Lunapark

9.4K 365 72
                                    

İnsan sevdiğinin yanında olmasına alışmışsa onları ayıran mesafelere düşman , araya giren zamana ise ilaç değil zehir olarak bakmaya başlıyor. Birbirimizi görmeyeceğimiz süre yıllar değildi belki , bu kadar olay yapmam saçmaydı belki , yine de gitmesini istemiyordum her an yanımda olsun uyandığımda penceremi açtığımda onu görebileyim Her aradığımda ulaşabileyim , istediğim an yanında olabileyim. Sadece okul açılana kadar oradaydı sadece bir yaz olmayacaktı yanımda ama ben sanki ömür boyu göremeyecekmiş gibi tepkiler veriyordum. Olayları abartmakta , dramalitize etmekte üstüme yoktu abime göre, o hep bu huyumla uğraşırdı ama içimden geldiği gibi davranmayacaksam yaşamanın anlamı neydi. Ben buydum ve tepkilerimi gizleyemezdim. 

Birkaç gün çok normal geçmişti Kıvançın gideceği gün yaşadıklarımın üstüne aşırı bir heyecan yaşamamıştım bol bol Eylülün ters bakışlarına maruz kalıp Kıvança hülyalı hülyalı bakmıştım gideceği için ona istediğim gibi bakma hakkını kendimde buluyordum. Eylülün odamdan adeta aşırdığı defteri Doruk sayesinde geri kazanmıştım ama aklı varsa defterin içindekilerden birkaç tanesinin fotoğrafını çekmiştir diye düşünüyordum ama bunu öğrenmek istemiyordum. Eylül de üstüme gelmiyordu o da Kıvanç gideceği için olsa gerek benimle uğraşmıyordu, nasıl olsa amacı bizim uzak kalmamızdı şimdi de Kıvanç gidiyordu şu anda ortalığı karıştırmanın amacı yoktu ,belki de böyle düşündüğü içindi.

Telefonum titrediğinde yatağımdan çıkıp telefonuma ilerledim bugün birkaç gündür olduğu gibi keyifsizdim. Mesaj Defnedendi odamda boş boş oturmamı istemiyordu ve arkadaşlarına katılmamı istediğini söylemişti ama kolumu kaldırmaya bile mecalim yoktu benim bu yüzden ona hiç uğraşamayacağımı belirten bir mesaj atıp tekrar düşüncelerime döndüm resim çizesim bile gelmiyordu tablom yarım kalmış beni bekliyordu. Kıvanç sabah okuldan  bölümündeki arkadaşlarıyla buluşmuştu akşam ise Eylülle planı vardı yarın son günüydü nasıl geçireceğini bilmiyordum. Nedense gittiği her yere beni çağırıyordu ama ben gideceği için onu daha az görmeye ve yokluğuna alışmak için kendimi Kıvançsızlık için alıştırmaya çalışıyordum ve bu sırada hiçbir şeye konsantre olamıyordum. 

Planladığım gibi bulduğum iki tane komedi filmini art arda patlatıp bütün dışarı çıkma tekliflerini geri çevirmiştim bir yandan da dondurma yiyerek günü bitirmiştim. Doruk görse elimdeki dondurmayı çeker alırdı bu ara kilo vereceksin diye konuşup duruyordu zira. Annem eve geldiğinde biraz benimle uğraştı babam ise istediğim çikolataları getirmişti annemden gizli beraber yedik çünkü kendisi çikolatada bağımlılık yapıcı madde olduğunu söylüyor yedikçe yendiğini bu yüzden bir parçanın bile çok büyük tehlike arz ettiğini vurguluyordu. Abim ise ortalıklarda gözükmüyordu. Acınası bir şekilde yatağımda garip bir pozisyonda yatmışken telsizimden onun sesi geldi ve benim onun sesini duymamla canlanmam arasında saniyeler bile yoktu. Ne ara yatakta doğrulup sırıtarak telsize uzandım ben bile anlamadım.

'' Fıstık orda mısın tamam ''

'' Burdayım tamam '' deyip perdemi açtım , saçlarına elini sokup geri çekti ve ben de ne kadar sevimli göründüğünü izledim

'' Nerelerdesin artık benimle takılmıyorsun bakıyorum ''  keşke neden takılmadığımı bilsen. '' Sadece arkadaşlarına zaman ayırman gerekiyor diye düşündüm nasıl olsa biz hep beraberiz '' 

'' Bu kadar anlayışlı olacağını hiç tahmin etmezdim ama söz konusu sen olunca ben anlayışlı olamayacağım yarın benimlesin '' göz kırpıp kocaman gülümsediğinde kalpten gidecek gibi oldum. belki de bunları hissettiğim için mutlu olmalıydım en azından hayatımda aşkı yaşamamış olarak ölenlerden olmayacaktım. O bana aşık olsa da olmasa da ben olmuştum ve bu hissi yaşamıştım. Bir filmde ve ya kitapta hatta sokakta gördüğüm zaman aşkı, evet diyordum. Acaba aşk var mı diye düşünmüyordum. Ya da belki şu anda Pollyannacılık oynamak için son anlarımdaydım ve elindekiyle yetin felsefesinde uzmanlaşmıştım.

Bana Aşık OlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin