Aşkın kime yâr olur dâim işi zâr olur,
Dinmez gözünün yaşı yanar içi nâr olur.Niyaz-i Mısri Hazretlerinin dizelerinde mi kalmıştı aşk. Derin sohbetler gerekti aşk üzerine. Ne konuşsak azdı belki. Oysa birbirini seven iki insana sevgili diyorlar.
Sevgili; sevgiye sahip, sevgisi var olan.Kaç sevgiliniz vardı? Bir, iki, üç, dört, beş.. Kaç tane? Bir çoğunuzun birden çoktu değil mi? Tabi ya... Peki neden? İlki yanlış kişi miydi de ikincisi oldu? Ya ikincinin ardından gelenler?
Gelen gideni unutturdu mu? Muhakkak unutturmuştur. Hepsinden bir parça kalsa ne olur insan.. Ne büyük çöplük olur kalbimiz. Belki de olmuştur kim bilir.
Bu nokta da kendinizi eleştireceğinize inanıyorum.Bir gün var biliyorsunuz.. Kadınların ve çiçekçilerin çok sevdiği ama çiçeklerin hiç sevmediği "Sevgililer Günü" ne demek oluyor anlamak oldukça güç.
Sevgililer.. Kim bu sevgililer?
Leyla için Mecnun olan Kays mı? Şirin'i için şehre su getiren Ferhat mı? Aslı için k(u)ül olan Kerem mi?
Hangisinin günü 14 Şubat?
Neyi kutluyoruz efendim? Üç günlük aşkları mı yoksa zina yapan gençleri mi?
Ondan önce kaç kişi ile daha kutladığımızı mı yoksa ondan sonra yine başkalarıyla kutlayacağımızı mı?
Dedim size aşk bu. Kolay değil, konuşması da yazması da. Kim düşse bu derde bahar sandığı yalancı cemrelerle çiçek açar. Sonra aslı bahar olmayan kara kışla hasat kırar dalları. Sonrası hayata küskünlük falan buraları biliyorsunuz; gece olur, gündüzler yalan olur. Daha çok slow şarkılar dinlenir. Tabi "bana herşey seni hatırlatıyor" şarkısı da eksik olmaz elbet.
Yalan dünyanın yalan günlerinden biri olan 14 Şubat'ta çiçekçiler ve hediyeciler bayramın da evinizde sıcak bir köşeye çekilip eski sevgililerinizi değil, eskimeyen sevgileri ve güzellikleri düşünün. Anneniz buna çok sevinecektir. Yaşamasa bile..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
01.01
General FictionYazmak, şükrü ifade etmektir. Kelimelerin büyüsüne inanarak bende yazmaya başladım. Kalbe dokunmak, içi titretmek, yüreklendirebilmek adına yazıyorum.