♡Spring's Coming♡

725 81 123
                                    

"Tanrım,gelirken korkudan kaza yapıyordum! İyi misin?!"

Harry endişeli tavırları ile aniden odaya girip,uzandığım sedyenin yanına koştuğunda tüm kaslarımın gevşediğini sandım. Bu kadar kısa süre içinde hastaneye ulaşması beni o kadar çok rahatlatmıştı ki üzerime yapışan bu lanet yalnızlık hissiden kurtulmanın verdiği huzuru iliklerime kadar hissediyordum. Ayrıca tam anlamıyla arkadaş haline gelmemizin üstünden henüz iki gün geçmesine rağmen benim için edişelenmişti. Bu annem haricinde kimsenin yapmadığı bir şeydi. Ah,önceden Niall da yapıyordu tabii.

"Çok kötüyüm ama iyileşeceğim." diye mırıldandım gözlerimin dolmasını engellemeye çalışırken. Şuan her lanet kemiğim sızlıyordu ve doktor röntgen sonuçlarını getirene kadar acılar içinde burda yatmak zorundaydım. Gerçi özünde hangisinin daha çok acıttığını da bilmiyordum. Kırık kemiklerim mi yoksa kırık kalbim mi?

"Aynen güzelim,geçecek. Şimdi anlat bakalım nasıl oldu bu olay?" diye tekrar sordu Harry, parmaklarını dağınık saçlarımın içinden geçirirken. Halbuki olanları telefonda anlattığımı hatırlıyordum. Pardon,ona uydurduğum yalanları. Artık herkese karşı dürüst olacağıma karar vermişken sırf Niall adına yine yalan söylemeye başlamıştım ve bu gerçekten kötü hissettiriyordu. O benden nefret ederken ben hâlâ onu düşünüyordum bir de. Aptallığımın sınırı yoktu anlaşılan.

"Şey,içkiyi biraz abartmışım ve en son hatırladığım merdivenlerden yuvarlanıyor oluşumdu." diye önemsiz bir konu anlatıyormuşcasına cevapladım onu. Ama tahmin ettiğim gibi yüzünde inanmışlık ifadesi göremiyordum. Beni sorguluyordu.

"Sen beni aradığında Niall'ın yanındaydım." dedi gözlerimin tam içine bakarken. Söylediği kelimeler tek tek zihnime saplanırken gözlerimi kapatıp birkaç damla yaşın süzülmesine izin verdim. Eğer Niall Harry ile konuştuğumu duyduysa ve olanlardan haberi varsa... Oh,demek ki hastanede olduğumu biliyordu ve... Gelmemişti. Beni gerçekten önemsemiyordu.

"Gelmemesinin sebebini biliyorsun değil mi?" diye sordu sanki zihnimi okurcasına. Harry'nin bu kadar çok bilgi sahibi olması bir yana,beni suçlaması da hiç adil değildi. Gerçi suçlamaktan çok kızıyordu çünkü benim neyi ne amaçla yaptığımı çok iyi biliyordu ama sinirlenmesinin asıl sebebi neden bu kadar saf olduğumdu,emindim.

"Hayır,bilmiyorum." dedim yine de inat ederek. İtiraz etmeme karşılık kaşlarını iyice çattı ve konuşmak için dudaklarını araladı ama odaya giren doktor yüzünden bir şey söyleyemedi. Buna sevinmiştim.

"Stella..Deseare?"

Kafamı onaylar anlamda sallarken elindeki sonuçlara şöyle bir göz attı. Aynı zamanda baştan aşağı süzdüğüm adamın yaşının kırklarda olduğunu düşündüm çünkü gözlerinin yanındaki kırışıklıklar oldukça dikkat çekiyordu. Eh,tıp okuyup erkenden doktor olmayı başaran insanlar az sayıdaydı.

"Görünüşe bakılırsa çok fazla darbe almışsın ama en kötü durumda olan ayak bileğin. İlk başta burkulmuş olduğunu düşünmüştüm ama kemiğin neredeyse çatlamış tatlım. Alçıya alacağız."

Harika. Gerçekten harika. Bir bu eksikti.

Ben gidemeyeceğim okul günlerini,katılamayacağım ders sayılarını hesaplarken Harry doktoru onayladı. Tanrım, eğer evde istirahat etmem gerekirse çok fazla konu kaçırmış olacaktım... Tüm bu okul düşünceleri beni germişti. Eğer bu durum okulumun bir sene daha uzamasına sebep olursa Debby'yi mahvederdim. O aptal,kaçık kızdan nefret ediyordum!

🌼🌼🌼

"Tamam sen şöyle otur,ben iki tane kahve kapıp geliyorum. Bilirsin konuşacaklarımız var,uzun bir gece olacak."

MoonlightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin