♡We're Done♡

630 69 218
                                    

Önceki bölüm kafanızda oluşan soru işaretlerini gidereceğim bir bölüme hoşgeldiniz. Gecikme için çok üzgünüm,özür dilerim..

***

Beni hiç sevmeyeceksin,
O yüzden ne anlamı var?
Kaybedeceğin bir oyunu oynamanın ne anlamı var?
Beni bir arkadaş gibi sevmenin ne anlamı var?
Hiçbir zaman bitmeyeceğini söylemenin ne anlamı var?

Bir hata yaptığını gururla söylüyorsun
Her zaman bir korkaktın
İtiraf etmek istemiyorum
Ama biz birbirimize uymuyoruz
Hayır, ben senin sevdiğin tipten değilim
Neden sadece rol yapmıyoruz?

Yalanlar,
Bilmek istemiyorum, bilmek istemiyorum
Gitmene izin veremem, gitmene izin veremem
Sadece mükemmel olmasını istemiştim,
Tüm bu mücadeleye değdiğine inanmak için.
Yalanlar, bilmek istemiyorum, bilmek istemiyorum

"Tanrı aşkına,şu radyoyu kapatır mısın Louis?"

Ellerimle gözlerimi kapatıp sızlandığım zaman olayın farkına varmış olacak ki,özür dileyerek radyoyu kapatmıştı. Artık, gece saatlerinin sessizliği sayesinde arabanın lastiklerinin yolda çıkardığı soft sesi duyabiliyor,kendi düşüncelerimi daha rahat dinleyebiliyordum.

"Ne yani,şimdi hiçbir eşyanı almayacak mısın?" dediğinde kafamı olumsuz anlamda sallamıştım. Yol kenarına sıralanmış,otobanın aydınlanmasını sağlayan ışıklar onun kumral saçlarında turuncu yansımalar oluşturduğunda bakışlarımı tekrardan durmaksızın altımızda kaymakta olan şeritlere sabitledim. Buradan havaalanına gitmemiz zaten uzun sürecekken eşyalarımı almak için Harry'nin evine gidemezdik. Bu çok zahmetli ve gereksiz olurdu.

"Harry'nin kargoyla göndereceğini umuyorum." dedim dudağımın içini dişlemeye başlamadan hemen önce. Kafamın içi patlayacak gibiydi. Aklım olanları sindiremiyor,o lanet herifin adını da sürekli sayıklayıp duruyordu.

Niall bunu yaptı.

Niall sırf kendi bencilliği yüzünden bunu yaptı.

Niall'ın arkadaş grubuna aniden girip senin de aniden dışlanman nasıl mantıklı gelebildi?

Niall seni harcadı,kızım.

Kızım mı? Ah,iç sesim bile delirmişti.

🍀Niall'ın Anlatımı🍀

Avuçlarımda tuttuğum papatya tokalar ile kendimi yorgunca Harry'lerin özel çadırına attığımda ağlamamı durduramıyordum. Onu tüm kampta aramıştım fakat onun haricinde kayıp olan bir diğer kişinin de Louis olduğunu öğrendiğimde gerçekler teker teker gün yüzüne çıkmıştı.

O gerçekten gitmişti.

Tokaları topladığım zamanda elime bulaşmış olan çamura aldırmayıp cebimden telefonumu çıkardığımda,hıçkırmadan konuşabilmek için derin bir nefes aldım ve rehberden Louis'nin numarasını bulup onu aradım.

Telefonum Stella'nınkinin aksine kapalı uyarısı vermediği zaman şaşırmıştım çünkü benden o kadar hızlı kaçmıştı ki Louis'nin telefonunu da kapatır diye düşünmüştüm ama bu gerçekleşmemişti. Yine de kulağıma ulaşan bip seslerini dinledikçe gerildiğim için ikinci kez derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Aynı zamanda telefonu açması için içimden dua ediyordum çünkü güvende olduğunu bilmeye ihtiyacım vardı. Ona gerçekleri söylediğimde o kadar kırılmıştı ki,beni terkedip giderkenki yıkılmış görüntüsünü hâlâ çok iyi hatırlıyordum. Bu beni tahmin ettiğimden daha fazla üzmüştü.

MoonlightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin