♡Ms.Moonlight.♡

941 89 128
                                    

Louis'nin yeni single'ına aşık oldum,ağlamak istiyorum...
Benim güçlü,mükemmel minik meleğim.. Annesi için o kadar üzgünüm ki. Ama eminim, bununla başa çıkacak ve annesi onunla gurur duyacak. Her ne kadar ona olan sevgimi bilmeyecek olsa da onu seviyorum ve kalbim onunla.

*
*

Şuana kadar yaşadığım bu iğrenç hayatımın çoğunu belki de onunla geçirmiştim. Bana güven veriyordu,korktuğumda her zaman yanımda oluyordu,benim tek arkadaşımdı ve tıpkı papatya tacımı kaybedip ağladığım zamanda olduğu gibi en saçma dertlerimi bile dinliyordu. O benim çok değer verdiğim şeylerden biriydi. O kalbimin en büyük yerine sahipti.

O,Mr.Boo'ydu.

Ve ben onu bulamıyordum.

"Nereye gittin sevgilim!?" diye bağırdım,cevap vermeyeceğini bilsem bile. Sonrasında hışımla kaldırıp bir kenara fırlattığım çarşafımın altına da baktım. Yoktu.

Her zaman başucumda duran ayıcığım şimdi yerinde değildi ve ben delirmek üzereydim.

Hakim olamadığım sinirimin gazabına uğradığımda yattığım yatağı yerinden kaldırıp parkelerin üzerine doğru çekiştiriyordum. Bu denli ağır bir şeyi çekiştirmek bileklerimin acımasına sebep olsa da acıyı umursamadan Mr.Boo'yu bulma umuduyla yatağın geri kalanını inceledim.

Ama tahmin ettiğim gibi orada da yoktu. Ayıcığım hiçbir yerde yoktu!

İçimde kaynamakta olan öfke ile birlikte yatağa tekme attım. Tabii bu aptallığım sadece ayak bileğimi burkmamla son bulmuştu. Kendimi çaresizlikle yere attım ve gözyaşlarımın yanağımı ıslatmasına izin verdim.

"Nefret ediyorum! Her şeyden nefret ediyorum!"

Sesim benden başka kimsenin bulunmadığı odada yankılandığında iç çekiyordum. Çok çaresizdim.

"Benden de mi nefret ediyorsun ufaklık?"

Duyduğum sesle birlikte bakışlarımı kapıya çevirdiğim zaman Niall'ın içeri uzattığı kafası ile beni izlediğini gördüm. Ağladığımı farkettiğinde ise tüm bedenini odama sokmuştu. Harika,şimdi de deli olduğumu düşünecekti.

"Stella? Ne oldu,iyi misin? "

Endişeli adımlar ile yanıma ulaştığı zaman hızla gözlerimi sildim. Onunla konuşmak istemiyordum. Bana merakla bakan mavi gözleri işimi zora soksa bile direnmeye devam ettim. Beni önemsemediğini her fırsatta dile getiren birine aldanmamalıydım.

"Bir şey yok. Sinirlenince ağlarım ben." dedim aceleyle. Odamdan çıkıp gitmesini istediğimi anlamalıydı. Ona soğuk davrandığım apaçık ortadaydı.

"Sinirlenmenin sebebi ne? Birisi bir şey mi dedi yoksa?"

Meraklı olduğu kadar koruyucu olan bakışlarının aklımı karıştırmasına izin vermemek için gözlerimi kapıya yönelttiğim zaman alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. Onun önünde ağlamak istemiyordum ama omuzlarıma dolanan bir kol hissettiğim zaman kaleyi fethettiğini anlamıştım. Yenilgi ile ona dönüp sarılırken akmamak adıma direnen gözyaşlarım sanki uzun zamandır bu anı bekliyormuş gibi kendini serbest bıraktı.

Ve yeniden en güvenli hissettiğim yere dönmüştüm. Niall'ın kollarının arasına.

Ben başımı onun göğsüne yaslamış halde ağlamaya devam ederken o kollarını sıkıca omuzlarıma doladı ve beni teselli edercesine göğsüne bastırdı. Bilmiyorum,biz hep böyle anlar yaşadığımızda kendimi ister istemez Niall'ı affetmiş halde buluyordum. Bu yanlış olsa bile doğru hissettiriyordu.

MoonlightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin