♡Love Bite♡

911 83 73
                                    

"Vee,yüce kraliçemiz Stella hediyesini açmış!"

Daha üstümdeki şoku atamamışken Niall'ın bana karşı doğrulttuğu telefonu ile odaya girmesiyle birlikte ayağa fırladım. Kendimi uygunsuz videolar izleyerken annesine yakalanmış ergen bir erkek çocuğu gibi hissediyordum. Videoya alınmak çok korkutucuydu ve muhtemelen saçım başım dağılmış,aptal bir surat ifadesi takınmış,liseli aşık ergenler gibi gözüküyor olmalıydım!

"Başından beri beni çektiğini söyleme.." diyerek yavaşça ayıcığımın arkasına girmeye çalıştığımda Niall'ın kahkahaları odada tekrar yankılandı. Bu kadar komik olan neydi? Kamerada iğrenç görünmem mi yoksa az önce küçük bir kız çocuğu gibi sevinçten havalara uçmuş olmam mı?

"Hadi ama saklanma Stel,çok şirin gözüküyorsun! Özellikle..kafana taktığın o kurdele ile!"

Kurdele mi?

Ah,tabii ya! Hediye pakedinin kurdelesi! Onu kafamda unutmuştum!

"Niall,kapat onu lütfen! Çok utanıyorum!" dedim neredeyse yalvarırcasına. Ellerimle suratımı örterken araladığım parmaklarımın arasından ona bakıyordum bir yandan da.

"Peki,tamam,kapatıyorum. Bak?"

Yarattığım o boşluktan gördüğüm kadarıyla gerçekten telefonu suratımdan çekmişti. Kahkaha atmaya devam etse bile artık sonsuza kadar saklanabilecek bir görüntünün ilerlemesini durdurabilmiş olmak beni sevindirmişti. Yani..cidden,on yıl sonra bu videoma bakıp da aptallığıma üzülmek istemiyordum.

Gelecekteki Stella'ya iyilik yapıyordum.

"Kapattığın ve beni daha fazla rezil etmediğin için teşekkür ederim Niall." diyerek saklandığım yerden tereddütle çıktım. Hâlâ kamerayı aniden suratıma tutacak diye korkuyordum aslında.

"Üzgünüm sadece bir anı olsun istemiştim,seni rahatsız edeceğini akıl edemedim."

Elindeki telefonu sonunda arka cebine sokuşturduğunda kaşlarımı çattım. Tamam belki birazcık rahatsız olmuştum ama onun suçlu hissetmesini istemiyordum. Bu benim kişiliğim ile alakalıydı,özgüvensiz biri olduğum apaçık ortada olduğu için onun bu olayla bir ilgisi yoktu. Belki de iyi hissetmesi için az önce akılıma gelmiş olan dahiyane bir fikir ile rahatsız olmadığımı ona kanıtlamalıydım.

"Hayır Niall,saçmalama rahatsız olmadım,sadece panikledim... Hatta ne yapalım biliyor musun? Sana istediğini verelim."

Konuşurken parmaklarımla oynayıp durduğumdan dolayı onun gözlerine bakabilmek ve gülümsemek amacı ile aniden kafamı kaldırdığımda neredeyse burun buruna geleceğimizi tahmin etmiyordum. Midemdeki o garipsediğim hisler geri geldiğinde nefesimin kesildiğini farketmiştim. Tanrım! Fazlasıyla yakındık!

"Uhmm,şey,yani fotoğraf çekelim demek istedim.. Telefonum tam da şurad-"

Niall kolunu aniden yanımdaki çalışma masasına dayadığında ve göğüslerimiz birbirine çarptığında dişlerimi alt dudağıma sapladım. Kesinlikle ölmüştüm! Çok,çok,çok,çok yakındık. Bu mesafe sağlığımı kötü etkiliyordu. Hatta belki de daha kötüsü,aşık olduğum insan şuan kalp atışımı hissedebiliyordu!

"Buldum." dediğinde elinde tuttuğu telefonumu yüzümün önünde sallamak için geri çekildi. Bana çok fazla yaklaşmasının sebebini öğrenmekle beraber sonunda biraz olsun nefes alabiliyordum ve bu benim yaşamam için yeterliydi sanırım.

"İyi misin? Rengin değişti sanki?"

Ah,anlamış olmalıydı işte! Yüce papatyalar aşkına!

MoonlightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin