Keyifli okumalar diliyorum. ♥
''Zaman dursa, insanlar hep iyi kalsa.'' -vaveyla
••• 26 Bölüm ║''Kaçan kovalanır.'' •••
''İçimdeki bu duygu ne bilmiyorum. Çok tuhaf hissediyorum. İçimde volkanlar patladı sanki.'' dedikten sonra sertçe yutkundu sonrasında ağzından şu kelimeler döküldü.
''Gülüşün çok güzel, sadece bana sakla istiyorum.''
Son günlerimde böylesine hayatıma hayat olan birinin girmesi neydi böyle? Yaratıcının bir lütfu muydu? Kaç yıllık hayatım boyunca yaşadığımı bu denli hissetmek.. Gerçekten bir hediye gibiydi.
Yine her zamanki klasiğimiz yaşanıyordu. Barkın güzel şeyler söylüyor, bense susuyordum. Kelimelerin varlığını yitirdiği yerdeydim. Benim için kurduğu her güzel söz kalbime önce kelebeklerini sunuyor, sonrasında ise gerçekler yüzüme tokat gibi çarpıyor, kelebeklerin katledilişini izliyordum.
Umut çok ince bir histi, kalbinde bir yara bırakmak istemezdim. Şu an ona karşı söyleyeceğim en güzel şey bile yalan olacaktı. Onun söylediği şeyler nasıl beni mutlu edip umut veriyorsa bunu ben ona yapınca o da aynı hissiyatı yaşayacaktı.
Sustum. Elini bırakıp sandalyemin tekerlerini geriye doğru ittim. Kaşlarını çatmış bir suretle beni izliyordu. Ondan sürekli kaçtığım için muhtemelen fazla sinirleniyor olmalıydı. O sürekli ona bir şans vermemi, ona kendimi bırakmamı falan istiyor olabilirdi, nitekim öyleydi de. Maalesef ki elimden gelenin en iyisi buydu.
Siyah gül fidesinin olduğu yere doğru ilerledim. Barkın'a da hiçbir şey olmamış gibi, ''Daha dikmedik. Seninle yapmak istiyordum ben bunu. Hadi gel, bitirelim şu işi.'' deyip gülümsedim. Acı bir gülümseyişti bu. Benim kaçışım onun bitişiydi.
Hiçbir şey söylemeden yanıma geldi, Korhan'ın ayarladığı saksıya doğru eğilip içine biraz daha kum eşeledi. Ölesiye somurtmaya ant içmiş gibi davranıyordu. Bugün gün boyunca böyle davranmıştı. Önceden şakasına söylediğini düşündüğüm şeyler için şimdi gelmiş ciddiyetle bir cevap bekliyordu. Belkide sorun benim onu başta dalgaya almamdı. İnanmamıştım. Birinin beni sevmesi gibi bir olasılık bunca zamandır yoktu. Bundan sonra inanmam da gerçekten güçtü. Buna anlayış göstermesi gerekiyordu.
Saksıyla işi bittikten sonra fideyi elime doğru uzattı. Saksının ortasına doğru eliyle bir çukur açmıştı. İşaret parmağıyla göstererek, ''Şuraya yerleştir bakalım.'' diyerek gözüyle de işaret etti. Fideyi siyah poşetinden çıkarıp gösterdiği yere doğru bıraktım.
''Bu kimde kalacak? Neden iki tane dikmiyoruz? Bir tane daha dikmezsek ben istiyorum bunu. Bana söz verdin sonuçta. Benimle kalmak zorunda,'' dememle birlikte az önce biraz olsun normale dönen kaşları tekrar kızgın bir boğadan farksız değildi.
Fideyi saksının içine sabitlemek amacıyla parmaklarıyla destek yaparken, ''Ben sana sözümü tutacağım dedim, senin olacak mı dedim?'' diye mırıldanarak kurduğum onca sözcüğü kül haline getirmişti.
''Ama böyle anlaşmamıştık.''
Bu sefer ikimizinde kaşları çatıktı. O inatsa ben de inattım. Ya bir gül daha alacaktık, ya da elindeki benim olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUTSUZ VAKA ღ uçmayı bilmeyen kelebek
ChickLit''Umutsuzluğun uçurumuna siyah güller serilmiş bir aşk hikayesi.'' ••• Yayımlanma tarihi: 08.06.2019 Genç Kız Edebiyatı #4 29.12.2020 Klasikler #1 24.05.2020 Spiritüel #1 02.08.2020 Aksiyon #10 09.09.2020 Rastgele #1 25.12.2020