bol medyalı,değişikli bir geçiş bölümüyle daha karşınızdayım bakmayı ihmal etmeyin,bölüm sonunda sizi bir sürpriz bekliyor,ama hemen umutlanmayın :/
medya1;standing egg-little star
*
Kendi tükürüğünde boğulup can veren ilk insan olmama ramak kalmıştı ki davetsizce evime girmekten çekinmeyen Jungkook mutfak olduğunu düşündüğü yere doğru koştu ve benim bile bu kadar hızlı olmasını tahmin etmediğim bir şekilde endişeyle bana su kapıp geldiğinde bardağı elinden alıp sakinleşmeye çalışıyordum,Luna'nın hala hiç kıpırdamadan yalnızca gözünü kırparak öylece kapıya bakıyor oluşuna gülmekten kendimi alamıyordum.
Taehyung da davetsiz girmeyi sorun etmeyerek içeri girdi ve anında komidinin üstündeki bibloları alıp onlarla oynamaya başladı.Bu sırada Luna hayretle hangisine bakacağını şaşırmışken tam elimi uzatıp kapıyı kapatacaktım ki Namjoon arkadan gözüktü.
"Kurşun geçirmezleri üç yapalım."
Ben daha da hayret ederken,evimin adresini nereden bulduklarına mı şaşırayım,bu üçlünün kapıma gelmesini sağlayan şeyin ne olduğuna mı şaşırayım bilemiyordum.Komidinde makyaj malzemelerime kadar ilerleyip mac marka rujumu açarken kapağın kenarına sürten Taehyung'un üzerine bir kaplan edasıyla atladığımda Luna'da kapıyı kapatmaya kıyamaz gibi şaşkın bakışlarla dışarı bakıyordu.Dilinin tutulmuş olması bende gülme krizine girme isteği uyandırıyordu ama ben de ondan bir gramcık daha az şaşkındım o kadar.
Taehyung elinden alınan rujun yokluğunu hiç fark etmeden kurcalamaya devam ederken eş zamanlı sırıtırarak konuştu.
"Evin çok güzelmiş Arven.Bizi neden daha önce davet etmedin?"
Fakat Jeon Jungkook benim cevaplamama izin vermeden yine çok bilmiş bir şekilde cevap verdi.
"Ah hyung,aslında teknik olarak bizi şimdi de davet etmiş sayılmaz."
Işık hızıyla oturma grubunu pas geçip doğrudan geniş yatağımın üzerine yayılan Jungkook'a bakarken rüzgar kelimesine bastırdım.
"Ah,şey,ayıp olmayacaksa sormak istiyorum...Sizi hangi rüzgar attı?"
İçlerinde en aklı başında olduğunu düşündüğüm Namjoon'a bakışlarımı çevirdiğimde,dikkatinin benden çok uzaklarda olduğunu gördüm,kapının dışından başka gelen var mı diye bakınan Luna'ya o güzelim gamzelerini belli ederek gülümsüyordu ve şaşkoloz Luna'ya kapıyı kapatmasında yardım etti.
"Şimdilik üç tane ile idare edeceksiniz,başka kurşun geçirmez yok"."
Öhöm,benim evim üç kurşun geçirmez ve bir Luna için zaten yeterince küçüktü ve,pekala bununla da yetinebilirdim.Ne diyeceğimi bilemez bir şekilde,onları ne kadar özlediğimi düşünmeye başladım.Min Yoongi'ye olan yoğun öfkemden dolayı,bangtan beylere ne çok alıştığımı ve onları özlediğimi bugüne kadar fark edememiş olmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blue Morn ☁ myg
FanfictionMavinin soğuğu temsil ettiği bu yalancı dünyada,mavi ateşin en sıcak ateş olduğundan bihaberdim. 'Madrugada' "Hm?" 'Şafak sökmeden önceki an,gece mi gündüz mü anlaşılmayan o an,portekizcede madrugada demek' Gü...