Kıvançı Süründürmek Çok Eğlenceli

10.1K 295 45
                                    

-3-


Yepyeni bir ay yepyeni bir hafta ve yepyeni bir gün Pazartesi ve ben bu Pazartesiden kesinlikle nefret etmiyordum sabahı kırık beyaz çarşafımın içinde uykumu almış ve güne başlamaya hazır bir şekilde mutlulukla gerindim elim alışkanlıkla çekmeceme uzandı bilinçaltımda her an Kıvanç vardı  ve ona en tatlısından bir '' Günaydın '' vermek istiyordum ama kendime engel oldum. Her şeyi ondan bekliyordum artık daha ne yapabilirdim ki ben demeseydim o gün benden vazgeçmeye hazırdı yeniden afacan ufaklık Arya'sı olacaktım neredeyse. Yüzümü yıkadıktan sonra dolabımın başına geçip dün akşamdan ayarladığım beyaz yanlarında siyah çizgiler olan kısa kazağımı ve altına deri siyah pantolonumu geçirdim artık Kıvanç'la aramızda abi kardeş ilişkisi yoktu evet henüz sevgilim değildi ve flört ediyorduk bu yüzden ona her saniye mükemmel gözükmem gerektiğini düşünüyordum bu yüzden giydiğim kıyafetlere tekrar dikkat eder olmuştum saatin 7 sinde elime geleni geçirip okula öyle gideceğimi bildiğimden önceden düşünüp akşamdan sabaha hazır bırakıp yatıyordum aynanın başına geçip eyelinerımı ellerim titreye titreye çektim neden bir türlü internette gördüğüm şekilde çekemiyordum neden bu kadar zordu? İkisi nasıl eşit olabilirdi ki zaten. Mükemmellik anlayışım da buydu galiba düz olmayı becerememiş ikisi de birbirinden farklı  kendi içinde yeni bir akımın öncüsü eyelinerlar ve dudak kalemiyle çevresi belirlenmemiş kırmızı bir ruj sarı kısa saçlarımla epey asi duruyordum çok havalıydım yani. Kendi kendime kıkırdayıp aynada kendime beğenme işareti yaptım.

'' Çok chic oldun Arya '' inanamıyordum kendime göz kırpmıştım galiba karşılıklı aşk bana yarıyordu kendimi seviyordum hayatımda kendimle barışık olduğum nadir dakikalardan birindeydim birden eşit olmayan eyelinerıma bile sevgiyle baktım. Delirmeye başlamadan kahvaltıya inmem iyi olacaktı çantamın içine telefonumu cüzdanımı attıktan sonra devasa çizim çantamın içine de T cetvelini masanın üstünden alıp düzgünce yerleştirdim ve her zamanki ikişer üçer merdiven atlamalarımla kendimi mutfağa attım annem kendine kahve yapmış bana da dört yapraklı yonca şeklindeki tabağın içine kepekli tost hazırlamıştı bizimkilerle güzelce karnımı doyurdum abimin dersi geç olduğu için o hala uyuyordu zaten bir tek perşembe günleri dersi erkendi ve sırf kalkamadığı için o dersi devamsızlıktan kalacaktı. Dün o SENİ SEVİYORUM yazısını görünce önce bana yazılmış olabilme ihtimalini düşünmemiş sonra akşama kadar

'' Ama bizim kapının önünde ve senin camının baktığı yer ''

'' Belki de sana yazıldı ''

'' Ya sana yazıldıysa ''

'' Kim yazacak ki hayır sana yazılmış olması ayrı bir saçmalık da nasıl cesaret ? Kim cürret eder ki buna '' abimin dünkü paranoyaklığı aklıma gelince yüzümü buruşturdum bi abinizin olması cidden zordu.

Telefonumun sesini duymak için çıldırıyordum resmen en sonunda dayanamayıp masanın üstüne çıkardım ama ne arama ne bir mesaj vardı. Kıvanç okula yine bensiz mi gitmişti yani. Acaba Kıvanç konu ilişkiler olunca dengesiz miydi ? Dün hayatımın en güzel sabahını bana vermişti resmen içimin gittiği bir sahneyi gerçek hayata uyarlamıştı ve ben bu sahnede başroldüm. Uğruna Nazım Hikmetin şiirler yazdığı Piraye gibi , Uğrunda Ferhatın dağları deldiği Şirin gibi, adeta Mecnunun Leylası , Keremin Aslısı gibi ben de Kıvanç'ın Aryasıydım!

En sonunda derse geç kalacağımı anladığımda hayaller dünyasından çıkıp masadan kalktım babamın yolunu uzatıp beni okula bırakmasını istemiyordum. İkisini de öpüp kapıya ilerledim umutsuzca botumu giydim.  Oysa dışarı çıktığımda gördüm Kıvanç kapıdaydı Seni Seviyorum yazısının biraz ilerisinde motosikletinin önüne dayanmış kollarını gögsünde birleştirmiş yoldan geçen arabalara bakıyordu. Kapıyı çekip onu profilden inceledim her gün gördüğünüz bir insana her gün farklı bir şekilde bakabilir miydiniz ? O insan gözünüzde her gün daha da mükemmelleşebilir miydi , saçının ön tarafını okşayan rüzgardan onu kıskanıp sürekli kollarının arasında yuva edinmek ve oradan hiç çıkmamak isteyebilir miydiniz ? Bu büyü gibi bir şeydi. Yavaşca ve dalgınca başını bana çevirişini de o sihirli hava içerisinde izledim. Yüzündeki bütün ifade yumuşadı ve içten ufak bir gülümseme dudaklarına yerleşti. Ona doğru ilerlerken kendimi bu dünyadaki en güzel varlıkmışım gibi hissediyordum saçlarımı geriye doğru atıp önünde durdum , bana öyle bakıyordu ki ! Sanki bu dünyada o ve benden başka kimse yoktu bu dünyadaki tek kız bendim her şey ağzımdan çıkan bir söze bağlıydı gibi. Her genç kızın rüyasını yaşıyordum. 

Bana Aşık OlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin