Tehdit

8.8K 308 19
                                    


Kendi adıma konuşmam gerekirse dönüş yolu çok eğlenceli geçiyordu. Ege karma anlayışına uygun olduğunu düşünerek çarptığı adama arabasını verdiğinden dönüşte Doruk'la dönmek zorunda kalmıştı. Kıvançla ikisi gayet iyi anlaşıyorlardı ve Kıvanç'a Doruk'a aşık olmadığımı bunu kendi kendine uydurduğunu söylediğimden beri ikisi normal insan ilişkisi içerisine girmişlerdi. Tamam araları harika değildi ama birbirlerine de girmiyorlardı. Zamanla daha da iyi anlaşacaklarına emindim. 

Bu yolculuğun benim için bu kadar eğlenceli geçmesinin asıl sebebi Kıvanıçın yüzüne çizdiğim şekillerdi. O uyurken yüzüne çeşitli desenler çizmiştim ve yüzünden tam anlamıyla çıkaramamıştı. Beni ormanda korkuttuğu gece yüzünden bana kızma hakkı da yoktu. Bu yüzden suratının bu şekilde rezil bir şekilde desenlerle kaplı olmasına bağırıp çağıramıyordu bile. 


Yanıma oturduğu için profilinden yanağına çizdiğim Uykusuz dergisinden Fıratı görüyordum ama asıl komik olan şey kaşlarının arasıydı sayemde martı kaş olmuştu. Ege arkasını dönüp Kıvanç'ın sorusuna cevap verdi. Bizim okuldaki kuluplerle ilgili konuşuyorlardı.

'' Tabi bu dediğin mantıklı ama başkanın onaylayacağını sanmıyorum '' derken suratındaki ciddilik giderek bozuldu ve dudaklarını gülmemek için bastırarak başını önüne dönderdi. Kıvanç yüzünün haline gülündüğünün bilincinde olarak bana ters bakışlarını atarken Ege devam etti '' Üzgünüm Kıvanç sen bu haldeyken ciddi olabilmem mümkün değil '' kahkahasını savurduğunda Kıvanç bezgin bir şekilde başını benden ters tarafa çevirdi. 

'' O değil de Arya benim portremi çizsene sen , bizim evde büyük büyük büyük babamızın asker forması kılıçları falan var giyinir kuşanırım '' Egenin gülümsemesi suratına git gide yayılırken bunu ancak rüyasında göreceğini ona söylemek istemedim. Kıvanç bana Eylül'le ikisini çizmemi söylemişti şart koşmuştu yani. O resmi çizdikten sonra resmi hayatımdan temelli çıkaracağım için daha kimseyi çizemezdim. İnsanı resimden bile soğutuyorlar arkadaş


'' Ne yapacasın acaba Ege odana mı asacaksın kendi tablonu? ''  Doruk her şeyi anlamsız buluyordu zaten. '' Kendimi asmayacağım da kimi asacağım abiciğim şu dünyada kendimden fazla sevdiğim başka bir insan evladı yok '' 

'' Yuh Ege ben bu zamana kadar kendine bu kadar aşık birini görmemiştim ayrıca teklifini geri çevireceğim hiç uğraşamam '' dedim bana alınmayacağını ve ya bu şekilde konuşmamdan rahatsız olmayacağını biliyordum ne zaman olduğunu anlamasam da aramızda bir samimiyet olmuştu

'' Ne nazlısın kızım parası neyse veririz , sen yap ''

'' Her şey para değil canım git başka kapıya '' deyip kıkırdadım. Kıvanç sürekli telefon artık çekiyor mu diye kontrol ettiğinden çekiyor dediğinde hepimiz neden bahsettiğini anladık. Koca bir hiçlikle karşılaşacağımı bilerek telefonumu açtım. Annemler durumu bildiklerinden onlardan gelen hiçbir bildirim yoktu. Defne ,Batu , Rana isimlerini es geçerek ilk Eylül'ün yazdıklarını açmak için telefonumu tuşladım. Bana ne yazmış olabileceği ile ilgili hiçbir fikrim yoktu ve merak etmiştim. Kıvanç yanımda telefonuna bakarak pişmiş kelle gibi sırıtırken ekrana boş gözlerle bakmaya başladım.


Eylülün attığı fotoğraf kalbime öküz oturmuş gibi bir his yarattıktan sonra boğazıma doğru bir şeyin yükseldiğini hissettim. Bedenim garip tepkiler verirken beynim olayı idrak edememişti. Telefonumu kucağıma bırakıp soğumuş elimi yanan yanaklarıma götürdüm. Beynimden gelip geçen terbiyesiz küfürlerin dudaklarımdan dökülmemesi ve biraz da şaşkınlığımın yansıması olarak elimi dudaklarıma götürüp bastırdım.

Kıvançı çizdiğim onlarca defterden bir tanesinin Eylülün elinde ne işi vardı? Onu nasıl almıştı ? Kasamın şifresini mi çözmüştü ? Bizim evde ne işi vardı ? Bunu bana atmaktaki amacı ne ? Artık Kıvança takıntılı olduğumu anladığına göre bana ne tarz bir psikolojik işkence uygulayacak ? Bunu engellemek için ne yapabilirim ? Ya Kıvança söylerse ? 

Bana Aşık OlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin