17. Bölüm "Kâbus"

2.9K 125 48
                                    

Şüphesiz bugün kış ayının en soğuk günüydü ,ölü bir bedenin soğukluğunu taşıyordu vicdanım. boğazıma takılıp kalan şey bir yumru olamazdı , boğazıma takılıp yutkunmamı engelleyen şey emirin son sözleriydi , onun dolu gözleriydi. nefes almamı engelleyen şey onun havada çırpınan bedeniydi. artık unutmak imkansız , hatıralarımın arasında en canlı olan şey emirdi , onun ölümüydü. artık pamira değildim , ben sahip olduğum bu ruha yabancıydım. benliğimi yitirmiştim , itiraf etmek zor olsa da , itiraf etmek canımı yaksa da ben bir katildim. beni yiyip bitiren , ruhumun bedenimin içinde acı içinde kıvranmasına sebep olan bir gerçek. ölüm , iki hece , dört harf. ölüm , can yakan bir soğuk , hiç sönmeyen bir yangın. şimdi hissediyordum , emirin yere yığılan bedeni gözlerimin önünden ayrılmayan sahneydi , şimdi gerçekten hissediyordum ölümün hem buz kesen soğukluğunu hem de beni kül eden yangınını. öyle ki vicdanımı söküp atmak istedim ruhumdan , öyle ki bir anlığına ben ölmek istedim.

sırtımı arkamdaki koltuğa yasladım , topladığım dizlerime kollarımı sardığımda karanın dikkatli bakışları üzerimdeydi. delirmeme ramak kalmıştı , onun ölümüne sebep olmuştum , emiri öldüren bendim. karan karşı koltukta oturmuş rahatsız edici bir ritimle ayağını sallıyor ve delici bakışlarını üzerimde gezdiriyordu. aralın pencerenin önünde durduğunu görebiliyordum , dışarıda çok ilgi çekici bir şey varmış gibi dikkatle bembeyaz sokağı izliyordu. emirin bedenine ne oldu bilmiyordum , tüm hislerimi o evde bırakmıştım sanki , sadece yarım saat önce emir gözlerimin önünde ölmüştü. ondan özür dileyememiştim , ona mecbur kaldığımı söyleyememiştim , isteyerek yapmadığımı dile getirememiştim. sessizliği parçalayarak kulaklarıma ulaşan telefon sesi ile kaşlarımı çattım, aral elini cebine götürüp kısa sürede sinir bozucu sesi sonlandırdı.

"efendim ?.......nasıl bir sıkıntı?.......tamam , tamam geliyorum ben...bir şeyi de becerin be !.

aralın parke zeminde yankılanan ayak seslerini işitebiliyordum , bir kaç büyük adımda yanımıza ulaşmıştı ve karanın karşısında durmuştu

"karan sıkıntı çıkmış ben bir gidip bakayım"

karan kafası ile onaylayınca aral seri adımlarla evden çıktı. ellerimi saçlarımın arasından geçirdim , delirmek üzereydim.

"benim yüzümden "

karanın şaşkın bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. ellerimi saçlarımdan çektim ve yüzümü sıvazladım, anlıma yasladım.

"senin bir suçun yok"

"onun ölümüne ben sebep oldum "

"kendini suçlama"

karanı dinlemiyordum bile , gözlerim dolmuştu yine , nefes alamıyordum , emir ölmüştü , emir intihar etmişti , benim yüzümden. gözlerimden yaşlar akarken dudaklarımı ısırdım.

"ben onun katiliyim"

çenem titriyordu , elimle ağzımı kapattım , ağlamamak elde değildi.

"kendini suçlamayı kes. illa birini suçlayacaksan beni suçla"

kafamı sağa sola salladım , anlımı sertçe dizime vurdum. bir öne bir geriye doğru sallanıyordum , vicdan azabı yakalarımdan tutmuş bırakmıyordu beni.

"gözümün önünde astı kendini , gözümün önünde !"

" Seninle ilgisi yoktu! Zaten ölmek istiyordu. Vicdan azabından kurtulmak istiyordu."

karanın dedikleri ile beraber kafamı hızla kaldırdım. yerden destek alarak ayağa kalktım ve zorlukla dik durdum. ona deliymiş gibi bakıyordum

KARANLIĞIN OĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin