TUTSAK

558 56 4
                                    


Gün aydınlanırken içime dolan gökyüzüydü sanki. Koltukta yatmanın kötü tarafı tutulan bir taraflarımı açmakla uğraşmaktı. Evden çıt gelmiyordu. Sanki Nil olmadığı zamanlardaki hayatıma geri dönmüştüm. Kalktım pencereyi açtım, çayın suyunu koydum, gittim yüzümü yıkadım. Her şey sabahın aydınlığında olması gibi huzurluydu işte. 

Çayı demlerken telefonum çaldı, arayan Kani'ydi. 

"Söyle Kani dinliyorum" diye karşıladım onu.

"Yaman abi söylediğin malzemeler geldi adamlar kurup öyle gittiler arka odaya, bir de eşyaların gelmesi öğleden sonraya kalmış onu haber verecektim" dedi heyecanla. 

"Çok teşekkür ederim Kani akşamüstü geleceğiz biz, sen evi toparlarsın" dedim. Telefonu kapattıktan sonra sese uyanan Nurgül annem odasından dışarı çıktı. Sabahlığını gittikçe tombullaşan kollarından geçirip giyindi. Gözlerini ovaladıktan sonra "Canım neden erken uyandın?" diye sordu. Her anne gibi o da endişelenirdi benim için. 

"Bilmem sana bir güzellik yapmak istedim" diye cevapladım. Arka koltukta battaniye ve yastığım duruyordu. Neyse ki Nurgül annem gülümseyip banyoya yöneldi, görmemişti. Hemen koltuğa geçip battaniyemi katladım ve yastıkla birlikte odama götürdüm. Odama gün ışığı uğramamıştı. Perdeler çekikti. Nil tüm masumluğunu üzerine giymiş uyuyordu. 

Dolaba koyduğum battaniye ve yastık kalabalığa daha fazla dayanamayarak yere düştü. Sessiz olmaya çalışırken ağzımdan bir küfür kaçtı o sırada da Nil uyandı. Yatakta doğrulmuş bana bakıyordu bomboş. 

"Biliyor musun her sabah uyandığımda ilk beş saniye falan yaşadığım kötü şeyleri unuturum" diye söze başladı. 

Elimle yani, der gibi yaptım. 

"Yani biraz önce sanki beni o girdiğim su dolu fanusun içinden kurtarıp odana getirdiğin gündeymişim gibi  hissettim" dedi. 

Saçları dağılmıştı ve dudaklarında yeni uyanmış olmanın getirdiği dolgunluk duruyordu. 

Penceremin yanına geçip tek hamlede perdeyi çektim. Gün ışığı odama doldu ve her yer aydınlandı. Odada duran en ufak toz tanesi bile rahatça seçiliyordu. 

"Ne sen o fanusun içindeki masum kızsın, ne de ben seni kurtaran kahramanım. Şimdi yataktan kalk, hazırlan ve eşyalarımızı topla akşama yeni evimize gideceğiz" dedim. 

Nil'in yüzü kireç gibi bembeyaz kesildi. Yatakta oturup kalmış o küçük kızın kalbini her defasında daha derinden kırmayı başarıyordum ve bunu bitirmeye niyetim yoktu...







*






Kahvaltıdan sonra Nurgül annem Türk kahvesi yapmak için mutfağa geçmişti ki o sırada kapı çaldı. Nil suratı beş karış gidip kapıyı açtı. Gelenler Birce ve Meriç'ti. Ayağı kalkıp onları içeri davet ettim. Nil robot gibi ikisine de hoş geldiniz dedikten sonra odama geçip kıyafetlerimizi toplamaya devam etti. 

Karanlıktan Sonra (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin