"Yoongi oppa...Haydi,bana hikayeni anlat"
Yüreğim ellerimde,bütün dünyamın kapılarını ona açmış halde,yüzünün kusursuzluğunu inceliyordum.Bir kusur bulabilirsem,onu da sevmek istiyordum çünkü.Dilersen dünyama girebilirsin,yok istemiyorsan sen beni dünyana al diyordum,onun benimkine nazaran sert kalan ellerinin üstünde yavaşça kıpırdayan baş parmağımla.Neden ben? Neden sen? Neden biz demeden..Nedenini ben bile bilmiyorken,sormasın istiyordum,hiçbir şey sormadan,yalnızca yaralarını göstermesini istiyordum.Görmediğim bir şeye nasıl dokunulur bilmiyordum çünkü,dokunmadan nasıl iyileştirilir bilmiyordum.Bir insana nasıl güven verilir bilmiyordum,bana güvenmesini istiyordum.Bana güvenmesini daha önce hiçbir şeyi böyle istemediğim kadar istiyordum.
Görmeden yapabilmeyi diliyordum ama yapamıyordum işte.Gözleri görmeyen birisine usul usul yağan karın sessizliğinden daha fazlası nasıl anlatılır bilmiyordum.Pembe gökyüzünün,çatılara biriken karların,ağaçların incecik dallarında biriken karın,nasıl sonuna kadar direnip de o son damlayı taşıracak kar tanesinin etkisiyle yere düşüşünün nasıl tarif edileceğini bilmiyordum.Ona sorular sormayı deli gibi istiyor, kızdırıp kaçırmaktan korkuyordum.Her an arkasını dönüp gidebilecek olmasının beni dikenlerin üstünde tutuşuyla tedirgin oluyordum.Ellerimin hem geri çekecek kadar ürkek durmamasına dikkat ediyor hem de onun parmaklarından ruhuna ulaşan bir ağırlık oluşturmaması için çabalıyordum.
Bana yüzyıllarca gelen bir zamanda kaybolmamızı ne sağlamıştı bilmiyordum.Bir insanın bakışları nasıl böyle içine dokunabilirdi bilmiyordum,dünyanın durmasını diledim.Çünkü böyle hissedenin yalnızca ben olduğunu bilmenin ağırlığıyla yapabileceğim başka bir şey yoktu.
"Arven..."
"Hmm?"
"Bir daha...Sakın bir daha bana dokunma."
Yüzümdeki ve bedenimdeki kasılmanın tamamen hayal kırıklığıyla gevşemesini hissettim.Dudaklarımı dişleyerek ne yapmam gerektiğini düşündüm.Ne yapmayı istediğimi değil,olması gerekeni...Ben hep olduğu gibi yaşayan bir kızdım,Min Yoongi ise benden olmam gerektiği gibi yaşamamı bekliyordu belli ki.Biliyordu,bir daha ona dokunacağımı.
Farkındaydı,ona dokunduğumun.Elinden çok daha farklı bir yere,ruhuna ulaştığımın farkındaydı,gizlendiği duvarların arkasını görünmez sanıyordu,öyle olmasını umuyordu,bunca zamana kadar işe yarıyordu belki. Şimdi bana dokunma demiyordu,bir daha diyordu.Çünkü vazgeçmeyeceğimi ona gösterdiğimden emindim,bir dahası olacağından emindim,şimdiki dokunuşumu sonlandırmam mı gerekiyordu bilmiyordum.Tam da tutmam gereken yerden tuttuğumu,bu minik gözlerin,dimdik kirpiklerin arasındaki kara elmas parlaklığından anlamıştım.
"Konuşmak istemiyorsan göster. Göstermek istemiyorsan da,,, tutun bana. Yalnız olmak zorunda olduğun düşünceni ve kibrini bir kenara bırak.Herkesi inciterek kendinden uzaklaştırabilmiş olabilirsin,ama bilmelisin ki,ben incinince kaçan insanlardan olmadım hiç.Neden diye sorma...Ben nedensiz şeyleri severim,ben nedensizim.O yüzden şunu düşün,ne yaparsan yap kendinden uzaklaştıramayacağın bir şeyi parçalara ayırmak sana ne kazandıracak? Beni incitmen umrumda değil.Kovman umrumda değil.İstersen küfür de edebilirsin.Yalnızca şunu bilmelisin ki sana bir daha dokunacağım,bir daha...bir daha..."
"Bu sözleri daha önce de birisinden duymuştum."
"Görebiliyorum,ve ne oldu bilmiyorum,sen bana içini açana kadar sormayacağım da.Bana inan demeyeceğim.Beni hayatında bir yere koymanı da istemeyeceğim.Ben yalnızca...burada olacağım ve,"
"Neden?"
Yutkundum,bana bunu sormamasını dilemiştim.Kendimi unuttuğuma ikna ettiğim,hala neyi unuttuğumu bile hatırlamadığımı kendime söyleyip durduğum bu olayın sızısını hala burnumun direğinde hissediyordum.Anlatırsam hatırlamaktan,üzüntümü anlayamayacağından ve benimle dalga geçeceğinden çekiniyordum,tüm insanlar gibi.Bu hikayeyi duyup bana gülen ve kalbimi kendilerinden uzaklaştıran diğer tüm insanlar gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blue Morn ☁ myg
FanfictionMavinin soğuğu temsil ettiği bu yalancı dünyada,mavi ateşin en sıcak ateş olduğundan bihaberdim. 'Madrugada' "Hm?" 'Şafak sökmeden önceki an,gece mi gündüz mü anlaşılmayan o an,portekizcede madrugada demek' Gü...