buluyordu? Üzülüyor muydu yoksa garipsiyor muydu anlamadım. Sonrasında Karan yukarı kata çıkmadan bu odadan çıkmak için hızlıca kapıyı açtım fakat Karan çoktan yukarı kattaydı. Beni ve ardımdan çıkan Barbaros'u görünce kaşlarını çattı. Gözleri bendeydi.

"Ağladın mı sen?"

Sorusu ile kalakaldım. Ne diyeceğimi bilemedim. Karandan hamileydim, beynimde dönüp duran tek şey buydu. Sanki ağzımı açarsam söyleyeceğim tek şey bu olacaktı. Sanki biraz daha yüzüme bakarsa gözlerimden anlayacaktı neler olduğunu. Konuşamadım. Bu his beni daha da kötü yaptığında karan birkaç adım atıp yaklaştı.

"Pamira odamda ki aynayı kullanmak için girmiş. Malum evdeki aynalar gazetelerle kaplı. Ben de onu öyle odada görünce öfkelendim. Biraz fazla çıkışınca ağladı. Kusura bakma Pamira Aral sinirlerimi bozunca sana patladım."

Barbaros'a baktım. Gözlerimde ki teşekkürü elbette görmüştü. Beni bu andan kurtardığı için ona minnettardım.

"Aral ile olan sorununu Aralla çöz."

Karan sert bir sesle konuştuğunda Barbaros bir şey demeden kafasını salladı. Gidip gitmemekte kararsızdı ama Karanın kızdığını anladığı için daha fazla durmadan odasına gitti. Onun ardından Karanla baş başa kalmak kalbime eziyet oldu. Aramızda ki son mesafeyi kapattığında sertçe yutkundum. Gözümden bir damla yaş aktı. Elini kaldırıp baş parmağı ile sildi.

KARANLIĞIN OĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin