♡Mom?♡

851 84 80
                                    

Her şey çok bulanıktı. Debby hakkındaki gerçeği biliyor olmak bana öyle bir heyecan veriyordu ki,hızlanan kalp atışlarım yüzünden arabayı sürmekte zorlanıyordum. İşte gerçekleri öğrenmek istemememin sebebi buydu,eğer zamanı geldiğinde söylenmiş olsaydı bunun kadar kafam karışmayacak,kendi içimde çelişkilere girmeyecektim.

Mesela Niall Debby'yi sevmiyorsa ve onunla birlikte olmasının belli bir zorunluluğu varsa,benim için ne hissediyordu?
Tüm o garip davranışları bana karşı istemediği duygular beslemesinden mi kaynaklanıyordu?
Ya da benim eşcinsel olduğumu düşündüğü için zaten en başından beri onun değer verdiği küçük kız kardeşi miydim?

Yanlışıkla öptüğü,küçük kız kardeşi.

"Stella,evi geçeceksin."

Yan koltukta oturan ve sürekli gülüp duran sarhoş Niall'ın söylediklerine odaklanabildiğimde az önceki park yerini gerçekten geçtiğimi fark etmiştim. Aniden fren yapıp arabayı tekrar geldiği yola sürüklerken Niall yine kıkırdıyordu.

"Niall cidden sinir bozucusun,sus artık." diye sitem ettim en sonunda ama Niall'ın bana inatmış gibi daha fazla gülmesi cidden öfkelenmeme yol açmıştı. Arabayı ani bir hareket ile park yerine soktuktan sonra derin bir iç çekip arabayı durdurdum. Bir an önce eve geçip Niall'ı yatağına sokmak ve uyutmak istiyordum.

"Sinirlenince çok şirin gözüküyorsun ufaklık." dedi neredeyse beş yüzüncü kez. Gecenin çoğunda sinirli olduğum için bunu söyleyip duruyordu ve ilk başlarda gülmeme sebep olsa da artık aynı etkiyi veremiyordu.

"Emniyet kemerini çıkar." dedim emir kipini kullanmak zorunda kaldığımda. O lanet kemeri takana kadar uzun uğraşlar verdiğim için yine aynı uğraşları vermek istemiyordum. Zaten tüm gece tıpkı bir bebek gibi davranmıştı ve ben bu durumdan çok sıkılmıştım.Alkol insana bu kadar saçma bir etki verebilir miydi cidden?

"Neden sen çıkarmıyorsun? Belki bu sayede yakınlaşmış oluruz ha?" diyerek arkasına yaslandığında o saçma etkiye belki milyonuncu kez lanet ettim. Bazen gerçekten hata yapmak istiyordum. Örneğin şu dudaklarını ikinci kez öpmek,bana dünyanın en iyi saatlerini yaşatmasına izin vermek falan. Ama yanlış olan şeyleri çok fazla yaptığım için bir şekilde o yanlışlarımın gelip beni bulacağını biliyordum.

"Niall,lütfen. Seni yatağına yatırmalıyım." dedim ve yalvaran bakışlarımın onun mavileri ile buluşmasına izin verdim. Onun da yarın pişman olacağı şeyleri yapmasını istemiyordum. Üzülmekten yorulmuştum.

"Peki,yatakta olmamızı istiyorsan yatakta oluruz,burası şart değil."

Şaşkınlıkla aralanan dudaklarım eşliğinde Niall'ın hiç zorluk çıkarmadan arabayı terketmesini izledim. Ne yani,her şey bu kadar kolay mıydı?Sadece seks hakkında bir kaç cümle kurmak? Onu bu şekilde en başından beri kandırabilirdim,of!

"Niall bekle,yürüyemiyorsun bile!" diyerek bağırdım ardından ben de arabadan inip Niall'a yetişmek için adımlarımı hızlandırdım. Gerçekten yamuk yürüyordu ve bu fazlasıyla komikti.

"Yürüyorum ben,hatta uçabilirim bile,evet,koşuyorum!"

Apartmanın kapısına ondan önce vardığımda,duvara yaslandı. Az önce söylemiş olduğu saçma şeylerin bilincinde değildi ve suratındaki ukala gülümsemesi varlığını hâlâ sürdüyordu ama umursamamaya çalıştım. Evin anahtarlarını çıkarıp apartmanın kapısını açmakla uğraştığımda ise tekrar bir şeyler mırıldanıyordu. Bir şarkı söylüyor gibiydi,emin olamamıştım.

Yine de onun bu saçma hali çok güzeldi. Yorgun düşmüş bedenini ayakta tutmak için arkasına yaslanmış duruşu,sensörlü lambanın yanıp sönmesine bakarak gülmesi,yukarı kaldırdığı başından dolayı belirginleşen çene kemiği,dağılmış saçları,masum surat ifadesi... Tıpkı Michelangelo'nun yarattığı bir heykel gibiydi.

MoonlightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin