Medya; Extreme- More than words
Bir gecede iki hikayesine de yeni bölüm atan yazar gençleri pazar akşamı coşturuyooğğğrr! kkkk Şaka bir yana sizi bekletmekten hiç hoşlanmıyorum ama daha iyi olması için uğraşıyorum ^^ Eğer henüz okumadıysanız Cafuné isimli hikayeme de beklerim efendim,ona da yeni bölüm yayınladım,büssürü yorum bekliyorum :) Oy sınırı 41 olsun bu kez :*
-
Denizin tuzlu kokusunun bütün insanlarda yatıştırıcı bir etkisi olduğunu biliyorum ama bu benim için,diğer bütün hisler gibi bütün insanlardan çok daha etkili bir şekilde kendini gösteriyor ve biraz da çakırkeyf olmanın verdiği baş dönmesiyle kendimi aşırı yatışmış ve mutlu hissediyorum.Biliyorum mutlu hissetmemem gerekiyor,biliyorum ki hiçbir şey hallolmadı,biliyorum dün geceden bir farkı yok dünyanın.Bütün kötülükler aynı karanlık göğün altında hüküm sürmeye devam ediyor,bütün yalanlar söylenmeye,insanlar ölmeye devam ediyor,kalpler hala kırık,dudaklardaki gözyaşının tuzu hala kurumamış.Milyonlarca aynılığa rağmen bu gece dün geceden farklı.
Belki de sadece yanımda Min Yoongi tek eliyle tuttuğu direksiyona tempo tuttuğu için,belki de fonda çalan şarkı bu ana büyüleyici bir fon oluşturduğu için,belki de torpidonun üstünden eline aldığı ve başına geçirdiği beyaz şapka ona çok yakıştığı için,bu hareketi yaramaz bir çocuk yapmışçasına dilini ağzının içinde dolaştırıp bir açıklamayı borçluymuş gibi değil de laf olsun diye konuşurmuş gibi fısıldadığı için.
"Şapka Hoseok'un. Bu arabaya ilk kez biniyorum ama hoşumuza giderse bir tane de kendime alırım,kim bilir."
Tepki veremeyecek kadar sakinleşmiş ve neredeyse uyuşmuş olan bedenimin aksine,ruhum hiç olmadığı kadar canlı ve özgür hissediyor,sanki vücudumun etten duvarlarına sığamazmışçasına kalbim yine gümbürdüyor,ciğerlerim hiçbir pürüz olmadan okyanusun bize vadettiği tüm nefesleri içine hapsediyor.Onu anlıyorum.Sanki bir yanlış anlaşılmanın ızdırabı onu akıllandırmış gibi,bir başkasına daha mahal vermek istemiyor.
Onu o kadar uzun süredir özlüyormuşum ki,bu matruşka gibi asıl söylemek istediğini en içe gizlediği sözlerini anlayabilmeyi öyle özlüyormuşum ki dudaklarım biraz fazlaca kıvrılıyor minik gülümsememde ve dişlerimin köküne kadar rüzgarı hissediyorum.Bunu söyleyiş şeklinden sanki ben aptal bir kıskançlık yapmışım da bunca zamanı bu yüzden ayrı geçirmişiz gibi hissetmeme sebep oluyor.Her şey manasız geliyor bir anlığına,bütün bu yaşadıklarımız ve söylenenler ve bu gece,hatta şu an bile.
Biraz üşüyorum,ama önemseyemiyorum,üşüyor olmam nedense umrumda olmuyor.Başımı omzuma doğru çevirdiğimde Min Yoongi'yi görmeyi o kadar uzun zamandır düşlemiş ve bu düşü bastırmışım ki anın gerçek olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum.Sanki yola bakmak istemiyormuş gibi bir saniyeliğine kaçırdığı bakışlarının sayısını bile tutamıyorum.Sanki bana bakmak istiyormuş ama bakmaması gerekiyormuş gibi iki eliyle kavradığı direksiyonu sıkı sıkı tutarken hızlanmaya başlıyor.Gittiğimiz yere daha çabuk gidebilirsek bana bakmasında bir sakınca kalmayacakmış gibi,sanki bunu düşünerek hızlanıyor ama yalnızca otuz saniye yola kesintisiz bakabiliyor.Hızlıca kırpışan kirpiklerinin arasında parlayan siyah elmasları gördüğümde tekrar her şey anlam buluyormuş gibi kalbimden bütün bedenime pompalanan kan bir sıcaklık yayıyor.
"Nerede olmak istersin ufaklık? Seni gitmeyi istediğin yer neresiyse oraya götürmek istiyorum."
Tuhaf,alkolün etkisiyle zaten mayışarak söylediği kelimelerin daha da birbirine dolaşırmış gibi çıkması bana sanki çocukluğumun geçtiği yazlık evin bahçesinde kurabiye yiyormuşum gibi hissettiriyor,Min Yoongi benim çocukluğum,geçmişim,mutluluğum ve kurabiyelerden ibaretmiş gibi.Sanki yersiz yurtsuz yaşadığım bu hayatın asıl başlangıcı ve muhtemel sonu oymuş gibi,bana evimmiş gibi hissettiriyor. Bu cümleyi farklı şartlarda duymuş olsaydım ellerimi çırpıp bir liste yapabilirdim belki,ama aklıma doğum günüm geldiğinde ondan istediğim şeyleri yapmasının belki de iyi bir fikir olmadığını düşünüp sessiz kalıyorum.Sesim istemediğim kadar mesafeli çıktığında buna engel olacak gücü kendimde bulamıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blue Morn ☁ myg
FanfictionMavinin soğuğu temsil ettiği bu yalancı dünyada,mavi ateşin en sıcak ateş olduğundan bihaberdim. 'Madrugada' "Hm?" 'Şafak sökmeden önceki an,gece mi gündüz mü anlaşılmayan o an,portekizcede madrugada demek' Gü...