Bana Aşık Ol

Anka Kuşu

Sarılmanın psikolojik etkilerine inanıyordum , özellikle sevdiğim birine sarıldığımda kalp atışlarım yavaşlıyor vucudumu bir sakinlik ve dinginlik ele geçiriyordu şu anda olduğu gibi , suratımda aptal bir gülümseme olduğunun farkındaydım.  Kendimi görebiliyor olsaydım kendi suratıma bir tane geçirirdim sonra da Kıvanç'ın gögsünü yumruklamaya başlardım. Çünkü buraya geldiğinde beni tanımış fakat sesini çıkarmayıp can çekişmeme sebep olmuştu. Kafamdan bütün bunlar geçse de Kıvancı bırakmak içimden gelmiyordu. Kıvanç sağa hafifçe hareket edince rahatsız olduğunu düşünüp geri çekilmek için hamle yaptım fakat belimden tutup ayrılmamı engelledi onun direktifleriyle sağa sola hareket ederken ne yaptığımızı yeni anlamıştım. İçimde tutamadığım kahkaham dudaklarımdan dökülürken onun gülümsediğini göremesem bile hissediyordum. Doruk'un odası en üst katta olmasına rağmen müziğin sesi buraya da ulaşıyordu ve parti havasının aksine slow bir dans parçası çalıyordu. Pek dinlemediğim ama bildiğim nostaljik kategorisine girdiğini düşündüğüm bir parçaydı bu

Dance me to the wedding now, dance me on and on
evliliğe dans et benimle,dans et benimle

Dance me very tenderly and dance me very long
nazikçe dans et benimle ve uzun dans et

We're both of us beneath our love, we're both of us above
ikimiz de aşkımızın altındayız,ikimiz de üstündeyiz

Dance me to the end of love
benimle aşkın sonuna dans et

Dance me to the end of love
benimle aşkın sonuna dans et

Bütün hareketlerimiz yavaştı ekstrem hiçbir hareket yapmıyorduk konuşmuyorduk bile sadece sağa sola sallanıyorduk ama bu bile o kadar mutlu ve umutlu hissettiriyordu ki ölesiye huzur doluydum. Sanki düğün dansımı yapıyor gibiydim bu yüzden şarkının düğünle ilgili bölümünde elimde olmadan kıkırdadım. Böyle aptal şeyleri küçüklüğümden beri düşünmeyi bırakmadığım için kendime kızarak başımı Kıvancın gögsüne yasladım.

Dünyadaki en güzel melodi sevdiğinin atan kalbinin sesidir. Peki ben bu kalbin benim için attığını duyabilecek miydim ?

Şarkı sona erince Kıvanç zarifce elimi tutup beni dönderdi  ben de şımarıkca beyaz elbisemin eteklerini tutarak reverans yaptım. Bu sefer benden bir kaç adım gerileyerek baştan aşağı beni süzdü elini de gördüğünü değerlendirdiğini komik bir şekilde göstermek amaçlı çenesine koymuştu.

'' Ne kadar zayıflamışsın böyle ? Çok farklı görünüyorsun herhalde seni tanımayacağımı düşünme cürretini bu yüzden gösterebildin ''  çok uğraştığım değişiklikleri benimle dalga geçerek dile getirse de fark ettiği için elimde olmadan sırıttım. Ayakta durmaktan ayaklarım artık ağrıdığından Doruk'un ağırlığımla içine çöken yumuşak yatağına oturdum. 

'' Beğendin mi ? '' 

'' Çirkindin daha da çirkin olmuşsun ufaklık. '' kafasını iki yana sallayarak gözlerini yumdu '' Benim merak ettiğim bu değişiklikler neden ? '' yanıma oturup elimi kucağımdan çekerek büyük elinin içine hapsetti. Ellerimizin bu görüntüsüne gülümseyerek bakarken iç çektim.

'' Sadece sıkıldım benden mi konuşacağız sen bir sürü ülke gezmişken? '' elini elimden hızlı sayılabilecek bir şekilde çekip saçına sokup karıştırdı bu bir şeyler onu rahatsız ediyor demekti. Huzursuzdu. Neden olduğunu anlamıyordum. İçimden Eylülle ilgili olmaması için dualar ederken sordum 

'' Bir sorun mu var ? ''

'' Hayır , sadece.. sana bakıyorum ve tamamen farklı görünüyorsun. Bütün bunların sebebinin Doruk olduğu kafamın içinde dönüp duruyor. Yanılmış olmak istiyorum. Anladın mı ? '' kaşlarını kaldırmış masumca bana bakıyordu. Bana neden böyle sorular soruyor her şeyi yanlış anlıyordu.