8. Bölüm: ''Oyun.''

2.3K 504 31
                                    

BÖLÜM DÜZENLENMİŞTİR.

Sia - Bird Set Free

İyi Okumalar.

*

8.Bölüm: ''Oyun''

Defalarca aynı yerden kırılan kalp eskisi gibi atabilir miydi?

Atardı, ama eskisi gibi atmazdı.

Kalp kırıklarıyla dolu bir bedende yaşamayı sürdürmeye çalışıyordum. Her defasında tam her şey yolunda gidiyor derken elbet aşamayacağım bir tümsek çıkıyordu karşıma.

Güçlüydüm ben, öyle inandırmışlardı beni. Ben de buna inanarak sürdürüyordum hayatımı. Yoksa nasıl direnmeye devam edebilirdim, kalpleri kirli olan insanların karşılarında.

Kalplerinde süveyda denilen, kalbin tam ortasında, gizli kötülüklerin saklı olduğu siyah nokta bulunuyordu. Onlar bunun farkında bile değildi. Kalp kırmayı marifet olarak görüyorlardı belki de.

Bu defa ilk seferkinin aksine sessiz kalamamıştım Ela'nın karşısında. Mantığım 'sessiz kal, sabret' diye bas bas bağırırken, kalbim 'konuş, annen bunları hak etmedi' diye söyleniyordu. Kalbime uymuştum ben de, daha fazla susamamıştım karşısında.

Ben ona bu ithamların ne demek olduğunu sorarken, onun ağzından çıkan tek cümle 'Seni çok seven amcana sor!' olmuştu. Bunun haricinde tek bir kelime bile söylememişti. Cevap vermeme bile müsaade etmeden odasına girmişti. Ben ise arkasından çaresiz bakışlarımı atmaktan başka bir şey yapamamıştım.

Melih, bu konuda hislerime yenik düşmemem konusunda çok uyarmıştı beni. Ona kalsa bu işi beraber öğrenecektik, zamanı vardı. Olan zamanı, zehirli sözleriyle erkene alıyordu Ela, bunun farkındaydım. Artık gözümün açılmasını sağlamak istiyordu. Bu yüzden sürekli ithamlarda bulunuyordu. Ama neden? Neden bu kadar çok istiyordu gözümün açılmasını. Ne gibi çıkarı olabilirdi?

Uykuya yenik düşmeden önce, aklımdan geçen son düşüncelerdi bunlar. Gözlerim kapanırken kelimeler dökülüverdi dilimden.

"Dünümün aksine yarın, güzel bir gün olsun."

***

Camdan dışarısını seyre daldığımda yaşamdan soyutlanmış gibiydim. Yanımızdan vızır vızır geçen arabalar, araba camından içeri sızan, denizin burun yakıcı tuzlu kokusu ve yüzüme vuran güneş ışınları içimin huzurla dolmasına ve beni olduğum yerden alıp farklı diyarlara götürmesine sebep oluyordu.

Güzel şehirdi, İstanbul. Bunu inkâr edemezdim. Sevmediğim tek yanı, kalabalık ve çok sesli oluşuydu. Her an, hareket halindeydi her şey, baş döndürücüydü bana göre.

"Geldik, kızım." Adil abinin sesiyle yaşama dönerken, gözlerim etrafı taradı ilk başta. Gelmiştik ve ben yol boyunca, yolun nasıl bittiğini anlamamıştım. Neyse ki kazasız belasız gelebilmiştim, bu bana yeterdi.

Adil abiye teşekkür edip ücretini verdikten sonra şirkete doğru adımlamaya başladım. Şirkete girdiğimde, ne yapacağımı bilememenin endişesiyle, etrafı kolaçan ettim ilk başta. Mesai saati olduğu için çalışanlar yeni yeni geliyorlardı.

Yaban Gülü | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin