13. Bölüm: ''Rast Geliş.''

803 268 31
                                    

Hayko Cepkin - Bırak Seveyim Rahat Edeyim

İyi Okumalar.

*

13.Bölüm: ''Rast Geliş.''

Bazı anlar vardır. İçinde bulunduğumuzda o anın kıymetini bilemez, fakat sonrasında anlarız değerini. Lâkin yaşadığım şu anın kıymetini biliyor ama buna değer biçemiyordum. Ela'nın verdiği sözü tutarak yanıma gelmiş olması benim için dünyalara bedeldi. Kalbi kırık kız çocuğu, kırık kalbimi onarmaya gelmişti. Peki, onun kırık kalbini kim onaracaktı? Babası, yıllarca anneme olan aşkı yüzünden abisine karşı vicdan azabı çekmekten, kızına sevgisini göstermeyi unutmuştu. Sevgisini gösterememesinin nedeni bir bakıma bana da dokunuyordu, sevdiği kadın benim annemdi. Bu benim suçlu olduğumu göstermezdi elbet, fakat kendimi kötü hissetmeme sebep oluyordu bu durum.

Susarak öldürdüğümüz dakikalar akıp giderken, bir yerden konuşmaya başlamak gerektiğini düşünüyordum. Ela'ya baktığımda elindeki mendili küçük küçük parçalara ayırdığını gördüm. Anlaşılan o ki canı sıkılıyor ama bunu dile getiremiyordu. Onu bu denli çekimser görmek, alışık olmadığım bir durumdu. O; gözü kara, konuşurken ağzından çıkan kelimelerin karşısındakini nasıl etkileyeceğini düşünmeden söyleyen, umursamaz bir kızdı. Fakat şu an öyle olmadığını biliyordum. Eğer gerçekten insanları umursamasaydı, dediklerimi de yapıp benim yanıma gelir miydi?

Hayır, gelmezdi.

Onu bu hâle annesi getirmişti. Yalanlarıyla kendi kızının aklını doldurmuş, onu kötümser bir ruh hâline sokmuştu kendi elleriyle. Tüm suç annesindeydi. Yaşarken bile ailemin, ailesinden ayrı kalmasının sebebiydi o kadın. O kadın; iki evladı anne babasından, iki anne babayı da evladından etmişti. Peki, bu kadar büyük bir vebali nasıl taşıyabildi yüreğinde bunca zaman? Kıskançlık bu kadar mı gözünü kör etmişti?

''O mendil, ellerinin arasında parçalanmak için değil, gözyaşlarımızla parçalanmak için var. Heba etme, lazım o bize.''

Parçaladığı mendilde olan gözleri bana baktığında gülümsemeden edemedim. Bulunduğumuz bu durum bile engel olamamıştı gülmeme. Aslında her acı içinde bir şeyler barındırıyordu. Kimi olgunlaştırıyor, kimi seni umursamaz biri yapıyor, kimi de tüm olumsuzlukla rağmen gülebilmek gerektiğini öğretiyordu. Benim acılardan payıma düşen de bunlardan sonuncusuydu. Ne olursa olsun, yaşadıklarımda gülümsemek için bir neden arama çabasındaydım, kötüsünü değil de iyisini düşünür olmuştum artık.

''Heba ettiğim ruhun parçalanmışken, artık gözyaşını silemeyecek olan bu mendili mi umursuyorsun? Bazen seni anlayamıyorum gerçekten!''

Kızdığı kendisi miydi ben miydim, belli değildi. Fakat yaptıklarını kabul etmesi bile erdemli bir davranıştı. Ondaki bu değişim gözle görülür biçimdeydi.

''Ben her zaman anlaşılır olan oldum, sen anlamak istemedin.'' Gözlerimde olan gözlerinde yoğun duygu geçişleri vardı. Nasıl bunca zaman hislerini bastırabilmişti aklım almıyordu. Nefret nasıl güçlü bir duyguydu ki, diğer tüm duyguları gölgesinde dahi barındırtmıyordu.

''Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsun?'' Verdiğim cevabı duymamazlıktan gelip konuyu değiştirmeye çalışıyordu. Madem öyle, bende ona ayak uydururdum.

Yaban Gülü | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin