40. Bölüm ║''Yaşamak istiyorum.''

2.2K 229 141
                                    

Hoş geldiniz.

Sizi çok yormadan bölümle baş başa bırakıyorum..

Oy ve yorumlarınızı bırakmayı unutmayın. Seviliyorsunuz. ♥

••• 40. Bölüm ║''YAŞAMAK İSTİYORUM.'' •••


Biraz doğrulup alnıma bir öpücük kondurdu. Vücudumdaki ağrıya rağmen her zerrem karıncalanmaya başlamıştı. Alnını alnıma dayayıp bir süre öyle kaldık. Zaman dursun istedim, hiç ilermesin, öylece kalalım istedim.

O an da büyük bir gürültü koptu. Barkın ve ben direkt gürültünün geldiği yöne dönerken Derya Teyze ve kırılan cam tabakla karşılaşmıştık. İki eliyle ağzını kapatmış, gözlerini kocaman açmıştı. Kekeleyerek çığlık attı, ardından ekledi.

''Si-siz sevgili misiniz yoksa?''

Bir bu eksikti. Çok yanlış insan tarafından yanlış anlaşılmıştık. Şu an ne anlatsam anlamayacaktı. 

Çaresizce Barkın'a döndüm. Ağzımı oynatarak, ''Bir şey söyle.'' dediğimde omuz silkti. Tekrar bir şey söylemesi konusunda direttiğimde yanıma gelip omzuma kolunu yerleştirdi. 

''Yakışıyor muyuz anne?''

Ağzım beş karış olanları izliyordum. Utançtan eriyip buharlaşacak vaziyete gelmiştim. Barkın'ın da işine geliyordu Derya Teyze'ye yakalanmak. Derya Teyze iyice duygusallaşıp masanın üstünden bir mendil aldı, gözlerini silerken başıyla Barkın'ı onaylamıştı. Kadını ne hale düşürmüştü Barkın böyle ya?

Sinirle kaşlarımı çatıp ona baktığımda Derya Teyze'ye dönüp, ''Ben de çok yakıştığımızı düşünüyorum ama ne yazık ki sevgili değiliz.'' dediğinde derin bir soluk verdim. Derya Teyze üzgünce, ''Tüh, çok sevinmiştim halbuki.'' dediğinde tebessüm ettim. 

Belimin ağrısının biraz hafiflemesi yavaş yavaş bilincimi yerine getiriyordu. Ağrı artık öyle bir raddeye gelmişti ki ne zaman ağrım olsa daha da şiddetleniyor ve beraberinde getirdiği belirtiler de giderek çoğalıyordu. Gitmem dediğim hastane odası yine benim sonum mu olacaktı? Bu ağrılarımın sonu orada mı bitecekti? 

Barkın düz sesle, ''Meva? Orada mısın?'' demesiyle ona döndüm. Tedirgin bakışlarıyla belimi gösteriyordu. Gülümseyip iyi olduğumu belli edercesine kafamı salladım ama o gözlerini bir an olsun çekmedi üstümden. Çok inançlı biriydi. Umut dolu bir insandı.

Beni kurtarabilir miydi? Beni mucizelere inandırabilir miydi? İnancımı kaybettim, bulmama yardımcı olabilir miydi? 

Barkın'ın gözleri dolarken bakışlarını etrafa çevirdi. Birkaç saniye oyalandıktan sonra ayağa kalkıp, ''Ben bir lavaboya gideyim. Siz başlayın.'' dedi bir şey söylememize müsaade etmeksizin. Çok üzgün görünüyordu, üzmek istemedikçe daha da üzüyor gibi hissediyordum.

Derya Teyze'ye döndüğümde karşımdaki sandalyeye geçmişti. Gülümseyerek tabaklarımızı gösterip, ''Başlayalım. Barkın sana çok değer veriyor. Kızıl Ay'ı beraber izleyecekmişsiniz. İlk tanıştığınız zaman heyecanla anlatmıştı bunu bana. Pek iç dünyasını paylaşmayı sevmez ama o gün mutluluğunu içinde saklayamadı sanırım.'' deyip tabağındaki omleti bıçakla bölüp bir parçasını ağzına atmıştı. 

Kızıl Ay... Kızıl ay.. Kızıl Ay'ı beraber izleme sözü vermiştim ona. İlk tanıştığımız zamanlarda biriyle izlemeyi daha çok istediğini söylemişti. Tutabilecek miydim ona verdiğim sözümü?

''Kızıl Ay yakın mıdır? Bir bilginiz var mı?''

Sorduğum soruya karşılık eli direkt cebine gitti. Pembe kılıflı telefonunun ekranında arama motoruna girdi. Klavyeyi tuşlayıp birkaç araştırma yaptıktan sonra bana dönmüştü.

''İki hafta sonraymış. Neden sordun kuzum?''

''Hiç, öylesine.'' dedim dudaklarımı birbirine bastırıp. İçimdeki aydınlık karanlığa yenilmişti o an. Barkın'ın o sözü verdiğim gün ne kadar mutlu olduğu gelmişti gözümün önüne. Her geçen gün daha da kıstırılmış hissediyordum kendimi. İki hafta daha dayanamayacak gibi görünüyordu bedenim. 

Barkın'ın bahçe kapısından çıkıp tekrar aramıza katılmasıyla derin bir nefes aldım. Biraz da olsa kendini toparlamış görünüyordu. Kaç gündür çabalasa da sanırım artık onunda takati kalmamıştı. Ne zaman canım yansa benim kadar acı çekiyor gibi görünüyordu. Aniden giren acıya karşı sessiz kalamıyordum. Bedenim yavaş yavaş harabeye dönüyor, bütün kıyametler bir anda yaşanıyordu. 

Tabağımdaki zeytinden birkaç tane yedikten sonra Derya Teyze'ye dönüp, ''Ellerinize sağlık.'' dedim gülümseyerek. Önümdeki tabağa bakıp kaşlarını kaldırdı.

''Hiçbir şey yememişsin. Aşk olsun Meva.'' 

Belimdeki ellerim daha da belimi kavrarken Barkın, ''Anne bir ağrı kesici getirebilir misin Meva'ya?'' dedi. Sandalyesini yanıma iyice yaklaştırıp belime sardığım ellerimi elleri arasına aldı. Avuç içime öpücük kondurup, ''Geçecek. Ben inanıyorum.'' dedi fısıltıyla. 

Derya Teyze korkuyla ayağa kalkıp direkt koşarak evin içine girerken gözyaşlarımı daha fazla tutamamıştım. Hıçkırıklarım bütün bedenimi sarsarken ağrımı daha da şiddetlendiriyordu. Barkın ellerimi daha sıkı kavrayıp kesik kesik nefesler almaya başladı. 

''Senin yerine acı çekemez miyim? Sen çok narinsin, dayanamıyorsun. Ben dayanırdım...''

Gözyaşlarım benden bağımsız daha da felaketleşirken kendimi durduramıyordum. Birikimdi sanırım. Bedenimin isyanıydı bu. 

Sustum, o da konuşmadı. 

Bir süre öylece ağrımı çektik. 

Barkın Derya Teyze'nin uzun süredir gelmemesi sonucu Barkın ayaklanıp, ''Ben bir bakayım anneme. Hemen geleceğim. Lütfen, dayan.'' deyip ellerimi bıraktı. Ardından saniyeler içinde gözden kaybolmuştu.

Ağrım şiddetini artık bütün bedenimde hissettirirken bu sefer ona eşlik eden ruhumun acısıydı. Nefes alamıyordum. Tekrar şiddetli bir ağrının boy göstermesiyle iki büklüm olup ellerimi karnıma sardım. Bedenim titriyordu. Ne olur, ne olur! Sırası değil! 

Gözlerimin önü buğulaşırken gözlerimi sıkı sıkı kapatıp açmaya başladım. 

Derya Teyze, ''Meva? Kuzum? Meva ne oluyor?!'' deyip yanıma gelip hapları masanın üstüne bıraktı, avuç içiyle sırtımı okşamaya başlamıştı. Karnımı iyice sıkıp susmasını diledim. Bedenim.. Bana daha fazla ne kadar ihanet edebilirdi?

Gözlerimi son kez açıp etrafta Barkın'ı aradım. Boynuma bıçak gibi saplanan sızıyla daha fazla dayanamamıştım.

Gözlerim kapandı, duyduğum tek şey feryâtlardı.

''Barkın! Barkın, ambulans!''

•••

BÖLÜM SONU! 

Bölümün kısa olduğunun farkındayım ama bölümleri gün gün yazdığım için burada bitirmeliydim. 9. günün sonuna geldik. Diğer bölümde 10. günden devam edeceğiz. 

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya alalım, keza ben çok üzgünüm.

Sizi çok seviyorum, okuyan gözlerinize sağlık diyorum ♥

UMUTSUZ VAKA  ღ uçmayı bilmeyen kelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin