♡Drunk Niall Means Real Truths♡

811 88 93
                                    

Islak olmakla beraber soğuk havanın verdiği his birleşmesi,vücudumdan hoşlanmadığım bir titreme geçmesine sebep olduğunda eve yeni girmiştim. Az önce neler olup bitmişti bilmiyordum ama üstümden bir tır geçtiği kesindi. Şaşkındım. Bu söylediğim yalanlar ve lanet planlarımın sonu nereye çıkacaktı merak ediyordum. Mutluluğu yakalamaya çalışmak bu kadar zor muydu gerçekten? Arkadaşımın duygularıyla oynamak,sevdiğim insana yalan söylemek... Hepsi tek bir amaca hizmet etse bile bu kadar çok acıtması iyi bir şey miydi? Belki de sadece bataklığa girmiştim ve her hareketimde daha fazla boğuluyordum,bunun yaşandığını fark edemeyecek kadar da aptaldım.

"Ne olduğunu sormama gerek var mı?"

Çaprazımdaki odadan gömleğini iliikleyerek çıkan arkadaşıma baktım. Yarısı açık vücudunu kapatmaya çalışıyordu,aynı zamanda çatık kaşları ile suratımı izliyordu ve bu benim daha kötü hissetmeme sebep olmuştu. Onu kazanmak için bunca şey yapmam doğru muydu?

"Bir yere mi gidiyorsun?" dedim onun sorusunu es geçip kafamdaki düşünceleri susturmak adına. Susmazlarsa delirecektim,aslında bu gece uykumu bile kovalayacaklarını da biliyordum ama şimdilik susmaları benim için en iyisi olacaktı.

"Evet."

Sert sesi suratıma çarptığı zaman gözlerimin dolduğunu hissettim. Amacıma ulaşana kadar bunların yaşanacağını biliyordum zaten ama canımı yakıyorlardı. Onun bu tavırlarına alışmam gerekse bile yanlış şeyler yaptığım düşüncesi beni rahat bırakmıyordu,Niall'ın kırılmış kalbini görüyor olmak vicdan azabı çekmeme sebep oluyordu. Onu incitemeyecek kadar çok sevmeme rağmen istemeden bunu yapıyordum ve hepsi bencilliğim yüzündendi.

"Peki,sonra görüşürüz." diyebildim nihayet,odama doğru ilerlediğimde. Uyku ilacı alacaktım. Sabaha kadar hiçbir şey düşünmek istemiyordum,duygularım beni mahvediyordu. Hatta keşke bir yıl falan uyuyabileceğim bir ilaç olsaydı,eminim ki hiç düşünmeden onu da içerdim.

"Kolun çok acırsa beni ara."

Kapının kapanmasından önce bana ulaşan sesini duyduğumda akmamak için direnen gözyaşlarıma istedikleri izni vermek zorunda kaldım. Niall'ın bu kadar düşünceli olması beni dünyanın en suçlu insanıymış gibi hissettiriyordu ve ben ölmek istiyordum. Gerçekleri öğrendiğinde benden nefret edecekti. Lessie de öyle. Onun saf duygularını kullanmıştım,tek bir 'seni seviyorum' için binlerce 'seni seviyorum'u feda etmiştim. Gerizekalının tekiydim.

"Bence de öylesin." dedi Ms.Moonlight. Gözlerimi devirdim. Her şey o kadar kolay değildi v-

Ne? Ms.Moonlight benimle konuşmuş olamazdı değil mi?

"Siktir ya,sen nasıl konuşuyorsun ki?!" diye bağırdım öfkeyle giysi dolabıma yumruk atarken. Ayıcığımın suratı asıldığında ise onun bile kalbini kırmış olduğumu farketmiştim. Ben ne zaman bu kadar kötü birine dönüşmüştüm harbiden?

"Tamam,gerizekalı olabilirsin Stella ama içinde iyilik taşıdığını da biliyoruz. İşin gerçeği; Niall'a aşıktın,onu kıskandırıp duygularını itiraf etmesi için Lessie ile oyunu sürdürecektin ama kızın bu duygulara sahip olduğunu da bilmiyordun. Öğrendiğin zaman hem onu kaybetmemek adına hem de amacına ulaşmak adına yalan söyledin. Bunlar iyi şeyler içindi,kendine bu kadar çok yüklenme ve biraz uyu."

Ayıcığım nasıl oluyordu da dünyanın en mantıklı cansız varlığına dönüşüp bana akıl verebiliyordu? Ve söylediği şeyler nasıl beni rahatlatıyordu?

Tek bir cevap vardı;delirmiştim. Harika.

"Uyuyacağım." diyerek mırıldandım ve uyku ilacı almaya gerek bile duymadan kendimi yatağımın içine soktum. Ayıcığımın konuşmasını görmüş olmak beni çarpmıştı.

MoonlightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin