Her şey tuzla buz olmuştu. Her şey paramparçaydı. Bir ev yanmıştı çok önceden, bir bebek ölmüştü ve bir kadın delirmişti. Bir ev yanmıştı, annem ve babam ölmüştü. Bir liste yazılmıştı, ilk sırada adım vardı. Bir adam sevmiştim, ruhumun katili olan. Her şey paramparçaydı ve bir o kadar tamamlanmıştı.
Ağlayamıyordum. Uzun bir süre yerime çakılı kalmıştım sadece. Ecevit'in söyleyeceği hiçbir şey beni böylesine yıkamazdı. Yaşayacağım hiçbir şey sevdiğim adamın ailemin katili olduğu ile kıyaslanamazdı.
Onu böylesine deli gibi severken nasıl nefret edecektim?
Ona nasıl düşman olacaktım?
Başım döndü. Yer ayaklarımın altından kaydı fakat düşmeden duvara tutunmayı başardım. Ecevite bir daha hiç bakmadım, gerçekleri canımızı yakacağı ana kadar gizlemeseydi bugün karandan hamile olmayacaktım. Bu kadar zor, bu kadar darmadağın olmayacaktı. Onu bu kadar sevmemiş, böylesine teslim olmayacaktım.
Biraz önce çıktığım lavaboya girdim. Ellerim deli gibi titriyordu, musluğu açmaya çalışıp bu titreme yüzünden açamıyordum. Onca şey değil de musluğu açamayışım beni ağlatmaya başladığında bağırarak elimi lavaboya vurdum. Göz yaşları her şeyi bulanıklaştırdı, ellerimde bir ağrı vardı ama göğsümde ki ağrı ile kıyaslanmazdı. Göğsüme bastırdım acıyan ellerimi sonra boynuma, saçlarıma götürdüm. Görünmez zincirlerde sıkışıyormuş hissi ile nefes alamıyordum.
Şimdi ne yapacaktım ben?
Hıçkırıklar eşliğinde lavaboda adımlarken çaresizliği iliklerime kadar hissettim. Ölmek, yok olmak istedim. Bu hislere bir isim bile veremedim. Öfke, hayal kırıklığı, pişmanlık, neydi hissettiğim bu kahrolası hisler?
İçimde tutmaya çalıştığım her şey beni mahvetmeye başladığında yüzleşmek istedim. Karan'ın karşısına çıkıp, ona bunu nasıl yaptığının hesabını sormak istedim. Bu kez ben intikam almak istedim. Ailemin katili iken benimle oluşu için intikam almak istedim. Benden bunu bile çaldığı için, ailemin katilinden nefret bile edemeyecek kadar çaresiz bıraktığı için intikam almak istedim.
Lavabodan çıktığımda yere yığılmadan Barbaros'un yanına varmak mucize gibi geliyordu ama başarmıştım. Bana olan endişeli bakışlarına hiçbir açıklama yapmadan taksiye bindim.
"Pamira iyi misin?"
Sustum. Dudaklarımı aralarsam ne diyeceğimi bilemezdim, belki de konuşmak istediğim tek kişi Karandı. Kimseye bir şey anlatmak istemiyordum, sadece onunla yüzleşmeliydim. Bir cevap alamayacağını anlamıştı, yolu tarif ederken kararsız bakışları üzerimdeydi. Belki de yalnızca sorunun hamile oluşum olduğunu düşündü. Barbaros bu kez hiçbir analiz yapamaz, doğru olan ihtimali aklından bile geçiremezdi.
Eve vardığımızda hiç konuşmadan odaya çıktım. Yatağa oturdum soğukkanlılıkla. Telefonum çaldı birkaç kez, ekranda her şeyin katili olan adamın adı vardı. Duvara fırlatıp yerle buluşturarak sesi kestim. Bu oda, bu yatak, bu ev bana cehennem olmuştu. Ateşler içinde yanıyordum. Ayağa kalktım aniden. Komodinin çekmecesini açtığımda Karan'ın silahını yerinde buldum. Ağır metali avuçladığımda bileğim onu dik tutmakta zorlandı. Sıkıca kavradım ve onu bekledim.
Bir kapı sesi duydum ardından adım sesleri ve Karan'ın nerede olduğumu anlam için bana seslenişi. Biraz sonra ölecekmişim gibi his boğazımı kamçıladı. Odanın kapısı açıldı ve onu gördüm, Karan'ı. Berbat halime baktığı ilk anda gözlerinde endişe gördüm ama bu bir gerçek miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN OĞLU
RomanceBilimsel olarak sadistler başkalarına acı çektirip zihnen zevk alan kimselerdir. Benim için ise bana asla zarar vermeyeceğini bildiğim karanlık bir adam. Uyarı: yetişkin içerikli sahneler mevcuttur. Dark Romance