23. BÖLÜM: "Serendipçe."

518 57 8
                                    

Derya Yıldırım. - Sevdim Seni

İyi Okumalar

*

23. Bölüm: "Serendipçe."

Küçükken lambaların ışıklarını yakmak için elimde terlikle düğmeye basmaya çalıştığımı anımsıyorum. Elimde terlik olmasına rağmen o düğmeye yetişemez, ayaklarım ucunda yükselmeye çalışırken bir umut o düğmeye basmaya çalışmaya çalışırdım, ama nafileydi. O düğmeye hiçbir zaman yetişememiştim, ta ki büyüyene kadar.

Ben büyüdüm. Artık o düğmeye kolaylıkla erişebilecek yaşa geldim. Ve büyüdükçe anladım ki; küçükken imkânsız gelen büyüyünce tüm anlamını yitiriyormuş. Çaba sarf etmeden yapılabiliyormuş.

Fakat ben büyüdüğümü ne zaman anladım biliyor musunuz?

Bilemezsiniz. Benden başkası bilemez bunu.

Omuzlarıma acının yükü bindiğinde büyüdüm. Altında ezilmedim mi, ezildim. Öyle böyle değil. Canım çıkacakmışçasına.

Ama ne oldu biliyor musunuz?

Canım çıkmadı.

Orada öylece, bedenimin içinde var olmaya devam etti. Veyahut etmiş gibi yaptı. Belki de kendimi kandırıyorum, çünkü canım hiç böyle yanmamıştı. Acıyı hiç bu kadar hissetmemiştim. Yabancısıydım bu duygunun bir zamanlar. Şimdiyse aşinasıydım.

Bu günlerde de aşinası olmadığım duyguları tadıyordum. Bu öyle bir şeydi ki tadının damağımdan ömür boyu silinmemesini istiyordum. Hep bu hisle nefes alıp vermek istiyordum. Ömrümün geri kalanını onunla birlikte yaşamak istiyordum.

Ona sarılmıştım. Kokusunu içime çekmiş, sevgimi hissetmesini istemiştim.

Ne demişti öyle?

Hissediyorum demişti, öyle değil mi?

Tekrar ve tekrar, kalbimi yerinden çıkartacak kadar atmasına sebep olmuştu. Şikayetim yoktu kalbimin bu hızda atmasından. Hâlimden memnundum ben.

Gün boyunca proje kapsamında zaman çizelgelerini ve maliyet sınırlarını içeren dosyaların düzenlemelerini yapmış ve bir kopyalarını hazırlamıştım. Bu işleri yaparken Çağla'nın desteğini asla unutamazdım. Elinden geldiğince bana yardımcı olmaya çalışıyor, ayriyeten de kendi işlerini yapıyordu. Bana gösterdiği bu iyi tutum için ona minnettardım.

Son olarak masanın üzerindeki dağınıklığı topladığımda tüm işim bitmişti. Sandalyenin kenarına astığım çantamı alıp omzuma asarak odadan çıktım. Direkt olarak Efkan'ın odasına doğru ilerledim. Kapısının önüne geldiğimde kapıyı çaldıktan sonra bir müddet bekleyip kapıyı aralamıştım. İlk olarak başımı kapıdan içeriye sokmuş, ona doğru gülümsedikten sonra içeriye girmiştim.

Karşısındaki koltuğa otururken, "Benim işim bitti," diye açıklamada bulundum. Elindeki kâğıtları kenara koyup içten bir gülümsemesini bana sunduğunda ben de ona gülümsedim.

"Az bir işim kaldı. Onları da halledeyim, çıkarız."

Söylediklerini başımla onayladığımda arkama doğru yaslandım ve işinin bitmesini bekledim. Tüm dikkatini işine vermiş, benim buradaki varlığımı unutmuş gibiydi. Koltuğun rahatlığından mıdır, yoksa uykumun geldiğinden midir bilmiyorum ama kafa yormaya kalmadan bedenim uykunun kollarına çekiliyordu. Daha fazla dayanamayıp yenik düştüğümde kafamı koltuğa biraz daha yasladım ve gözlerimi kapadım. En azından gözlerimi dinlendirebilirdim.

Yaban Gülü | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin