Kamp

9.4K 339 11
                                    

Bu kızları anlayamıyordum yere bağdaş kurarak bile oturamıyorlarken ne demeye kampa geliyorlardı ki? Tek yaptıkları bacak bacak üstüne atıp muhteşem bacaklarını sergilemekti buraya katlanabilir sandalye getirdiklerine inanamıyordum. Muhabbetlere katılmadan yemeğimi yiyor bir yandan da herkesi incelemeyi es geçmiyordum gerçekten hoş kızlardı ama onlarla anlaşamayacağım kesindi her şeyden şikayet ediyorlardı. Zaten ben kızlarla kolay anlaşabilen bir insan değildim.

Her zaman saçlarının nasıl göründüğünden , dün mağazada gördükleri elbiseden , sevgililerinin ne kadar romantik olduğundan , eski sevgililerinin yeni sevgilisinin ne kadar çirkin olduğundan açıkcası hiç umrumda olmayan şeylerden bahsederlerdi. Kızlar çok kırılganlardı hiç tahmin etmeyeceğim bir şeye kırılıyorlar ben ne olduğunu anlamadan aramıza bir şeyler girmiş oluyordu. Evet ben de bir kızdım ama öyle değildim. Onlar gibi olmayı istediğim için ve çekemediğimden belki bu şekilde iç savunma mekanizması geliştirmiş ' komik kız huyları ' merkezi kurmuştum beynimde. Ama onlarla anlaşabilmek dediklerinin ilgimi çekmesini isterdim. En azından bunu kabullenmiştim.

Ağzımdaki lokmayı çiğnerken Kıvançla Duruya baktım zaten yanımda oturuyorlardı ve ikisi tamamen kendi muhabbetlerini kurmuşlardı

'' Seninle aynı okulda olup da yeni tanıştığımıza inanamıyorum '' Duru gülümseyerek birasından bir yudum aldı en azından Eylül kadar zarif değildi. 

'' Ne demişler geç olsun güç olmasın '' Kıvanç böyle söylediğinde gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum gerçi kimse bana bakmıyordu. Kıvançın gülümseyen suratında Jokerinki gibi bıçak izleri bırakmayı düşündüm o an ama anında vazgeçtim o harika suratına zarar vermeye dayanamazdım Durunun yüzünde iz bırakmak daha mantıklıydı. Neden böyle sinirlendiğimi de anlamıyordum arkadaşca konuşuyorlardı belli ki. Zaten Duru havuzbaşında Doruk'a kör kütük aşık olduğunu gayet belli etmişti neden Kıvancı bu kadar kıskanıyordum ki?

'' Telefonsuzluğa dayanabileceğimi sanmıştım ama olmuyor neden çekmiyor ki burada '' Zeynep arıların ne kadar rahatsız edici olduğu konulu şikayetinden tekrar telefonun çekmeyişine dönmüştü demek ki. Dudaklarını sıkıntıyla uzatınca sevimli gözüküyordu

'' Telefonu ne yapacaksın kızım konuştuğun herkes burada zaten '' Ege umursamazca omzunu silkti

'' Ne mi yapacağım mesela senin şu fotoğrafını sevgililerine atabilirdim senin yokluğunda zaman kaybedeceklerine yeni aşklara yelken açarlardı '' Zeynep gözlerini pörtletip Egeye baktığında bu hareketi benden başka yapan birinin olmasına sevinmiştim. Görkem kahkahalara boğulduğunda Ege elindeki pet şişeyi onun karnına attı

'' Ne yapabilirim dostum o fotoğraf çok komik '' Görkem karnını tutmuş hala sırıtıyordu

'' Ne fotoğrafı bu ? Ayrıca neden sevgililerin dedi iki tanesini bir arada falan mı idare ediyorsun ? '' dedim suratımı büzüştürerek. Sonunda aklımı Duru ve Kıvançtan alabilmiştim.

'' Aynen öyle yapıyor. Bak sana göstereyim fotoğrafı Aryacığım '' suratına bilerek kötücül bir gülümseme yerleştirip Egeye baktı ve cebinden telefonu çıkardı. Nasıl bir fotoğraf olduğunu merak etmiştim. Ege bağdaş kurduğu yerden adeta fırlayarak kalktı ve sandalyeyle beraber Zeynepi de devirdi. Zeynep ne olduğunu anlamadan  onun telefonunu almıştı bile biz kahkahalara boğulmuşken Kıvança dönderdim başımı bu bir alışkanlıktı

Benim güldüğüm şeyi o da gördü mü ve gülüyor mu ona da komik geldi mi ? Bu her zaman yanımda olmasından beraber gülmemizden kaynaklanan bir şeydi bunu engelleyemiyordum. Gülerken gözlerim Kıvançı arıyordu. 

Bir an bize baktı ne olduğunu anlamaya çalışmadan ve ilgilenmeden başını Duruya geri çevirdi. 

'' Hayvansın Ege '' Zeynep hırsla Egenin üstünden kalkmıştı Ege ise hala elinde Zeynepin telefonunu tutuyor sırıtıyordu

'' Başka kopyası yoktur herhalde bunun hepsini sildim. Ayrıca yapabileceğim bir şey yoktu güzelim, Görkemden sonra bir de detoneliçenin dalga konusu olamazdım '' bana bakıp göz kırpığında suratımı astım Egeyle dalga geçebileceğimin garanti olduğu fotoğrafı görememiştim. Yemeğimin son lokmasını da ağzıma attıktan sonra suyumu içtim. Zeyneple Ege hala dalaşıyorlardı

'' Umarım o çok inandığın karma felsefen seni çarpar Ege '' Zeynep sinirle sandalyesini düzelttiğinde gözlerim tekrar Kıvancı buldu. Duru sandalyede oturduğu için Kıvanç  onun dizinin dibindeydi ve saçlarını karıştırıyordu. Bu hareket daha da canımı sıkarken düşünmeden ayağa kalktım ve Kıvançı kolundan tutup çektim. Umrumda değildi kıskanıyordum kim ne anlarsa anlasın ! Duru şaşkınlıkla bize bakınca ona ters bir bakış attım bakışlarını birasına indirdiğinde Kıvançı çekmeye devam ettim


Kaşlarını kaldırıp , ne oluyor bakışından atsa da sorgusuz sualsiz kalktı

'' Ne çekiştiriyorsun Arya geliyorum işte '' kolunu hala tuttuğumu anlayınca çekiştirmeyi bıraktım '' Nereye gidiyoruz acaba ? ''diye sorduğunda onu hiç umursamadım. Kıskançlıktan içim içimi yiyordu. Daha yeni tanıştığı kıza neden saçlarını karıştırtıyordu neden araya hiçbir mesafe koymuyordu ?

'' Bakıyorum hemen muhabbeti kurdun Kıvanç , buraya beni Doruk'a yem etmemek için geldiğini sanıyordum '' şu an neden boş boş konuştuğumu bilmiyordum. Demek ki kıskanınca yerli yersiz konuşuyorum. Kendim hakkında bir şeyler öğrenmek güzel

'' Seni Doruka yem etmezken insanlarla bir yandan da konuşabilirim bence. Sence ? '' Ani bir hareketle durup önüne geçtiğimde bunu beklemediği için atacağı adımı da atmıştı birbirimize çarptığımızda gülerek geri çekildi. Benimse kalbim her zamankinden fazla birkaç atım yapmıştı


'' Bence sadece kızlarla muhabbet kısmına odaklan. Dorukla aramda düşündüğün gibi bir durum söz konusu değil '' dedim ve yola devam ettim. Onu gölün harika manzarasıyla buluşturacaktım orayı çok sevdiğini biliyordum

'' Ne demek aramızda öyle bir şey yok. Ben o hödükle ilgili yazılanları okudum Arya evet komik gelebilir ama okudum. Senin zarar görmeni istemiyorum ondan uzak duracaksın bunu bil. İster bunun için benden nefret et ama seni korumak benim görevim gerekirse Kayra'ya da söyler onu da dahil ederim ''

Demek ki şu yanlış anlaşılma olayları bu şekilde başlıyor ve karmaşıklaşıyordu. Bu durumlar sadece dizilerde olur sanırdım Dorukun dediği gibi bu işimizi karmaşıklaştırmaktan başka bir işe yaramıyordu. Her şeyi anlatacaktım ama Doruk hakkında neden bu kadar önyargılı olduğunu merak etmiştim. Kendi kendine benim Doruka aşık olduğuma kanaat getirmiş üstüne bir de benden nefret edeceksin ama seni uzak tutacağım diyordu. Ben senden nefret edebilir miyim ? 

'' Doruk'la ilgili böyle konuşma onu tanımıyorsun o kadar önyargılısın ki tanımadan onun hakkında ahkam kesiyorsun. Emin ol o gördüğüm en harika insanlardan biri ve sen de onun için ördüğün duvarlarını indirsen anlayacaksın ''

'' Şimdi de bana önyargı ve duvarlardan mı bahsediyorsun ? Hayatımda gördüğüm en önyargılı insan sensin Arya. Buradaki kızların hiçbiriyle konuşmuyorsun onlarla anlaşamayacağını düşündün ve bir kez bile suratlarına bakmadın ben seni tanımıyor muyum? İnsanlara şans vermeyen sensin. Ben Doruk'un hakkında bir şeyler biliyorum da bir önyargım oluşmuş sen peki ? Sen neden Duruya Zeynepe hatta liseden Ferideye komşumuz Peline böylesin senin duvarların neden oluştu? '' sinirden hızlı nefes alıp verirken ona sadece üzgün bir şekilde baktım aklına gelen ilk isimleri vermişti ve doğru örneklerdi. Sorunlu olan bendim. Böyle şeyler duymak istemiyordum kavga etmek istemiyordum. Bir şeylerin suratıma tokat gibi çarpmasını istemiyordum. Kızlarla anlaşamıyordum çekilecek gibi değildim onlara göre. Bir tek Defne vardı onunla da iletişimimiz farklıydı


Sözcükler neden bu kadar kuvvetliydi? Etkisi neden bu kadar büyük ve kalıcıydı.

'' Evet önyargılıyım '' dedim ve yürümeye devam ettim tartışmayacaktım. Hepimizin hataları huyları vazgeçemedikleri vardı. İnsandık sonuçta. 

Gölün yanına geldiğimizde ikimiz de sus pustuk. Gölün üzerine eğilmiş yeşil turuncu ağaçlar suyun üstünde parıldayan güneş , kıyıdaki sandal , ağaçlardan birine asılmış salıncak şeklindeki araba lastiği her şey gerçek olamayacak kadar güzeldi. Burası huzur kokuyordu içimdeki negatifliğin bile toprağa karıştığını hissettim. Burayı resmedeceğim kesindi. Başımı Kıvança çevirdim düşündüğüm gibi hayran hayran bakıyordu. Bu harika mekanı incelemektense onun yüzüne baktım benim en sevdiğim manzara oydu.

'' Burası harika Arya '' hızlı adımlarla gölün yanına gitti '' İnanamıyorum dibini görebiliyorum çok temiz '' dedi bana dönüp gülümsedi. Hislerini belli eden biriydi karmaşık değildi veya gizemli. Onun her şeyini biliyordum her anında yanındaydım ama hala her anımı onunla geçirmek istiyordum. Onu sevmekten sıkılabilseydim keşke.

Suyun ne kadar berrak olduğuna bakmaya gerek görmeyerek çimenlere uzandım ve gökyüzünü inceledim. Ayak seslerinden yanıma geldiğini anlamıştım ama başımı ona çevirmedim. Yanıma uzanarak rahat edeceği pozisyonu aldı


'' Yine mi aynı şey ? '' dedi kıkırdayarak 

'' Evet yine aynı şey , bak şuradaki ellerini havada birleştirmiş bir penguene benziyor '' bulutu elimle işaret ettim gösterdiğim yere bakarken yüzünde o mükemmel gülümsemesinden vardı

'' Hıııım inanamıyorum o gerçekten bir penguen '' elini ağzına götürüp yalancı şaşkınlığından yaptı

'' Beğenmiyorsan sen benzet canım '' dediğimde eliyle benim yük gemisine benzettiğim bulutu gösterdi ''Şunu görüyorsun değil mi bence o  '' kolunu indirerek başını bana çevirdi '' Bir buluta benziyor '' kahkaha attığında kolumu ona vurmak için kaldırdım elimi havada yakalayıp parmağımı öptü. Bir an şaşkınlıktan nefesim kesildi. Neden böyle şeyler yapıyordu ki ? Beni öldürmeye falan mı çalışıyordu?

'' Bu da bana kızgın olmayı bile beceremeyen harika bir kıza benziyor. '' o sevimli gülümsemesiyle devam ederken gözlerini hala gözlerimden çekmemiş elimi de bırakmamıştı. Kalbim kulağımda atıyordu sanki. Her an yanımda olan birine karşı elimi tutmasına bile heyecan yapmam belki garip karşılanabilirdi ama ortam öyle büyüleyiciydi ki. Kalbime söz geçiremiyordum. Garip bir şekilde bakışmaya devam ediyorduk elimi bırakıp iki elini başının üstünde birleştirdiğinde bir an kendime gelemedim 

'' Eylül buraya bayılırdı. Keşke gelseydi '' 

Tabi ya Eylül Eylül Eylül !

Yapmacık bir gülümseme yerleştirdikten sonra yüzüme, gökyüzüne çevirdim başımı. Güneş batıyordu o kızılımsı turunculuğu izledik bir süre 

'' Bu arada şunu söylemem gerekiyor Kıvanç. Ben Doruka aşık falan değilim o sadece benim arkadaşım yanlış anladın ve ben seni düzeltmedim çünkü çok saçma geldi ama sen ciddi ciddi öyle sanıyorsun ve öyle işte  ''  kafam hala tam olarak yerine oturmadığından cümle kurmakta bile sıkıntı çekiyordum yine de öyle veya böyle beni anlayacağını biliyordum. Nasıl tanıştığımızla ilgili sorduğu soruları geçiştirsem de birkaç yalan söylemek zorunda kalmıştım ve ona yalan söylemeyi gerçekten sevmiyordum ama ne diyebilirdim ki

Dorukla bir takım kurduk seni bana aşık etmeye çalışıyoruz? Yok böyle de söylenmez ki.


Kamptakilerden uzak çok uzun zaman geçirdiğimizin farkına vararak ne yaptıklarını görmek amaçlı geri döndük artık akşam olmuştu ve yolun verdiği de bir yorgunluk vardı. Bu yüzden doğa yürüyüşleri ve oyunları bu güne bırakmamıştık. Kıvançla aramızı tamamen düzelterek dönüyorduk en azından.


Doruk'u görünce olanları anlatmak amaçlı Kıvançın yanından ayrıldım o da Görkem'in yanına gidiyordu demek ki onunla da anlaşmıştı.  Dorukun yanındaki tanımadığım kızı umursamayarak '' Dediğini yaptım söyledim '' dedim. Doruk hemen konuya girmeme şaşırmış görünmüyordu. '' Arya bu Sibel '' dediğinde kabalık ettiğimi fark ederek kızın uzattığı eli sıktım. Ama bende zaten kibarlığın zerresi bile yoktu. Sibel gülümseyerek '' Galiba konuşacaklarınız var ben sonra gelirim '' deyip gitti. Sevimli bir kızdı ve bizi böyle bıraktığına göre anlayışlıydı da.

'' O senin sevgilin falan mı ? Eğer öyleyse sevdim '' dedim kızın arkasından bakarken.Siyah saçlarını at kuyruğu yapmıştı ve doğal biri gibi görünmüştü bana nedense. Yine de onu demin tam anlamıyla incelemediğime pişman olmuştum

'' Hayır tabiki '' Doruk sanki ona ' Uranüs gezegeni zombilerin memleketi mi ? ' demişim gibi cevap vermişti. Yine de konunun üstünde durmadım. '' Her neyse ona söyledim  bundan sonra seninle düzgün bir şekilde konuşacağından emin olabilirsin. Haliyle sen de iyi davran ''

'' Aslında böyle eğlenceliydi '' deyip sırıttı. '' Neyse koç, ben dediğini yaptım sana aşık olmadığımı da söyledim. Başka yapmam gereken bir şey var mı ? ''

'' Sen bana koç mu dedin az önce ? ''

'' Evet '' deyip sırıttım '' Yakıştı ''

'' O zaman ben de sana çekirge diyeceğim Arya '' dediğinde umursamazca omzumu silkip gülmeye devam ettim. '' Hiç yaratıcı değiliz '' dedim.

Ateşin etrafında oturmuş gruba doğru yürüdüğümüzde Kıvançın bizi izlediğini de fark ettim. Neye bakıyordu ki arkadaş olduğumuzu anlatmıştım daha endişelenmesine gerek yoktu. Anlattıklarıma inanmamış mıydı yoksa ? Bu sefer insanlara ön yargılı yaklaşmamayı seçerek konuşmalara katıldım sonlara doğru Görkemin ortaya attığı onlara mükemmel gelen fikriyle saçma sapan korku hikayeleri anlatmaya başladılar. Katillerden , psikopatlardan ve olağandışı şeylerden bahsettiklerinde akşam uyuyamayacağımı bile bile dinliyordum. Kızların verdiği tepkilere güldükleri için korktuğumu bile belli edemiyordum.

'' Teyzesi onu aramış o sırada. Tabi kadın teyzesinin sesini telefonda duyunca şaşırmış telefondaki teyzesiyse içerideki kimmiş ? ''

bu gibi hikayeleri dinlerken gözlerim yuvalarından çıkacak gibi oluyordu sanılanın aksine fazla ödlektim ve neden korkusuz rolü oynadığımı da bilmiyordum. En sonunda bu işkence bitip çoğu kişi çadırlarına geçtiğinde ben de kalanlara iyi geceler dileyip Kıvançın peşinden çadırımıza yürüdüm.

Bunu düşünürken bir gün bizim evimiz olacak çocuklarımız torunlarımız diye düşünmeden edemiyordum. Neden bu kadar aptal bir aşıktım ki? 

Kıvançla sırayla üstümüzü değiştirdikten sonra çadırda biraz daha muhabbet ederiz diye düşünüyordum en azından demin dinlediğim saçma sapan hikayeleri düşünmeyebiilrdim böylece. Fakat o düşündüğümü yapmayarak benim tersime dönerek yattı. Zaten öyle bir ayarlamıştı ki bir uçta ben yatıyordum diğer uçta o hem de birbirimize ters bir şekildeydik. İyi geceler bile dilemeden ben de yattım. Zaten bizim lugatımızda iyi geceler yoktu Günaydınlar vardı. Bir günü beraber bitirmekten daha güzeldi bir güne beraber başlamak. Bu sabah onu telsizle uyandıramayacaktım belki elimde daha güzeli vardı. Yanına gidip kulağına doğru bağırmak gibi. Bu kadar kaba bir Kıvanç bunu hak ediyordu.


Yattığım yerde dönüp duruyordum uyuyamayacaktım belli ki aklım hikayelere gidip duruyordu içlerinde çok ürkütücüler vardı ama ! 

'' Rahat duracak mısın Arya ? '' sinirli sesini duyduğumda '' Yanına yatsam olmaz mı ?'' dedim sesimi yalvaran tonda tutarak. 
'' Neden ? '' ah her şeyi sorgulamasa olmaz mıydı? 
'' Üşüdüm '' dediğimde kahkahalar atarak yerinde doğruldu '' Temmuza girdik ve sen üşüyorsun öyle mi ? Korkuyorum desene şuna '' 

'' Benim korktuğum falan yok senin gibi bir soğuk nevaleyle temmuz bile aşırı soğuk olabiliyor '' diye zırvaladım. Hala gülerken '' Saçmalama ve yat uyu '' dedikten sonra başını yastığına geri bıraktı. Ne bekliyordum ki?  Odun her zaman odun , tabi bana karşı

Gözlerimi çadırın belli noktasına dikmiş sinirimi atmaya çalışırken yumuşacık sesini duydum '' Gel hadi izin almana gerek mi var? '' Dünyalar benim olurken elimi çırpma isteğimi yenip anında doğruldum ve ters dönerek bir adımda kendimi onun koltuğunun altına yerleştirdim. Burnuyla saçlarımı karıştırırken

'' Korkaksın ''  dedi ve cevap beklemeyerek gözlerini kapattı.


Arkadaşlar dün gece bir zevkle bu bölümü yazmıştım ama yanlışlıkla sildim. Bu yüzden gerçekten moralim çok bozuk aynı bölümü tekrar yazmaya çalışmak korkunç. Bölüm kötü olduysa kusura bakmayın dünkü çok güzeldi oysa :( multimedyada Kıvançla Aryanın çocukluğu var bence harikalar !  

Bana Aşık OlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin