Zaman çizer önümüze düşen sınırları ve biz daha dur, diyemeden olanlar olur. Kırılan bir cam tanesi yırtar geceyi ardından dakikalara küsersin de kimse anlamaz neden bu hale geldiğini...
Nil'in başında beklerken ki halim, yıllar evvel kaybettiği evladını bekleyen bir baba gibiydi. Odaya dolan akşam güneşi bile kurtaramadı bizi. Nil gözlerini açmıyordu ve açmak için de herhangi bir çabası yoktu. Ruhunun kırıklarından içeri girip onu yeniden hayata döndürmek, kaybettiği mutluluğu ona yeniden vermek istiyordum. Titreyen alt dudağı gördüğü kabusların belgesiydi. Şeffaf teninde dolaşan ateşi kontrolüm altına alsam da bağışıklık sistemi çökmüştü. Gözlerinin altı mürdüm eriği gibi mosmordu. Nil'i acilen bakıma almalıydım...
Yatağın yanına başımı yaslayıp nefes alış verişlerini dinlerken uyuya kaldım. Neredeyse kırk sekiz saattir uyumuyordum. Ne kadar süper kahraman olsam da benim de pes ettiğim noktalar oluyordu. Şimdi uykuya bedenimi bırakmıştım. Yaklaşık on beş dakika kadar uyuduğumu tahmin ediyordum ve saçlarımda gezinen ince parmakların etkisiyle gözlerimi bir anda açtım.
Başımı kaldırınca Nil'in yorgun gözleri karşıladı beni.
"İyi misin?" diye nazikçe sordum.
Ellerini göğsünde birleştirmişti ve kalkmaya hali yoktu.
"Bilmem sence nasıl gözüküyorum?"
Keşke şimdi onun içini ferahlatacak bir şeyler söyleyebilseydim, diye düşündüm ama konuyu değiştirmekle yetindim.
"Eğer kendini iyi hissediyorsan seni arkadaşlarımın yanına götüreceğim. Merak etme ben de yanında kalacağım. Ardından kendimize kalacak daha düzgün bir yer bulacağız. Tabii kalkabilirim diyorsan yani..."
Birden bire kurduğum cümleden kendi kendime utandım. Neden beraber kalıyorduk? Onu resmen kendime bağımlı yapmıştım ve benden ayrılırsa öleceğini vurgulayıp duruyordum. Bu çok bencilceydi. Sertçe yutkunup gözlerimi başka bir yere çevirdim ve
"Kendimize derken yani sana bir yer ayarlarım ama korurum da tabii seni..." diyerek saçmaladım.
Nil kurumuş dudaklarını pembe diliyle ıslattıktan sonra kaygılı bir ses tonuyla
"Aslında benimle kalman iyi olur çünkü hiçbir yerde tek başıma kalmaya alışık değilim ve ölüm tehlikem de varken bu iyi olmaz. Bu arada ben iyi sayılırım en azından birkaç adım atabilirim. Annen gelmeden gitsek iyi olacak galiba" dedi.
Anlaşılan yatağımın altında beklerken az çok konuşmalarımıza hakim olmuştu. Annemle yalnız yaşadığımı öğrenmişti hatta aklımı okuyordu. Zaten kendimi uzun uzun anlatmayı sevmezdim bu nedenle işime geldi.
"Tamam o zaman önce senin üstüne birkaç parça kıyafet almaya gidelim. Merak etme seni yormam. Sen bana bedenini ve ne tarz giyindiğini söylersin ben de girer alırım. Sonra da Meriçlere geçeriz. Bu arada Meriç benim çocukluk arkadaşım. Karısı Birce de yakın arkadaşım ve ikisi çok meraklı bir çift. Bizim nasıl tanıştığımızdan tut da gelecekte neler yapacağımıza kadar her şeyi soracaklardır. O nedenle işin içine sirk olayını karıştıramayız. Onlara sahilde tanıştığımızı senin yanlışlıkla denize düştüğünü ve yüzme bilmediğin için de boğulmak üzereyken benim seni kurtardığımı sonunda da sevgili olduğumuzu söyleyeceğiz" dedim ve Nil'in şaşkın bakan gözlerine gözlerimi diktim. Meriç ve Birce sirk olayını duyarlarsa asla Nil'i aramıza sokmamızı istemezlerdi ve benden çok daha fazla araştırma yapmaya kalkarlardı. Bu nedenle işin ucu bana da dokunurdu çünkü sirkte üç cinayet işlemiştim. Duyulması hoş olmaz diye düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktan Sonra (TAMAMLANDI)
Ficção AdolescenteKatledilen Ekin ve Can'ın biricik oğlu Yaman. Kendini bildi bileli yalnız. Ağzında hep bir acı tat. Aklında intikam alevleri. Henüz gücünün farkında değil. Hala kalbi buzdan...