18. Bölüm "Yasak"

2.9K 115 55
                                    

Cama çarpıp duran rüzgar pencerenin kenarlarından içeri doğru soğuk bir havanın girmesine sebep oluyordu. dışarıda bir ıslık sesini uyandıran sert rüzgarlar vardı. evin içi sıcak olmasına rağmen soğuğu iliklerime kadar hissediyordum , parmaklarım soğuktan dolayı sızlıyordu. elimi oturduğum koltuğun arkasında ki peteğe attığımda sıcaklığını avuçlarımda hissettim. ayaklarımı toplayıp yorganın altında cenin pozisyonu aldım.

ecevit'in yapmış olduğu doğum günü partisinden karanın delirmeleri eşliğinde dönmüştük , hiç konuşmadan odama çekilmiştim. dediklerinde haklı olma ihtimali vardı tabi ki ama kuruntu yapıyor da olabilirdi. saatlerdir bu koltuğa kıvranmış öylece gece olanları düşünüp mantıklı sonuçlar çıkarmaya çalışıyordum ama kayda değer hiçbir sonuca ulaşamıyordum. emir'in ölümünden bu yana geceleri uyuyamıyordum , bu bana Tanrının cezasıydı sanki. deli gibi uykum gelse de gözlerimi kapattığım an göğsümün üstüne çöken ağırlık nefes almamı zorlaştırıyordu ,düşüncelerimi talan eden emirin hatıraları ve gözlerimin önünde canlanan daha taze anılar oluşuyordu. şimdi bunlara birde ecevitin yaptıkları eklenmişti , amacının ne olduğunu düşünüp duruyordum.

Derin bir nefes aldım ve yattığım koltuktan yavaşça kalktım , titreyen bedenime inat pencerenin önüne gidip perdeyi çektim. karanlık caddeyi aydınlatan sokak lambaları dışında hiçbir şey yoktu dışarıda , sokak lambalarının ışığına bakıp hala yağmakta olan karı görebiliyordum. camı yavaşça açtığımda içeride aniden sert rüzgarlar esmeye başladı, bu dondurucu hava nefes almama yardımcı olmuştu , titriyor olsam da bir süre camı kapatmadım. sonunda karların da artık içeri doğru gelmesi ile mecburen kapattım camı , saçlarıma gelen kar tanelerini elimle silkeledikten sonra saçlarımı gevşekçe örüp boynuma dolanmasını engelledim. koltuğa geçecekken gelen sesle yerimde durdum , belli ki karanla aral daha yatmamıştı. yavaş adımlarla kapıya yönelip odadan çıktım. karanlık koridora inat aşağıdan gelen cılız ışığı görebiliyordum. sakin adımlarla merdivenlere geldiğimde karanın sesini net olarak duyabiliyordum , biraz daha indim ve bir basamağa oturdum.

"yani ecevitin pamira'dan hoşlandığını mı düşünüyorsun ?"

aralın sorusu ile tam da gelmem gereken yerde geldiğimi düşünüyordum , ben varken çok konuşmuyorlardı. içimde biraz da olsa yakalanma korkusu olsa da bunu önemsemeyip onları dinlemeye devam ettim.

"bilmiyorum ama o kurduğu cümle düşüncemi destekler nitelikte"

" 'korkuyor musun , istediğim her şeyi elde etmemden' bu nasıl cümle amına koyayım"

aralın dedikleri ile beraber karanın ona detaylı bir şekilde anlattığını anladım , bu olanlar aral başka masadayken gerçekleşmişti çünkü. o sıra bir sessizlik çöktü , ikisi de bir şey demedi. kalkıp odama gitmeyi düşündüğümde aralın sesini işittim yine

"belki de ecevit senin pamira'dan hoşlandığını sanıyor ve pamira'yı senden alarak sana bedel ödetecektir"

o an boğazım kupkuru oldu , kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. karanın benden hoşlanıyor olma düşüncesi beni neden bu kadar heyecanlandırıyor bilmiyorum ama yüzüm bile alev alev yanmaya başladı. nefesimi tuttum ve onun vereceği cevabı bekledim , bir an için kaçıp odama girmek istesem de onun ne diyeceğini merak ediyordum. elimi kalbimin üstüne koyup karanın sert sesini işitmeyi bekledim.

"Sanmıyorum"

"her ihtimali göz önünde bulundurmamız gerek karan"

Hızlanan kalbim karanın dedikleri ile yavaşlarken anlamlandıramadığım bir hüzün çöktü üstüme , belki de onun bana karşı tavırlarını kendimce başka türlü yorumlamıştım. elinden şekeri alınmış bir çocuk edası ile suratımı asmış kalkmıştım ki merdivenlerin başında karan göründü. yerimde çakılıp kaldım ve sertçe yutkundum.

KARANLIĞIN OĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin