BÖLÜM DÜZENLENMİŞTİR.
Mehmet Güreli - Kimse Bilmez
İyi Okumalar.
*
1. Bölüm: ''Boşluk''
Hayat bazen o kadar acımasız olabiliyor ki, en değer verdiğin insanları bile bir çırpıda elinden alabiliyor. Kalıveriyorsun ortada yapayalnız. Kimsen yok. Artık sabahları kahvaltını hazırlayan annen yok mesela, kalktığın gibi öpücüklere boğduğun baban da yok. Sen niye varsın ki o zaman? Niye varım ben, niye hala yaşıyorum? Onlarsız bir dünyada niye hâlâ nefes alıyorum?
Küçükken en korktuğum şey; ailemi kaybetmekti. Gerçi her zaman en korktuğum şey bu olmuştu ya! Meğer insanın en çok korktuğu geliyormuş başına. En çok korktuğum şeyin başıma geldiğini o anda anladım. Ne zaman ki gözlerimin önünde toprağın altına koyuldular, o zaman yüzleştim işte bu korkumla.
Sevgilerini her zaman iliklerime kadar hissettiğim, varlıklarıyla her güne şükrederek uyandığım ailem... Onlar artık yoklardı. Hayatlarının baharında, daha baharı göremeden geçip gittiler bu dünyadan. Oysa bu bahar, ne güzel planlarımız vardı. Üniversiteyi okuyacağım şehre gidecektik beraber, hatta belki de oraya yerleşecektik yıllar sonra. Belki geride bıraktıkları aileleriyle bile araları düzelecekti.
Her zaman ailemin sevgisini tadarak büyümüştüm ben. Onların sevgisi sayesinde bu zamana kadar gelmiştim ben. Hayallerimin peşinden koşmamda, onların sevgisiydi beni hırslandıran. Ama şimdi ne onlar var ne de sevgileri. Onları o kadar çok özlüyordum ki, sanki içimde yeri asla dolamayacak bir boşluk açılmıştı. Ailemin yokluğuydu o boşluk. Benim mahvoluşumdu, tükenişimdi.
''Nesrin''
Karşımdaki malikâneye bakmayı kesip arkama döndüm. Yüzüne baktığımda içimin acımasına engel olamadım. Sanki karşımda babam vardı. Ona o kadar çok benziyordu ki ona her bakışımda o boşluk kendini biraz daha belli ediyor, beni daha çok içine çekiyordu sanki.
''Efendim''
''Hadi artık üşüdün eve geç''
Ev mi? Karşımdaki malikâne, ev demek için fazla ihtişamlı görünüyordu. Ev, benim ardımda Trabzon'daydı. ''Tamam,'' deyip tekrar düşüncelerimin beni etkisi altına almasına izin verdim.
Bugün 28 Ocak Pazartesi. Ailemi kaybedişimin üçüncü günü... Kendimi bulamadığım, beni, biricik kızlarını arkalarında bıraktıkları, koskoca dünyada kendimi ilk defa yalnız hissettiğim üç gün.
Elimdeki valizle beraber bir adım daha atıp durdum. Neden buradaydım ki ben? Benim her tarafında ailemin hatırası olduğu şehirde olmam gerekiyordu, burada değil. Fakat buradaydım işte. Başıma gelenler beni buralara kadar sürüklemişti. Günün birinde elbet İstanbul'a gelecektim fakat bu şekilde olmayacaktı.
Üç gün önce evde oturuyorken annem ve babamın ölüm haberini almıştım. O an öyle bir sevinçle açmıştım ki telefonu babamın sesini duyacağım diye, ama sevincim kursağımda kalmıştı. Çünkü o ses babama ait değildi. Onun yerine, tanımadığım bir adam vardı hattın diğer ucunda. Kaza yapmışlar. Merkeze mal almaya gitmişlerdi. Geçimimizi manavcılıkla sağlıyorduk. Yoldaki gizli buzlanma yüzünden kaymışlar. Direksiyon hakimiyetini kuramamış babam. Yuvarlanmışlar uçurumdan tıpkı o an benim de hayallerimin uçurumdan yuvarlandığı gibi.
Benim içindi tüm çabaları. Sırf ben okuyayım, o çok istediğim üniversiteye gidebileyim diyeydi her şey. Kazanmıştım da. Sadece birikim yapıyorduk, okurken hiçbir eksiğim olmasın diye. Hatta kaydım da vardı fakat dondurulmuştu.
Ama şu an öyle bir eksiğim vardı ki ne kadar çalışırsam çalışayım o eksiği kapatamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaban Gülü | TAMAMLANDI
ChickLitYABAN GÜLÜ RomanceTR 'Dram' kategorisinde! ✨ Küçükken lambaların ışıklarını yakmak için elimde terlikle düğmeye basmaya çalıştığımı anımsıyorum. Elimde terlik olmasına rağmen o düğmeye yetişemez, ayaklarım ucunda yükselmeye çalışırken bir umut o düğ...