ÇELİK

489 63 2
                                    


İnsan gerçekten ne zaman yıkılır?

Sevdiği herkes ona arkasını döndüğünde mi yoksa bildiği tüm doğruların yalan çıktığını gördüğünde mi? 

Hayat tam olarak ne zaman biter?

Bedenimiz toprak olunca mı yoksa duygularımız silinip gidince mi?

Peki ya aşk? 

Aşk ne kadar yaralayabilir bir insanı? 

Her hücremde nefreti hissettirecek kadar yaralayabilir mi?

Duygularımı silip yok etmeme sebep olur mu?

Öldüm dedikten sonra bambaşka bir ben olarak ortaya çıktığımı ilk kim öğrenecek?






*





Nil gözlerime doğrudan bakamıyordu ama ben ona bakıyor hatta içimden onu yıkıp geçmek istiyordum. Sırtımdan yediğim bu ihanetin darbesi beni yıkacağına aksine kendimden geçmemi, bambaşka bir Yaman olarak uyanmamı sağlamıştı. 

"Bana ihanet ederken hiç mi canın yanmadı Nil!" diye kükredim. Kolumda takılı olan iğneler hareket edince canım yandı. Nil ise beş metre uzağımda durmuş elinde tuttuğu not defterine bir şeyler yazmakla meşguldü. 

"Bu günün tarihini unutma Nil, canını yakmak için elimden gelenin en iyisini yapacağım ve seni benden nefret edecek konuma getireceğim. Sakın unutma bu günü!" diye tekrar bağırdım. Ayakta durmaktan yorgun düşmüştüm. Her yerim uyuşuk vaziyetteydi tek hissettiğim şey ise nefretin beni canlı tuttuğunu bilmemdi. 

Nil not defterini katlayıp tükenmez kaleminin kapağını kapattı ve arkasını dönüp gitmeye hazırlanıyordu ki son kez şansımı deneyip "Hani her şeyi anlatacaktın bana? Hazırım işte bekliyorum! Korkuyor musun yoksa benden? Merak etme sana hiçbir şey yapamam" dedim. 

Nil arkası dönük bir süre bekledikten sonra yavaşça bana döndü. Benim olduğum tarafa doğru ağır adımlarla yürüdü ve bulunduğum yerdeki ışığa geldi. Yüzü sanki biraz önce öpmüşüm gibi aynı duruyordu ama o başkaydı işte. Sevdiğim kadını öldürmüştü bir kere!

"Sana yaptığım şeyleri mi merak ediyorsun?" dedi sakince.

"Evet her şeyi bilmek istiyorum" dedim bir yandan da dişlerimi sıkıyordum. 

Nil bağlı olduğum makinelerin yanından daha önce fark etmediğim bir sandalye çekip karşıma oturdu. Arsız bir şekilde bacak bacak üstüne attıktan sonra cebinden sigara paketini çıkarıp içinden bir dal çekti.

Hafif gülümseyerek "İster misin?" dedi. Tepki vermediğimi görünce yüzündeki gülümseme silindi, sigarayı dudaklarına götürüp çakmağıyla sigaranın ucunu yaktı ve derin bir nefes aldı. Uzun tırnaklarında kırmızı ojeler vardı. Sigaranın ucu dudaklarına sürdüğü kırmızı rujdan boyandı. O anda içim acıdı. Sanki her çektiği nefeste ruhumdan bir parçamı alıp götürüyor gibiydi. 

"Bizimkisi aslında organize bir işti. Bilirsin tek başıma halletmem mümkün değil çünkü sen güçlü bir adamsın. Bir yıl boyunca seni izledik. Her hareketini, aileni, çevreni ve hepsini işte" dedi Nil, sigarasından bir nefes daha aldı, hala gözlerime bakamıyordu. 

Karanlıktan Sonra (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin