15. BÖLÜM: "Umut Parçacıkları."

680 126 27
                                    

Melike Şahin - Deli Kan

İyi Okumalar.

*

15. Bölüm: "Umut Parçacıkları."

Kimse çare bulamaz derdine, bilemez nelerle boğuştuğunu. Kimse kendi derdi gibi sahiplenmez derdini, ortak olmaz.

Kendi derdime sahip çıkacak, ortak olacak birini bulduğuma inanıyordum. Ben nasıl onun derdini kendi derdim gibi benimseyeceksem, o da öyle yapacaktı, biliyordum. Gözlerimdeki ışığın yolunu bulmasında kendisine yardım edebileceğinden kuşkuluydu. O yolu çoktan bulmuştu belki de ama farkında değildi. Bizim yollarımız birbiri içinden geçiyor ve çıkış noktasında birleşiyordu. Kader, bize bunu defalarca kez kanıtlamıştı. Yolum ona, yolu bana çıkıyordu.

'Sen bu kadar gelmeye istekliyken, kimsenin gitmesine gerek yok.'

Gitmemesi gerekenler gitmişken mi bunları bana söylüyordu?

Gözümden düşen yaşlar bir bir intihar ederken beni de peşinden sürüklemesin diye çabalamıştım bunca zamana kadar. Şimdi ise çabalarımın karşılığını alıyordum. Okulumun yanı sıra, benim için en büyük lütuf; Efkan'dı. Aşktan mahrum olduğum yıllarım tek kalemde silinmişti onu gördüğümde. Biliyordum ki yaşanmamışlıklarım, yaşayacaklarımın temennisiydi.

Bulunduğum durumda sadece şükretmekle yetiniyordum. Hayat benden çok şey almıştı belki de, fakat beraberinde her şeyim olabilecek insanları vermişti. Hayat bazen adaletli olabiliyordu, bu yönünü seviyordum.

Mutluydum, gerçekten. Olması gereken de bu değil miydi zaten?

Mutlu olmak...

Neden bu kelime bana bu kadar uzaklaşmıştı? Sadece birkaç aydır ailem hayatta değildi ve geçen bu süreçte mutluluk kavramını yitirir olmuştum. Meğerse benim mutluluk kaynağım onlarmış, gittiklerinde anlamıştım bunu. Oysa şu an, mutlu olabilecek sebeplerim vardı.

Ne de doğru söylemiş eskiler ölenle ölünmüyor, diye. Öyleydi, ölünmüyordu. Ölecek gibi hissediyor, hayata tutunacak bir neden arayışına giriyor, bulamayınca da ölmekten beter oluyordun. Neyse ki ben nedenimi bulmuştum. Nedenim bana demişti ki; ''Kimsenin gitmesine gerek yok. Sen gerçekten ulaşmaya bu kadar istekliyken, gerek yok...''

Söylediklerinin benim için ne derece umut vadettiğini biliyor muydu acaba? Bana umut verdiğini göze alarak bunları bana söylediğini ümit ediyordum. En azından öyle olmalıydı. Ümit etmekten başka çarem yoktu çünkü.

Elimdeki kitabı komodinin üzerine bıraktıktan sonra yataktan doğrularak ayaklarımı parke zemine indirdim. Zeminin soğukluğunu hissettiğimde usulca gözlerimi kapattım. Soğuk, iyi geliyordu. Ayağa kalkıp yürümeye başladığımda, aynalı dolabın önünde durdum. Kapaklarını açarak dün yerleştirdiğim kıyafetlerime göz gezdirdim. Askıdaki gömleği elime aldığımda yatağa doğru ilerleyerek askıyı yatağın üzerine bıraktım. Tekrar dolabın önüne giderek çekmeceden iç çamaşırlarımı çıkarttım. Giyecek olduğum kıyafetleri de hazırladıktan sonra, elimdeki çamaşırlarla birlikte banyoya ilerledim.

Kısa bir duşun ardından hızlıca kıyafetlerimi giyinmiştim. Şimdi ise dün Efkan'la oturduğumuz masada oturuyor, atıştırmalık bir şeyler yiyordum. Gözüm arada onun oturduğu sandalyeye kayıyor, tekrardan burada olabilmesini umuyordum. Geçirdiğimiz kısacık vakit bile içimin huzurla dolmasına yetmişti. Saate ilişen gözüm geç kalma korkusuyla irice açılmıştı.

Yaban Gülü | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin