32. Bölüm "Kafes"

2.1K 84 252
                                    




Kahverenginin en koyu tonu, dikkatlice bakmadığım sürece siyah birer boşluk gibi duran gözler. etrafındaki beyazlıklarla keskin bir çizgi ile ayrılmış. bu gözleri süsleyen uzun ve kıvrımlı kirpikler, hiçbir adama yakışamazdı bu kirpikler, sanki sadece onda olunca güzeldi.

Ne hissettiğini bilmiyordum ama yüzünde tek bir mimik oynamıyordu. oturduğu koltukta elleri dizleri üzerinde bakışları ise karşı duvardaydı.

"Anlamıyorum ne gerek vardı şimdi buna ? Boş yere tartıştınız. Aral'ı tanımıyormuş gibi..."

karan yakınmamı umursamıyor sadece yüzüme bakmakla yetiniyordu. Bense Aralın dediklerini düşünmemeye çalışıyordum. Karan ne istiyordu? Beni mi ?

"Garip davranıyorsun karan"

Mırıldanışım üzerine bana doğru gözlerini gözlerime çevirdi.

"Garip davrandığım filan yok !"

Öne doğru eğildi ve dirseklerini dizlerine yasladı.

"Eğer aral'ın sana karşı duyguları varsa onunla arana sınır koymalısın ya da ben seninle arama sınır koyacağım"

Gözlerim aralanırken şaşkınlıkla ona baktım. aral'ın bana karşı hissettiği tek duygu arkadaşlıktı bunu biliyordum. karan'ın yanlış anladığı böyle bir konu yüzünden ondan uzaklaşmak istemiyordum.

"Araldan bahsettiğimizin farkında mısın ?"

çıkışımla beraber yüzünü yüzüme yaklaştırdı. nefesini yüzümde hissettim, gözlerinden bile ne kadar kararlı olduğunu görebiliyordum şüphesiz dediklerini yapardı.

"Aramızda bir sınır yok Şehrazat. Birimiz diğerimizi durdurmasa ne kadar ileri gideceğimizi bilmiyoruz"

Dedikleri ile afallayarak ona baktım, üst üste yutkundum. Aramıza sınır koymayı düşünmesi sinirlerimi altüst etmişti.

"sen kendi kendine senaryo kurmuşsun karan, hiçbir şey bildiğin yok ! Aral bana birkaç gün önce sevdiği kadını anlattı...o hala ölü bir kadına aşık"

"Asıl sorunda bu! alev'in yokluğunu seninle mi kapatmaya çalışıyor"

Bakışlarım onun yüzündeyken kafamı yavaşça sağa sola salladım.

"Aral öyle biri değil"

Daha fazla odada durmak istemedim ve yukarı çıkıp banyoya girdim. Musluğu açıp ensemi ıslattım. Gözlerim akıp giden sudaydı. ıslak ellerimle suyu kapatıp avuçlarımı lavaboya yasladım ve derin bir nefes aldım. gözlerim aynadayken karan'ın benden uzaklaşma ihtimali aklımdaydı, neden bu ihtimal beni bu derece endişelendiriyor, canımı yakıyordu. ona olan hislerimi kendime itiraf edeli bayağı olmuştu ama ne derece büyük bir hisle ona bağlıydım bilmiyordum.

aynada ki yansımama dikkatle bakarken zayıflamış olan yüzüm bir an için itici geldi, elimi kaldırıp gevşekçe bağlamış olduğum saçlarıma attım. lastiği yavaşça çekerek koyu kahve saçlarımı özgür bıraktım. saçlarım dalga dalga omuzlarıma döküldü, yüzümde ki ruhsuzluğa rağmen parlayan mavi gözlerimin yansımasını izledim. meyra'nın fotoğrafta ki güzelliği aklıma doluşunca sinirle gözlerimi yumdum ve derin bir nefes aldım, kendimle onu kıyaslamak saçmaydı elbette.

gözlerimi açıp elimde ki lastikle hızlıca saçlarımı bağladım ve banyodan çıktım. üzerimi değiştirmek için odaya yöneldim, karanın sesi içeriden geliyordu. kapıyı yavaşça açtığımda o da üzerini değiştirmiş aynadan kendine bakarken telefonla konuşuyordu.

KARANLIĞIN OĞLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin