Nil'in ailesinin cenazesinde hep birlikteydik. Ne ağlayan vardı ne de bir kalabalık. Her şey olması gerektiği gibiydi. Bir sürü insanın yuvasını söndürmüş bu insanları kimse umursamıyordu. Nil biraz ağladıktan sonra "Yaman beni eve götür" dedi.
Basık bulutlar ve damlamak üzere olan yağmur bile toprağa düşmekten çekiniyordu. Kasvet sarmıştı her yanımızı. Evimizi temizlesek de burada ölüp giden katillerin varlığını hissediyorduk. Ben rahatsız olmuyordum ama Nil'in uzun bir süre dinlenmeye ihtiyacı vardı...
*
Yatak odamızın balkon kapısı açıktı rüzgar içeride izinsiz dolaşma hakkına sahipti. Tam kırk sekiz saattir yataktan çıkmamıştık. Nil'in omzunu öptükten sonra "Kalksak iyi olacak birazdan misafirler gelir" dedim.
Nil telaşsız bana doğru döndü, çıplak uyumayı severdi, üzerindeki pike sıyrıldı "Hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden" dedi.
"Yani benimle evlenmek de istemiyorsun öyle mi?" diye yanıtladım. Gülerken küçük burnunun etrafı kırışıyordu.
"Seninle evlenmek istiyorum ama evlenmesek de olur yani zaten beraber mutluyuz" diyerek göğsüme yaklaştı. Saçlarını sevdim, avucundan öperek "Ben yinede seninle evlenmek istiyorum eski kafalı bir kocan olsun istemez misin?" dedim.
Nil gözlerini balkona dikmiş yeşilliği seyrediyordu "İsterim" dedi kusursuz dudaklarının arasından.
*
Bahçeye dizilen küçük beyaz sandalyeler, bol bol akasya çiçekleri, mor güller ve bütün sevdiklerimiz yanımızda nikah masasına oturduk. Nurgül annem mahallede tanıdık tanımadık herkesi bir servise toplayıp evimize getirmişti. O mutlu olduğu için ben de mutluydum.
Malum soru geldiğinde yanımda oturan gözleri güzel kadına baktım ve "Evet" dedim. Onun tüm derdine, sıkıntısına, mutluluğuna, bunalımlarına, gülümsemesine, ağlamasına ve daha her şeye evet dedim. Nil'de bana baktı ve evet, dedi. Sonunda resmen karı koca olmuştuk. Nurgül anneme bu nikahın öylesine olduğunu aslında onu mutlu etmek için düğün yaptığımızı söyledik ama nikah gerçekti. Bunu bilen Meriç ve Birce'de alkışlarıyla eşlik ettiler bize.
Aİle olmanın keyfini yaşamaya başlamıştım şimdiden. Yemekler ikram edildi, müzikler dinlendi, danslar edildi. İstanbul'un yıldızları altında bir yuva daha böylelikle kuruldu.
Nurgül annem bana sarıldı ve "Beni dünyanın en mutlu annesi yaptın oğlum" dedi. Üvey bir annenin beni böyle içten sevmesine verdiğim en güzel karşılıktı bu düğün. Her şey istediğim gibiydi.
Nil'in ince beline sarıldım, üzerinde dümdüz kabarık olmayan ama her yerinde ışıltılar bulunan gelinliğine basmamaya dikkat ettim ve orta alana geçtik. Nil'e sarılıp kokusunu içime çektim. Saçlarına beyaz küçük çiçekler takmıştı ve huzurluydu yanımda.
"Seni seviyorum biliyorsun değil mi?" dedi. Gülümsüyordu ve bu cümle bizim sığındığımız bir liman olmuştu adeta.
"Seni seviyorum" dedim.
Bundan daha güzel bir gece olamazdı...
İlerleyen saatlerde Birce yanında Meriç ile beraber yanımıza gelip oturdu. Birce elinde meyve suyu tutuyordu.
"Ne oldu alkolü bıraktın mı?" diyerek takıldım.
Birce göbeğini okşayarak "Evet dayısı artık alkol kahve çay gibi içecekler yerine daha çok suyu tercih ediyorum" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktan Sonra (TAMAMLANDI)
Teen FictionKatledilen Ekin ve Can'ın biricik oğlu Yaman. Kendini bildi bileli yalnız. Ağzında hep bir acı tat. Aklında intikam alevleri. Henüz gücünün farkında değil. Hala kalbi buzdan...