O kara gün...

703 65 18
                                    

Derin... Ah derin! Ona aşık olduğumda çocuktuk daha. 6. Sınıfa gidiyor, aynı sırayı paylaşıyorduk. En basitinden yanyana oturmak öylesine heyecan verirdi ki bana. Çok güzel saçları vardı. Kül rengi. Deli oluyordum güldüğü zaman. Şimdi lise sondayız.
6 yıl bitmek üzere... Zaman nasılda hızlı geciyor.
Ben romantik romantik aşkımı düşünüp yürürken, Emre'nin sesiyle arkama döndüm.
-Nihat, nihaat oğlum nerdesin lan. Derin geldi seni soruyor.
-Oğlum Ne bağırıyorsun. Sana yüz kere dedik milletin içinde böğürme diye. Neyse, Derin nerede?
-

Bizim cafede, aramış seni ulaşamamış.

Hemen telefona baktım. hass.. Duymamışım. Sen okula geç, ben yengenle gelirim. Alelacele bizim rüya cafeye doğru yürümeye başladım. Bu kız ne konuşacaktı benimle, bir aydır bir haller var ama hayırdır inşallah.

Cafeye girer girmez Derin'le buluştu gözlerimiz.
''Allahım! bir insan her gün nasıl daha güzel olabilir.''

-Aşkım nerdesin? Aradım kaç kez. Çok merak ettim seni.
-İşim vardı güzelim, anlatırım. Neyse onu bunu bırakta, sen ne konuşacaktın benimle ? Anlat bakalım.
-Şey Nihat, gerginsen... Hadi derse gidelim aşkım.

Derin kalkmaya yeltenirken bileğinden tuttum. Oturur musun canım. Anlat dedim.

Nihat, ben nasıl söylesem bilmiyorum. Ben gidiyorum. Yani biz gidiyoruz dedi bir çırpıda. Biz derken anlamadım. Nereye gidiyorsun? Dedim şaşırarak. İçime resmen bir öküz oturmuştu o an. Boğazımda kocaman bir yumru, yutkunamamıştım bir an. Derin'in benden uzak olma düşüncesi bile beni deli etmeye yetmişti.
-Babam üniversiteyi Sivas'ta okumamı istemiyor. İstanbul'daki işlerin başına geçecek, buradakileri devredecekmiş. beni de istanbul da özel bir üniversiteye gönderecek. Bak bunu istemeyeceğini biliyorum, ben de istemiyorum ama inan bana seçim hakkı vermiyor. Bir aydır dil döküyorum fakat sonuç değişmedi. Belki ikna ederim diye erteledim söyleyemedim sana. İnan çok üzgünüm ben de. Çok şaşkındım, orta okulu ve liseyi birlikte okumuştuk cadımla. Üniversiteyi de burada bitirip evlenmekti planımız. Şu an her şey alt üst olmuştu. Şaşkınlığımı bırakıp, "Ve sen de gidiyorsun derin öyle mi? Dedim.
-Yapma Nihat! Benim elimde değil bu durum. Hem belki her şey daha güzel olur. Sen de gelirsin istanbul'a hayatım olmaz mı.
-Derin hayal kurma, benim gelemeyeceğmi biliyorsun, babamın şirkette bana ihtiyacı var.  Yok, yok olmaz sen de hiçbir yere gitmiyorsun. 6 yıl sonra ayrılacak mıyız? Dedim.
Derinin gözleri dolmuştu. Ayrılmak mı? Dedi titreyen sesiyle.
Nihat Derin'in sadece aşkı değil en yakın arkadaşı, sırdaşı, hayatının bir parçasıydı.
-Hayır, o şekilde değil canım ama uzaklaşacağız. Mesafeler girecek araya. Hem biz böyle mi hayal ettik, üniversitede birlikte olacaktık sonra evlenecektik. Olmaz Derin gitmene izin vermem!
-Tabi babama da, nihat izin vermiyor derim artık!
N: Dersin, hadi 2.derse yetişelim geç kalıyoruz.
D: iç sesim (bazen nihatın beni,ailemi hiç tanımadığını düşünüyorum. Sanki yıllardır birlikte değiliz. Nasıl karşı çıkacağım babama ben. Dediği dedik, inatçı bırakmaz ki burda napayım. Sanki çok zor benim için istanbula gelmek orda benimle okumak. )
offff! Aşkım odunsun, odun. Yontulmamış odun hemde. Türünün son örneğisin biliyorsun dimi dedi. Biliyorum dedim gülerek. Bana kızdığı zaman bile, yüzümü güldürürdü aşk'ım.
Ah bilseydim onu kaybedeceğimi hiç üzer miydim diğer yarımı, bir an ayrılır mıydım elâ gözlümün yanından. İçim yangın yeri, yüreğim talan. O gün, o gün öyle tarifsiz bir huzursuzluk vardı ki içimde, koyamamıştım bu hissin adını.
2 ay sonra o kara gün...

21 Temmuz 2006
Derin bugün gidiyordu, ailesini ikna edememişti. Aramızda biraz kırgınlık vardı. Onu çok seviyordum, gitmesini istemiyordum. Tekrar derini aramalıydim.
Araniyor... Araniyor...
N-Alo canim
D-Efendim nihat
N: Canım, ben seni çok kırdım değil mi? Ama tüm huysuzluğum gidecek olman yüzünden. Öfkemi kontrol edemiyorum biliyorsun.
D: Biliyorum nihat. Yap, et, söylen, sonra aptal derin herşeyi unutsun değil mi? Sonra hiç birşey olmamış gibi devam edin. Ya bir özür bile dileme zahmetinde bulunmuyorsun. Hala yok öfkesini kontrol edemiyormuş, yok gidecekmişim diyeymiş.
Derin bu affeder sinirlen,söylen istedigni yap.
.......
N: (Derin nefes almadan konusuyordu.)
-Derin gitme! Dedim.
Kısa bir süre sessizlikten sonra derin bir nefes alıp, ofladı derin.
-Derin seni seviyorum.
D: Bende.
(Ne kadar kavgada etsek, kızsamda ona. O benim canım, küsemiyordum ona. Üstelik şu istanbul mevzusu olmasaydı. Bu 6 yılda kavgalarımız bir elin beş parmağını geçmezdi. Herkes imrenirdi bize, bu ayrılık çok üzüyor ondan bu hali anlıyorum onu. Bende üzülüyorum ama, ama işte.) içimden bunları geçirirken,''Canım benim, hayatım... Gidiyorum, babama karşı çıkamam anla beni lütfen. Babam inatçı sen daha inatçı düşünmeden konuşuyorsun, kalbimi kırıyorsun. Anla kalamam, gitmek zorundayım.'' dedim.
N: Hayır anlamıyorum. Üniversiteyi sivasta okumak istiyorum diyeceksin. Eviniz var, düzeniniz var. Gerçekten kalmak istesen ikna edebilirsin mehmet amcayı. O inat ediyorsa, sende et! Ama yoook seninde gitmek niyetin değil mi? Anladım ben.
D: Yine saçmalamaya başladın nihat. Konuşamıyoruz seninle ya. Beni anlamamak için resmen özel olarak çabalıyorsun.
N: (Bırakıp gidiyordu beni, cok öfkeliydim. onsuz tadi yoktu ki hiçbirşeyin. Ne dediğimi, ne konuştuğumu bilmiyorum. Tek hatırladığım, yine bana kırgın derin ve ağlayarak telefonu kapatması. ''Nerden bilebilirdim bir gülüşüne canımı vereceğim bitanemin sesini sonkez duyduğmu.'' insan affedebilir mi? kendini. Ben edemiyorum. ''Siz hiç bir telefon numarasına bakıp saatlerce ağladınız mı? Ben ağladım.'' Hala numarası rehberimde, arasam çalar mı? Çalarsa kim açar? Derinim açmayacak bunu biliyorum. Biliyorum ve kahroluyorum. Arayamıyorum... O gün, Telefonu kapatınca dahada sinirlendim. ev üstüme üstüme geliyordu. duramıyordum, içim sıkılıyordu. arkadaşlara mesaj atıp, mekana geçmelerini söyledim. istasyona yakın bir sanayideydi. içki almışlardı. Emre,murat,can,zafer çok yakın arkadaslarız. Lisedeki grubum, yalnız emre ilk okuldan. Sohbet, muhabbet üzgün oldugmu biliyorlar herkes suspus.
Oğlum ölüm yok ya! istanbul şurası, uçakla 1 saat. Gidersin özledin mi. Amma taktın be kardeşim, bizde istanbulda okuruz olmadı dedi emre.
N- Emre sus!
E- Yine kırmadın inşallah gider ayak kızı.
N- Sana ne lan kırarım kırmam. Bak kardeşim çok sinirliyim, sus.
E- Oğlum siz derin gittiği için değil, senin bu dengesizliğin yüzünden ayrılacaksınız.
İki birayı daha dikledim. Emre dingili gitgide canı mı sıkıyordu ama haklıydı.
Yapacak birşey yoktu, gidiyordu. Saate baktığımda, 21:44'tü yolda olmalıydı.
Kötü kapatmıştık telefonu, kırgın göndermemeliydim caniçimi.
Arasam konusamazdı arabada olduğu için. Babası sevmezdi beni, bende sevgili kayınpederimden nefret ediyorum.
Mesaj atayım: Canım naptın yolda mısın ? Aşkım ben kaybettim kendimi, bağırdım yine. Ama sana kızgın degilim inan, sadece gitmeni istemedigim için. Anlıyorsun beni değil mi? Kütüğüm ben kütük ne desen haklısın.
5 dk... Geçti Cevap yok! 30 dk...geçti Cevap yok! Bir saat oldu be! Neden yazmıyor bu kız. Off yeminle çok kötü bir his var içimde emre. Ara kardeşim, ara kız arkadaşı aramış gibi yapar çakmaz babası senin aradığını. Doğru söylüyorsun kendimi yiyeceğime arayalım bakalım, napalım cevap verseydi oda.

Aranıyor... Aranıyor...
N: Alo ? Alo, alo ben derini aramıştım.
Hemşire: Ben çorum devlet hastanesinden arzu hemsire, siz hastaların yakını mısınız? isminizi öğrenebilir miyim?
(Ne sacmalıyordu bu kadın? Ne hastanesi, ne hemsiresi lan.)
Ben nihat, derini aramıstım. derin nerde ?  Ona n'oldu?
Cevap yok!
Hasret annemle görüşebilir miyim? dedim. Korkuyordum, ne olmustu.
H- Hasret hanımla mehmet bey hafif yaralanmış henüz kendilerine gelmediler. Serum takıldı ve sakinlestirici yaptık.
Cidden korkuyordum, hasret anneyle mehmet amcaya neden sakinleştirici yapılmıstı?
-Hasta yakınısınız sanırım, buraya gelseniz ve yakınlarına haber verseniz iyi olur dedi.
N: Derinim nerde,
Kızları, o nerde? diye bagırdım.

-Malesef derin hanımı kaybettik... Başınız sağolsun.
Bir an kaldım, dondum. Düşünmeyi bıraktım, nefes almayı bıraktım. Beynimde ''kaybettik'' kelimesi yankılanıp duruyordu.
E: kardeşim iyi misin? Nihat noldu?
...Kaybettik! Taş kesilmiştim. Nasıl denir, acının nefes alan haliydim! Acı bir çığlık attım. Tarifi mümkün değildi bunun, dizlerimin üzerine çöktüm. Yanıyordu içim, iki göğsümün ortasında koca bir boşluk. Çok canım yanıyordu. Çocuklar sarsıyordu beni,
Nihat kendine gel, kendine gel.
Emreye döndüm,
Emre, o.. o ölmüş diyebildim hıçkırarak. Ne kadar agladım bilmiyorum.
Emre, Annem zübeyde, Babam salih, arkadaşlarım hepimiz çoruma doğru yola çıktık. Yaptgım hiç birseyin bilincinde degildim. Kimseyi duymuyordum. Tek istediğim, ''caniçimi görmek, öpmek, sarilmak'' kötü bir sakaydı bu!
inanamiyordum onun öldüğüne, gerçek olamazdi bu. Zaman inatla geçmiyordu, yol bitmek bilmedi. Hayatımın en zor, en acı yolculuğuydu ne varmak mutlu edecekti beni, nede varmamak. Yumruklarımı dizlerime vura vura hıçkıra hıçkıra ağladım yol boyunca. Araba durdu, gelmiştik. Kapıyı actığım gibi koşmaya başladım. Hastaneye girdiğimde girişteki danışmaya yöneldim.
Derin çelik diye soracakken kuzeni şimayı gördüm.
Derin nerde! dedim şimaya. Ağlıyordu, bakmıyordu bana. Sarstım şimayı.
N: Derin nerde şima!
Ş: Nihat çok üzgünüm.
N: Ağlama şima! ölmedi o, ölmedi!
babam beni zaptetmeye çalışıyordu.
N: Onu görücem, beni ona götürün.Beni ona götürün. Dedim ve yığıldım.
1 saat falan uyumusum sanırım, uyandım... Burası da neresi diye anlamaya calısırken,
Herşey hücum etti beynime.
Derinnn diye bağırarak uyandım. Kalkarken kapı açıldı.
Deriin, canım benim. Allah'ım yasıyorsun çok şükür yaşıyorsun.
Caniçim konuşmuyordu. Gülümsüyordu, tekrar sarıldı bana. Mis kokulum benim, yavaşça geri çekildi, öptü yanağımdan. Gidiyordu, arkasını döndü. Hala gülümsüyordu.
N: Derin gitme, gitme canım.
D: ''Hoşçakal caniçim''
Gitme caniçim, gitme! diye haykırarak uyandığımda, hastane odasında olduğmu farkettim. Gördüklerim bir rüyaymış, ne kadarı rüyaydı peki.
Artık gerçek neydi karısmıstı, derin ölmüş olamaz! Benim caniçim beni bırakamazdı...

Sonrasında olanları biliyorsunuz. Morga gidişim, derini defnedişimiz... Ve eve getirdi babam zorla.

Devam edecek...

SAKLI KALANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin