♡Goodbye Kiss♡

656 67 169
                                    

Moonlight 10k oldu! Okuyan herkese teşekkür ederim:')

🌙🌙🌙

O çok güzeldi.

Gülüşü bulunduğu her ortamı bir güneş gibi aydınlatıyor, insanları kendine hayran bırakıyordu.

Yüzü o kadar parlaktı ki, her gördüğümde onu ay ışığına benzetmemin sebebini bir kez daha hatırlıyordum.

O,güzeldi. Yeni saçlarıyla, kırmızı elbisesiyle, beyaz ayakkabılarıyla, her şeyiyle çok güzeldi.

Kötü olan şu ki; benim için kendini defalarca yok sayan bu güzel kızın kalbini kırmıştım. Hem de kırmakla kalmayıp paramparça etmiştim. O güzel gülüşünün arkasında sakladığı hüzüne sebep olan bendim ve kendimi bu konuda hiç iyi hissetmiyordum.

Aslında bana söylediği o iki kelimeden beri kendimi iyi hissetmiyordum.

Biz bittik.

Bittik.

Bitti, sona erdi, devamı gelmeyecek, her şey buraya kadar.

Yaklaşık on dakikadır insanların bakışlarını umursamaz şekilde köşede oturuyordum. Önümde şimdiden bomboş üç bardak olmasına rağmen bir yenisini eklemek için can atıyor,kalabalığın arasında dönüp duran garsonları kaçırmaksızın takip ediyordum. Ve çok geçmeden masaya bir yenisi eklendiğinde somurttuğum suratım ile içmeye devam ettim.

Bakışlarım tekrar ondaydı. Harry ile neşeyle konuşmasını, Lessie'ye sarılıp durmasını izliyordum. Kıskanıyordum,bunu inkâr etmeyeceğim. Ben onun yüzüne dahi bakamazken başkalarının ona sarılıyor oluşunu deli gibi kıskanıyordum.

Ama sonradan önündeki küçük kalabalığı terkettiğini fark ettim. Onunla eş zamanlı olarak ayağa kalkmıştım çünkü nereye gideceğini merak ediyordum. Normalde topluluktan ayrılmayı seven bir insan değildi, hatta aksine kalabalığın içinde olmaktan hoşlanıyordu fakat bu ani kararı bende şüphe yaratmaya yetmişti bile. Kimseye gözükmeden okulun duvarına doğru yaklaştıktan sonra ise hızlı adımlarla yürümeye devam ettiğinde peşinden gitme kararımı sorgulamaya gerek duymadım. Sadece yürüdüm.

Okulun arkasındaki ağaçlık alana ilerliyordu. Burada ne yapacağı konusunda kararsızdım, en iyi tahminim ise birini araması yönündeydi. Sessiz bir şekilde saklanarak yürümeye devam ettiğimde, koca boş alanın en kuytu köşesindeki banka oturduğunu gördüm. Kafam karışmıştı, neden kendini bu denli gizlenmek istediğini anlamıyordum.

Yine de ona en yakın olan çalılığın arkasında beklemeye devam ettim. Hareketlerini özenle takip ediyordum. Mesela ilk önce arkasına yaslanmış olsa bile çok geçmeden dirseklerini dizlerine dayamış, kafasını elleri arasına almıştı. Ve hemen ardından hıçkırık sesleri işittiğimde ağzım açık kaldı.

Az önce gülücükler saçan kız bu muydu?

Kalbim acıyordu. Omuzlarının sarsıldığı her an, ölüyormuş gibi hissediyordum. O kadar içten, o kadar gerçek ağlıyordu ki gözlerim dolmuştu. Bunu ona yapan bendim.

"Stella..." diye fısıldadım, gizlendiğim yerden çıkarken. Beni görmesiyle birlikte hızlıca yüzünü silmeye çalışmıştı ama yanına gidip onu engellemek amaçlı bileklerini tuttuğumda içindeki öfkenin hüzün ile yer değiştirdiğini görebilmiştim.

"Burada ne işin var?" dedi agresif bir tavırla. Tuttuğum bileklerini kendine çektiği zaman kafamı utançla öne eğmiştim.

"Özür dilerim." dedim fısıltıyı andıran sesim eşliğinde. Yine de beni duymuştu ve kurduğum cümle, onun alayla kıkırdamasına yol açmıştı. Hemen ardından burnunu çektiğinde ise hâlâ ağlamaklı olduğunu görebiliyordum. Kalbini gerçek anlamda kırmıştım.

MoonlightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin