♡Rumors♡

668 79 109
                                    

Öylece çıkıp salonu terketmek ne derece iyi bir karardı bilmiyorum ama şuan çalıp duran telefonum çok da mantıklı bir davranış olmadığını kanıtlar nitelikteydi. Niall bir yandan Lessie diğer yandan arayıp duruyordu,ben ise evde valizimi hazırlamakla meşguldüm. Nereye gideceğim meçhuldü tabii,elimdeki parayla ancak günlük besin ihtiyacımı karşılayabilirdim.

Eğer Lessie'de kalmazsam.

Elimi sıkıntı ile papatya dolu saçlarımın arasına sokup karıştırdıktan sonra sol tarafa attım ve durmaksızın çalan telefona cevap vermek gibi bir hatada bulundum.

"Şuan kütüphanedeyim,kapatmam gerek."

Açmamla kapatmam bir olan telefonu yatağa atarken en azından Niall'ın endişesini giderdiğimi düşünüyordum. Sonuçta kütüphanede ses çıkarmak yasaktı değil mi? Gayet mantıklı bir bahane bulmuştum.

"Demek kütüphanedesin."

Telefonu kapatmış olmama rağmen onun sesini duymamla birlikte irkilip arkama döndüğümde istemeden minik bir çığlık attım. Tıpkı bir hayalet gibi kapının önünde dikilmiş olan Niall,kalp atışlarımın hızlanmasına sebebiyet vermişti. Onun derdi neydi cidden?!

"Üzgünüm korkutmak istememiştim. Ama gerçekten,yapmak istediğin şey bu mu?" dedi kendimi suçlu hissetmeme sebep olacak bir ses tonu ile. Hatta neredeyse ona olan sinirimi unutacaktım.

"Evet,istediğim tam olarak bu." dedim kollarımı göğsümün altında birleştirerek. İfadesiz yüzüne bakmak içimdeki öfkeyi daha da büyütünce  düşündüğüm ne varsa söyleme ihtiyacı duydum.

"Bak,bu yaptığımız dünyadaki en saçma şey. Başbaşa kaldığımızda kendimi hiç olmadığım kadar mutlu hissediyorum ama başkasının yanında benim duygularımı hiçe sayman kalbimi paramparça ediyor. Senin tek önemsediğin şey başarın. Üzgünüm ama daha fazla bu saçma şeyin bir parçası olmayacağım."

Evet,ona asıl gerçekleri söyleyememiştim lakin hissettiklerim hakkında açıkça konuşmuştum. Bunca zamandır yapmış olduğum hata hakkında tek kelime edemesem de. Halbuki konferans salonunu terkederken oldukça kararlıydım. Niall'ın yüzünü görene dek.

"Bunca zamandır böyle mi hissediyordun gerçekten?" dediğinde daldığım düşünceler arasından sıyrıldım. Ses tonu gereğinden fazla anlayışlı çıkıyordu ve bu içimdeki tüm iradeyi yerle bir ediyordu. Aklım yaptığım yanlışları azaltmam gerektiğini söylerken kalbim onu affetmenin peşindeydi fakat hayır,bu defa aklımı dinlemek zorundaydım.

"Toplum içinde benden bir yabancıymışım gibi bahsetmeni kaldıramayacağım,üzgünüm." dedim gözlerimi valize diktiğimde. Hemen ardından da konuşmaya devam ettim, "Seninle bu yönde anlaştığımızı biliyorum ve seni suçlamıyorum ama buna devam edemem Niall. Lessie'yle Debby'nin yüzüne bile bakamıyorum artık."

"Oh,çünkü Lessie'yi unutamıyorsun. Sana onun yaşattığı duyguları yaşatamıyorum değil mi? Hâlâ ona aşıksın."

Bir dakika,bir dakika,ne?
Söylediklerimin bunla alakası bile yoktu! Gerçekten,aklında hep böyle bir şüphe ile mi dolanıyordu onca zaman? Tanrım... Kim bilir ne tür korkular yaratmıştım onun üzerinde. Kendi duygularımı o kadar çok önemsemiştim ki aşık olduğum insanın ne hissettiğini hiç umursamamıştım. Nasıl da rezil bir insandım...

"Şey,hayır,saçmalama." dedim ne ara suçlu olanın ben olduğunu bile çözemeden. Cidden,bu kadar kolay üste çıkması korkutucuydu. Şikayetleri olan bendim bir kere!

"Artık ne anlamam gerektiğini bilmiyorum ama sana bir konuda hak veriyorum. Etrafta dedikodular da çıkmaya başladığına göre bir süre birbirimizden uzak durmalıyız. Evden gitmene gerek yok bu arada,istemiyorsan odamdan çıkmamaya çalışırım."

MoonlightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin