Doruk

12K 382 17
                                    

Perdelerim tam anlamıyla çekiliydi bu sefer açmayacaktım. Onun perdesi açık mı benimle konuşmak istiyor mu bakmayacaktım. Telsizime uzanmayacaktım. Ona hiçbir şey demeyecektim. Bana bir kız için bağırmıştı hem de anlamadan , sormadan. Orada ne olduğunu bilmiyordu o kızın bana ne söylediğini ne konuştuğumuzu. Belki bu yaptığımı affettirmezdi ama ben onun yerinde olsam ona bağırmazdım. Düşüncelerimin içinden çıkmak için cebelleşirken saçmaladığımın farkındaydım. 
Eylül geçici bir heves derken kendimi mi kandırmıştım? Onun için beni silebilir miydi? Gözlerimi yumup uyumaya çalıştım , olmuyordu işte. En sonunda perdemin yanına yaklaşmış buldum kendimi sonuçta merakımı gidermeden uyuyamayacaktım ve uyumak zorundaydım yarın yarışmam vardı bu da beni ayrıca geriyordu zaten. Bu pozisyonda görünmeyeceğimi düşünerek perdenin ucundan hafifçe çekip karşı tarafa baktım ama zaten Kıvançın perdesi kapalıydı hem de lambası yanıyorken demek ki o da benimle konuşmak istemiyordu bugun boyunca hiç konuşmamıştık bunu hiç mi sorun etmiyordu ? Çok hafifçe açmış olduğum perdeyi hırsla çektim. Yeri dövercesine odamda volta atarken sinirle dudaklarımı çekiştiriyordum.

Onun açısından bakmaya çalıştım çünkü ben böyle bir insandım her zaman empati yaparak karşımdakini affetmeye , aklamaya yer arardım özellikle bu kişi Kıvançsa..
Duruma göz attığımda beni kardeşi gibi görüyordu ama Eylül benimle görüşmesine ambargo koyduğunda beni tercih etmişti. Dün akşam Eylül barışmak için geldiğinde onu gördüğü andan beri gözlerinin içi parlıyordu. Ben Eylülü itince bana bağırmış ve Eylülün tarafında yerini almıştı. Yani şu an kimi tercih ettiğini kestiremiyordum. Eylülden ayrılınca ona ne kadar değer verdiğini daha iyi mi anlamıştı ? Ve artık hep onun yanında mı olacaktı? Eylül benimle görüşmesini istemezse aramıza mesafe de koyacak mıydı ? Kafam patlamak üzereydi artık. 40 tane tilki beynimde dönüyor hiçbirinin kuyruğu birbirine değmiyordu. Resim yapmak biraz yatıştırabilir umuduyla masama oturdum çünkü belli ki bana bu akşam uyku haramdı. 
Her zaman yaptığım gibi Kıvançı çizmek istemiyordum bugun akşam olanlar maçtaki keyfimi alıp götürmüştü. Ne kadar beynimde Kıvança hak vermeye çalışsam da bana bağırmasını affedemiyordum. Ben onun her zaman yanındaydım bunu biliyordu. Keşke beni kaybedebileceğinden korksaydı da değerimi anlasaydı. Umutsuzca başımı salladım. Neden korksun ki ? Onun için ailesinden biri gibiydim doğduğumdan beri biliyordu beni emeklemelerimi ilk adımlarımı her şeyimi biliyordu. Bütün gelişmelerime , değişmelerime her şeyime aşinaydı. En sevdiğim rengi , yağmur yağdığında altında ıslanmaya bayıldığımı , toza alerjim olduğunu , ağladıktan sonra gözlerimin kırmızılığının kaç dakikada geçtiğini , kız kulesine hayran olduğumu ,küçükken elinde ben olanların yaptığı yemekler güzel olurmuş diye duyduğumda elime siyah noktalar yaptığımı. Gerekli gereksiz her şeyimi biliyordu. Ne olursa olsun birbirimize yüz çeviremeyeceğimizin de farkındaydı. Ama yine de beni bu kadar kırması gerekir miydi ? Bu sefer onu kolayca affetmeyecektim.
Elimdeki 2B kalemi döndürüp boş boş bakıyordum. Belki de manzara çizmeliydim ama içimden gelmiyordu. Portre çizmeyi daha çok sevdiğim için yeni tanıştığım insanları kafamda yokladım aklıma bugun maçta az kalsın kavga edeceğim , üstüme düşen çocuk geldi onu çizebilirdim aslında gerçi onu düşününce bile aklıma Kıvançın ona kızgın bakışı geliyordu bir an için ne kadar umutla dolduğum. Vazgeçmişken aklıma parti gecesi geldi. Doruk. Onu çizmiş miyim diye sayfaları hızlıca çevirmeye başladım. Yoktu. Onun kadar düzgün ve farklı bir yüzü nasıl çizmemiştim ki. Heyecanla ve kafamı oyalacak bir şey bulmanın hevesiyle hafızamı zorladım. Aklıma mavi gözleri işlenmiş gibiydi bu yüzden kara kalemde bunu yansıtamayacağımı bile bile çizmeye başladım kendinden emin bakışlar aynı zamanda sevecenlik de içermeliydi onu hiç sinirli görmemiştim ama sert bakarsa gerçekten korkutucu olabilirdi gölgelendirmeleri sonraya bırakarak burnuna geçtim burnu kemikli değildi en azından ben öyle hatırlıyordum. Dudaklarına geçtiğimde biraz daha zorlandım. Benim yanımdayken dudaklarında hep bir gülümseme vardı ama ne yaparsa yapsın dudaklarına alaycılık yapışmış gibiydi kahkaha atan hali daha çok hoşuma gitmişti yine de dudaklarına çapkın bir gülümseme yerleştirdim sanki karakterine bu daha çok uyuyordu sert ve güçlü bir çene ve kirli sakalları çizmek zor olmadı abimin çene yapısına benziyordu. Elimi başa kaydırarak saçlarını çizdim modeli çok hoştu yana doğru doğal bir şekilde duruyordu biraz karışık olsa bir serseriyi andırabilecek bir şekildeydi ama aksine çok düzgündü. Aslında yüzü tezatları o kadar uyumlu bir şekilde yansıtıyordu ki bunu çizerken yeni fark etmiştim. 2B yi bırakıp H serisinden gölgelendirme için bir kalem alırken saate gitti gözüm, kaç saat harcamıştım ben böyle. Artık uyumam gerekiyordu yoksa yarın yarışmada uyuyakalacaktım. Böyle bir şeyin imkansız olduğunu düşünerek kendi kendime gülüp yatağa atladım üstüme pikemi çekerken yarın bütün yaratıcılığımın üstümde olması için dualar ediyordum. Bu aşamaya gelebilmek için bile çok uğraşmıştım yarışmalara kabul edilmek için resim göndermemiz gerekiiyordu bunlar kara kalem çalışmaları değildi tabloydu bir ara tuvalin önünden kalkmıyordum. Bir sürü tablonun arasında iki tablo arasında kalmıştım seçemiyordum Kıvançın ısrarlarıyla manzara yerine soyut olan tabloyu sunmuştum ve kabul edilmiştim. Bunun üzerine aklım yarışmadan yine Kıvança kaydı en azından yarın yan yana gelecektik bir buçuk gündür görüşmemek bile onu özlememe sebep olmuştu. Onu affetmeyecektim belki o da beni affetmeyecekti ama yanımda olacağını biliyordum beni böyle bir zamanda asla bırakmazdı. Yatakta iyice mayışırken derin bir uykuya daldım.

Bana Aşık OlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin