🌏 2.9 baby hope/teptep2

3.5K 288 77
                                    

Ameliyathanenin kapısına en yakın sandalyeye oturmuş ayaklarımı toplamış ve kollarımı dizlerime dolamış halde oturuyordum.Çok fazla titrediğim için çareyi bedenimi tortop etmekte bulmuştum.Rebekah ameliyata alınalı on beş dakika falan olmuştu ki gelen giden hiçkimse yoktu.Yalnızca ben ve gürültücü iç sesim.

Işıklardan dördüncüsü patlamış olan gri aydınlık koridorun sonundan gelen adım seslerini tahmin etmeye çalışacak kadar bile enerjim yoktu.Kafamın içinde durmadan yerde kanlar içinde Rebekah ve çığlık atan Arien dolaşıp duruyordu,ardından Yoongi'nin öfkeli sesi bana kim olduğunu sanıyorsun diye bağırıyordu.Ve bunu durduramıyordum bile.Sanırım aklımı kaçırıyordum.

Koşarak ameliyathaneye ilerleyen Irene beni gördüğünde durakladı,bu ikinci görüşmemiz olmasına rağmen birbirimizi gereğinden fazla tanıyorduk.Gözleri çakmak çakmak yanıyordu,ısırmaktan kıpkırmızı olan dudakları aralandı ve ondan hiç beklemediğim buruk bir ses çıktı.

"Yaşıyor...değil mi?"

Başımı evet anlamında salladım.Yaşamak.Nefes alıyor,gözünü açtığında bedenindeki acıları hala hissediyor olacak ve iyileşmek için var gücüyle savaşan bedeninin aksine,içinde bütün o kayıplarıyla,gerçekten yaşıyor mu olacak?

İçimde kocaman bir suçlulukla dolmuşken aklıma Arien geldiğinde endişeyle ayaklarımı oturduğum yerden aşağı salladım.Cümlelerimi tamamlayabilecek kadar gücüm yok gibiydi.

"Arien...bebeği..-?"

"Gidip onları görebilirsin.2257 numaralı oda.Ben burada olacağım."

Sesinde herhangi bir duygu olup olmadığını yoklarken belki de olanlara sebep olan kişinin ben olduğumu bilmediği için olağan bir sesle konuşmuştu.Ama anladığım kadarıyla Arien de bebeği de iyiydi.Elimi göğsümün üzerine koyup ayağa kalktım ve şükürler ederek üst katta olan odaya gitmek için asansörün düğmesine bastım.

*

Kapının kolunu acuçlarımda ısıttığıma göre bir süredir üzerinde 2257 yazan kapının önünde dikiliyor olmalıydım.Yalnızca içerden gelen gülüşmeleri dinliyordum ve karşılaşacağım Yoongi'ye karşı dirençli olmak üzere kendimi hazırlamaya çalışıyordum.Hoseok'un içten kahkahası ve kısık sesli çığlıkları bir anlığına boşluğuma geldiğinde korkuyla açtığım kapıdan kafamı uzattım.Gördüğüm manzara küçük bir masal sahnesini andırıyordu.Hemşirenin babasının kollarına bıraktığı minicik ve pespembe bebeğe bakan Hoseok hem gülüyor hem ağlıyor hem de bebeği incitmekten korkarak garip bir şekilde tutuyor ve hiç hareket etmiyordu.Kahkahalara boğulan bangtan beylerin içinde Jimin video kaydediyor Jungkook ise fotoğraf çekiyordu.Arien hasta yatağında yatıyor olmasına rağmen kalkmaya yeltenip duruyordu,Namjoon ise onu ısrarla yatması için ikna etmeye çalışıyordu.

Hemşirenin de onların coşkusuna karşı koyamadığı belliydi ama ilk olmadığı belli olan bir uyarı yapıp odayı boşaltmaları gerektiğini ve bebeği bir kaç dakika içinde alması gerektiğini söylediğinde,ilk kez girdiğim bir ortamda bu kadar görünmez olmuştum.Kapıyı kapatıp onlara doğru yürüdüğümde beni hala fark etmemişlerdi,bebekle ve gülüşmekle öyle meşguldüler ki buna şaşırmadım.Sırtı bana dönük oturan Min Yoongi'yi gördüğümde onun bu anda bile uyuşuk bir şekilde yayıldığı koltuktan Hoseok'u bebeğin kalçasını çıkartacağını söyleyerek korkutmasına gülümsemekten alıkoyamadım kendimi.Tam da büyükbaba Yoongi'ye yakışacak bir hareket.Kimseyi umursamıyordum ama yalnızca...hala, umutsuzca onun tarafından fark edilmek istiyordum.

Bir anda,kendimi bu ana,bu insanlara,hatta bu gezegene yabancı hissettim.Onların hiçbir şeyi değildim,eksikliği hissedilecek birisi değildim,aranan kişi değildim,onlar birlikte ve mutluydular,bense hemşireden bile daha gereksiz bir ayrıntıydım sanki.Minicik bir hisken salise içinde büyüyüp bütün bedenimi kaplayan bu yabancılık hissi arkamı dönüp kaçma isteği uyandırsa da,Arien beni fark edip adımı söylediğinde bütün bakışlar bana çevrildi,Hoseok ve Yoongi'ninkiler hariç.Hoseok'un gözü kızından başka bir şeyi görmüyordu elbette...

Blue Morn ☁ mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin