Çocukluk

39 5 0
                                    

    Mutlu çocuklardık bizler. Okuldan çıkar heyecanla koşa koşa giderdik eve. Zile boyumuz yetmez "anneee" diye geldiğimizi belli ederdik. Okuldan sonra en büyük eğlencemiz sokakta oyun oynamaktı. Mahallenin çocukları ile toplanır, babamız işten gelene kadar oyunlar oynardık. Park, alışveriş merkezi bilmezdik. Tanımadığımız evlerin kapısını rahatlıkla tıklatıp su isteyebilirdik. Parayla işimiz olmaz, evde olan şeyleri götürüp arkadaşlarımızla birlikte diş atardık. Onun lezzeti bir başka olurdu. Bilgisayar, telefon da bilmezdik. Çamurdan yiyecekler yapar, röntgen filmleri ile gözlük yapar, patates- ip baskısı ile mutlu olurduk. Öyle çok kıyafetlerimiz de olmazdı. Birbirimizin olmayan kıyafetlerini giyerdik.
    Günümüzde öyle mi hiç? Mutsuz çocuklar yetiştiriyoruz. Evlerimiz var, içinde yaşayan yok. Sokaklar bomboş. Çocukların eline telefonu, bilgisayarı verip en güzel zamanlarını öldürüyoruz. Hayal dünyalarını yok ediyor, robot nesil yetiştiriyoruz. En kötüsü de yalnız büyüyorlar. Elleri ayakları toprak görmeden, beton binaların içinde yaşamaya mahkum ediyoruz. Arkadaş edindirmeden, paylaşmanın öneminden bahsediyoruz. Ruhsuz, buz gibi çocuklar yetiştiriyoruz. Büyüklere saygı göstermeyen çocuklar büyütüyoruz.
İstedikleri herşeye kolayca ulaşıyorlar. Bu yüzden hiçbir şeyin kıymetini bilmiyorlar. Bizim zamanımız da öyle miydi hiç?
Çok az sayıda oyuncağı olan, onlarla idare etmeyi bilen çocuklardık.
Sabahtan akşama kadar çizgi film izlemezdik. Olmazdı da.. Sabahın erken saatinde ev halkı uyurken sessizce kalkar, izlerdik.
Mutsuz çocuklar yaratıp onları kendi iç dünyalarına kapatıyoruz.
Asosyal çocuklar yetiştiriyoruz. Gerçek hayatı çizgi filmlerde ki gibi zannediyorlar. Dışarıda ki gerçek hayatı farkettiklerin de ne yazık ki çok geç olacak.

  Çocukluk, Barış Manço dizelerinde mi kaldı?
  Çocukluk, Hugo ve Tolga Abimiz ile bitti mi?
  Çocukluk, sokak aralarında mı öldü?

01.01Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin