Hoş geldiniz.
Bölümü beğenirseniz yorum ve oylarınızı eksik etmezseniz beni çok mutlu edersiniz. ♥
Öpüldünüz, keyifli okumalar diliyorum.
••• 38. Bölüm ║ ''SİYAH GÜL DAVASI.'' •••
'' 9. GÜN. ''
║Meva: Ya sen her işe gittiğinde ben de uyanmak zorunda mıyım? Uykumla ne derdin var senin? {06.01} ║
Anlamış olabileceğiniz gibi yine Barkın'ın ardı arkası kesilmeyen mesaj ve çağrıları sayesinde uyanmıştım. Bu saatler benim uykumun en tatlı saatleriydi ama ben Barkın'ın hangi gömleği giymesi gerektiğini seçmekle meşguldüm. WhatsApp üzerinden üç renk gömlek atmış, ne kadar hepsinin aynı model ve aynı desene sahip olduğunu savunsam da o aksini iddia edip durmuştu. İnat edilecek son insan bile değildi.
Ekrana bir bildirim daha düştüğünde ekrana baktım.
Barkın sizi görüntülü arıyor..
Çağrıyı onaylayıp ekranı kendimden uzaklaştırdım. Önce gamzelerini gün yüzüne çıkaracak biçimde gülümsemiş, yüzüme iyice odaklandığında öylece kalmıştı. Yüzümde mi bir şey vardı? İnterneti mi kötüydü? Bir süre beklemiştim öylece. Hâlâ bir hareketlilik olmayınca seslendim.
''Barkın, sanırım internetin çekmiyor.''
Hâla bana bakmaya devam etti. Elindeki gömlekleri askısıyla birlikte yatağın üstüne fırlattı. Ardından kendisi de yatağa oturmuştu. Gözleri daha yüzümde gezinirken bu durumdan rahatsız olmaya başlamıştım. Gözlerimi ondan alıp odanın içinde, pencereden gözüktüğü kadarıyla dışarıda gezdirmeye başladım. Sabahın bu saatlerinde kuş cıvıltıları daha hoş oluyordu. Şehrin sessizliğine sesleriyle eşlik ediyorlardı.
''Ağlamışsın.''
Gözlerim direkt onu buldu, ağladığım bu kadar mı belli oluyordu? Direkt ekranda kendime tıklayıp halime baktım. Ölü balıktan farksız değildim. Gözlerim şişmiş, gözaltlarım mümkünmüş gibi daha da morarmıştı. Halime daha fazla bakmak istemeyerek tekrar Barkın'ın olduğu kısma tıkladım.
Hep vücudumda izler kalıyordu. Ameliyatlardan kalan dikiş izleri vücudumun her yerini kaplamıştı. Ağlasam bile bir müddette olsa o da varlığını sürdürüyordu yüzümde. Kalbimdeki acıdan doğan yaralar ruhumu çoktan ele geçirmişti.
Düşüncelerime son veren Barkın'ın hareketlenmesiydi. Yataktaki gömlekleri askılarından tutarak ayağa kalktı. Birkaç adım atıp, ''Bir saniye bekle.'' deyip telefonu komodinin üzerine bıraktı. Birkaç dolap açılıp kapanma sesi duyduktan sonra telefonu eline tekrar almıştı.
Gözleri biraz beni süzdükten sonra, ''Gitmiyorum.'' dedi gülümseyerek.
''Nereye gitmiyorsun?''
''İşe gitmiyorum. Seni yalnız bırakmaya hiç ama hiç niyetim yok. Gece ne yazık ki yanında olamıyorum, o saatte de bütün vaktini ağlamaya harcamışsın. Yalnız kalmak sana hiç yaramıyor.'' dedi sona doğru olumsuzca başını sallarken.
Haklıydı, yalnız olduğumda duvarlar bile üstüme üstüme geliyordu. Dün de bunun aynısı yaşanmıştı, o an yanıma biri gelse bile içimdeki bir anda küle dönüştüremiyordum. Tolga'nın da benim yüzümden ağlamasını hatırladıkça yeterince üzülüyordum. Güçlü olamasam bile güçlü durmam gerekiyordu. Nasıl yapacağımı hiç bilmiyordum ama yapmam gereken bir şeydi bu. Önünde ya da sonunda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUTSUZ VAKA ღ uçmayı bilmeyen kelebek
Literatura Feminina''Umutsuzluğun uçurumuna siyah güller serilmiş bir aşk hikayesi.'' ••• Yayımlanma tarihi: 08.06.2019 Genç Kız Edebiyatı #4 29.12.2020 Klasikler #1 24.05.2020 Spiritüel #1 02.08.2020 Aksiyon #10 09.09.2020 Rastgele #1 25.12.2020