♡Little Touchs♡

934 74 89
                                    

Bölüm için şarkı önerisi; Die For You - The Weeknd ♡

başlangıçta uyarayım en iyisi çünkü okurken 'ıyyy bu ne yiaaa' tarzı ya da 'yazarcm çk iğrençsin' tarzı yorumlar almak istemiyorum:D

rahatsız olabileceğiniz sahneler vardır,eğer memnun değilseniz okumadan geçin yahu

İnsan sevdiği biriyle birlikte olduğunda hayat çok daha iyi bir yer haline geliyordu. Onun kahkahaları sizin neşeniz,onun gözyaşları sizin üzüntünüz,onun sevinci sizin mutluluğunuz oluyordu adeta. Onun mükemmel yüzünü gördüğünüzde midenizden kalbinize doğru giden o tarif edilemez hisse alışıyordunuz zamanla. Her şey sevdiğiniz tonlara da bürünüyordu mesela. Gökyüzü pembe,ağaçlar mavi,bulutlar yeşil...

Ama benim için bunlar anlıktı çünkü söylediğim yalanları hatırladığım zaman her yer siyaha dönüyordu. Lessie'nin duygularıyla oynamam,Niall'ı yalanıma inandırmaya devam etmem,Debby'nin arkasından iş çevirmem ve daha birçok şey. Hepsini atlatabilmem için fazlasıyla güce ihtiyacım vardı,o gücün geleceği günü ise bilmiyordum.

"Hey ufaklık,o koltukla evlenmeyeceksin değil mi?"

Niall'ın sesiyle birlikte koltuğun tepesine atmış olduğum bacağımı yanıma indirirken arkama dönmeye çalıştım. Tabii sadece çalıştım,koca yastıklardan dolayı yattığım alanın dar olduğunu unutunca yere düşmek başarılı olmamı engellemişti.

"Siktir,iyi misin?"

Daha ne ara geldiğini bile anlamadığım gizli sevgilimin kolumu tutmasıyla ayağa kalkmaya çalışıyordum. Birazcık ağrıyan bacağım eşliğinde tekrar koltuğa oturduğumda yastıklardan birinin yerde olduğunu gördüm,ayrıca çok sevdiğim papatya tacım da yere düşmüştü.

"Şey,beni yere atan bir koltukla evlenecek kadar gurursuz değilim sanırım." dedim sahte bir gülümsemeyi suratıma yerleştirmeden önce. Niall bu dediğime gülmüştü,bir yandan da yere düşürdüğüm tacımı almış nazikçe başıma takıyordu.

"Bu koltuğu öldüreceğim." dedi o da yaptığım şakayı devam ettirircesine. Dudaklarımın arasından minik bir kıkırtı kaçırırken parmağımdaki minik yüzüğü çeviriyordum,bu yüzden saçlarımın arasında gezen parmaklar onun gözlerine bakmamı sağladığında gülümsemem büyümüştü. Mavinin en sevdiğim tonu onun gözlerinde saklı olduğundan dolayı onlara saatlerce bakabilirdim. Sanki beni alıp bambaşka bir dünyaya götürüyordu,mutlu olduğum bir dünyaya.

"Çok güzelsin ve bunu fark edemediğin için üzülüyorum."

Zamansız bir anda ettiği iltifat yüzünden kızarırken tek düşündüğüm gözlerimin önünde beliren minik kalplerdi. Onun bana iltifat ediyor oluşu bile hayal gibiydi,sadece bir ay önce Niall'ın Debby'ye aşık olduğunu sanıyordum ve şimdi... O beni seviyordu.

"Telefonun çalıyor." diyerek utangaçlığımı saklamaya çalışırken konuyu da kapatmış oldum. Genelde kimse bana iltifat etmezdi,bu yüzden ne cevap vereceğimi bilememiştim ama çalan telefonu beni bu zorunluluktan kurtarmış gibiydi. Hem sessize aldığı için fark edememişti,sadece ben açılan ekran sayesinde görebiliyordum.

Çok geçmeden uyarımı dikkate alarak ikili koltuktuğun üstündeki telefonuna baktığında gözlerini devirerek yanımdan ayrıldı. Ben de oturduğum yerden onu izliyordum. Telefonu almak için koltuğa uzandığında giydiği siyah,dar tişörtü sayesine vücudunun mükemmelliğini en ince ayrıntısına kadar incelemiştim ve ekrana baktığında çatılan kaşlarını görmüştüm. Eminim ki arayan Debby'ydi.

MoonlightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin