♡All I Need♡

955 89 58
                                    

Beni öpmüştü.

Tanrım,aklım karmakarışıktı. Buna hangi cesaretle izin verebilmiştim ki? Şimdi Niall ile benim aramdaki eski ilişkiye dönmeyi tekrar nasıl sağlayacaktım? Peki suçlu olduğumu bilen beynim yarın kızlar geldiği zaman Debby'nin yüzüne bakması gerektiğini hangi hakla emredecekti gözlerime?

Sanki uzaya çıkıp yanlışlıkla bir karadeliğe girmiş kadar karışıktım ve kendimi çözemiyordum.

Lanet olsun,aptal Stella! Sen kimsin ki Niall'ın sarhoş hislerine inanıp onun senden etkilendiğini düşünüyorsun? Başbaşa oturup konuşabilmeniz bile senin için bir lüks iken neden 'eminim' diyemedin? Sadece basit bir kelimeydi işte! Of!

Saate bakmak amaçlı ayağa kalkıp,daha doğrusu kalkmaya çalışıp tekrar oturduğum puf koltuğa düşerken halime şikâyet bile edemedim. O kadar bitkin ve uykusuzdum ki,adım atacak gücüm yoktu. Kim bilir kaç saat burada öylece oturup şöminenin sönmesini izlemiştim. Aslında şömine bir açıdan benim hayallerime benziyordu,zaman geçtikçe o hissedebildiğim ısısı yavaş yavaş kayboluyordu ve üşümeme sebep olup mutsuz olmamı sağlıyordu. Tıpkı hayallerimin her geçen gün zayıflayıp artık beni umutlandıramaması gibi.

"Günaydın ufaklık."

Neredeyse sesin kafamın içinde yankılanan o diğer seslerden biri olduğunu düşünecektim ki son anda Niall'ın silüetini görmemle çarpılmış gibi oldum.

Yaşadığımız o saçma şeyden sonra hâlâ benimle nasıl bu kadar rahat konuşuyordu? Ve hâlâ ne hakla ufaklık diyordu?! Sinir olduğumu bin kere söylemiştim,ah!

"G..günaydın mı?" diyebildim sonunda ses tellerimin çalıştığını farkedebildiğimde. Cidden,saat kaçtı ki?

"Sabaha kadar orada oturduğunu söyleme." dedi ama benden tepki alamayınca devam etti, "Tanrım,neden uyumadın? Bir şey mi oldu yoksa?"

Endişeli surat ifadesi adeta tokat gibi suratıma çarpmıştı. Ben tüm gece 'acaba benden nefret ediyor mudur?' diye beynimi becerirken o mışıl mışıl uyuyup bir de hiçbir şey yaşanmamış gibi benimle konuşuyor muydu?

"Niall şaka mı yapıyorsun?" diye sorabildim nihayet. Yani..bu tavrının tek açıklaması şaka yapması olmalıydı.

"Ah dün gece o kadar çok içmişim ki en son okul hakkında konuştuğumuzu hatırlıyorum. Sonrası yok."

Ne?

Cidden,ne?

Ben tüm gece boşu boşuna mı trilyonlarca senaryo kurup her birine ağlamıştım şimdi? Ve beni öptüğünü nasıl hatırlamazdı tanrı aşkına!

"Yoksa seni üzecek bir şey mi dedim ha? Eğer öyle olduysa şimdiden özür dilerim ama lütfen pek takılma,sarhoş olduğum zaman saçma sapan şeyler söylerim ve söylediklerimin hiç birinde ciddi değilimdir."

Kalbim ağrıyordu. Gerçekten. Beni isteyerek öpmediğini biliyordum ama bunu onun dudaklarından duymak... Bu çok kötüydü.

"Şey...hayır söylemedin. Önemli bir şey olmadı zaten,sadece konuşup şakalaştık." demeye çalıştım. Laflarım boğazıma takılır gibi olmuştu çünkü gerçekten hayal kırıklığına uğramıştım. Her ne kadar olaya tarafsız bakıldığında Niall'ın hiçbir şey hatırlamamasının arkadaşlığımızı kurtardığı anlamına gelse de bir yanım onun bana karşı bazı duygulara sahip olmasını istiyordu. İçime atmaya karar verdim. Olacaklar zaten buydu.

♡♡♡

"Yorgun..gözüküyorsun aşkım?"
Gözlerimi elimdeki çataldan ayırıp Lessie'ye odakladığımda meraklı bakışlarıyla karşılaşmıştım. Masadaki garip sessizliğin bozulmuş olmasına sevinsem de açıklama olarak ne sunacağımı bilmemek canımı sıkıyordu. Sabaha kadar oturmamın gerçekten mantıklı bir açıklaması yoktu.

MoonlightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin