♡Niall's Promises♡

629 64 110
                                    

Bölüm için şarkı önerisi;
Harry Styles - Woman

Hava düşüncelerim kadar soğuktu. Endişeliydim, Harry hastanede olduğunu söylediğinden beri kafamda trilyonlarca fikir dönüyordu ve hâlâ neden hastanede olduğunu çözememiştim. Açıklama yapmamıştı zaten.

Binanın iğrenç kokusu eşliğinde beyaz duvarların arasında, koşar adımlarla bana söylenen odaya ilerliyordum. Evde kendimi öylesine derse vermiştim ki, eğer zamanında ona nereye gittiğini sormuş olsaydım en azından birkaç ipucu elde etmiş olacaktım. Yine de şikayet etmenin zamanı değildi. Aradığım 101 numaralı oda karşımda duruyordu.

"Styles!" diyerek aceleyle odaya daldığım an, hayatımın en utanç verici anını yaşadım diyebilirdim. Ben sadece Harry'nin burada olacağını düşünürken dört çift göz daha beni izliyordu ve doğum yapan eşine yetişmeye çalışan biriymişcesine içeri girdiğim için üzerlerinde iyi bir izlenim bırakmamış olabilirdim.

"Size.. ne oldu?" dedim Harry ile Niall'a bakarak. Liam ile adını hâlâ öğrenememiş olduğum oğlan da yaralanmıştı ama onlar kadar değil. Aslında Harry'nin kaşının üzerinde sadece bir yarabandı vardı, Niall ona kıyasla oldukça hırpalanmış görünüyordu. Ve ben elbette kendimi tutamayıp ilk olarak onun yanına gittim. Harika.

"Bu hâlin ne?" diye ister istemez azarladım dizlerimin üstünde eğilirken. Parmaklarım onun suratındaki yerini aldığında, baş parmağım nazikçe yaralı dudağının üstünde geziniyordu. Bu hareketim canını yakmış olsa da geriye çekilmemişti.

"Önemi yok." dedi sadece. Gözlerini benden kaçırmak yerine bakışlarıma karşılık veriyor, tek bir kelime bile etmiyordu.

"Ne demek önemi yok? Aynaya baktın mı Niall? Tanrım, alnında bir yarabandı ile dolaşıyorsun."

Parmaklarım tam anlamıyla yüzünün her santimini geziyordu. Bazı yerleri şiş olsa da çok ciddi bir darbe almamıştı, bu da rahatlamamı sağlamıştı. Bu görüntüsü bile ağlamama yetecekken, daha fazlası olmadığı için şükrediyordum.

"Alkol yüzünden bilinçsizce davrandım, o kadar. Sıradan bir kavga işte." diyerek açıklama yapmayı reddetti. Bu sorumsuz davranışı karşısında derin bir iç çekip ayağa kalkmıştım. Kalbim her ne kadar sarılmam gerektiğini söylediyse de aklıma uyarak ondan uzak durdum. Beni sevmesini istemiyordum, bunu yapmamalıydı.

Hatırlattım kendime, 'benden nefret etmeli'.

"John denen göt herif Harry'ye karşı bir suçlamada bulundu ve Niall da ona sinirlendi." dedi Liam alt dudağını ısırırken. Bunun üzerine Harry'ye döndüğümde ise gözlerini benden kaçırdığını fark ettim. Evet, bu davranışı onun bir şeyler sakladığını veya söylemek istemediğini işaret ediyordu.

"Harry?" diyerek direttim, gerçeği söylemesi adına. Beni takmamıştı, tek yaptığı naylon kaplı yatağın kenarında parmakları ile ritim tutmaktı. Pekâlâ, açık konuşmak gerekirse Harry'nin inatçı yanını hiç sevmiyordum.

"Sanki bilmiyormuş gibi soruyorsun Stella. Niall'ın başı ne zaman derde girse konunun içinde sen oluyorsun, bunu hâlâ fark edemedin mi?"

Natalie nefretini herkesin gözü önünde ortaya sererken hızlanan kalp atışlarımı takip etmeye çalıştım. Kimseyle kavga etmek istemiyordum lakin altta kalmayı da hiç sevmezdim. Buna rağmen susma kararı aldım. Hakkımda yapılan eleştiriler ne zaman son bulmuştu ki zaten?

MoonlightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin