27. Bölüm ║''Öylece silinip gitsek ya şu küreden?''

3.2K 573 263
                                    


''Takvimden bir yaprak daha koparmak gibi. 

Yeni bir gün, eksilen bir yaprak gibi. ''

--vaveyla--

••• 27. Bölüm ║''ÖYLECE SİLİNİP GİTSEK YA ŞU KÜREDEN?'' •••

Siyah gülü seyretmeye doyamıyordum.

Barkın'ın horoz kaçamağından sonra soluğu ancak evde alabilmiştik. Ornitofobisi olduğunu öne sürerek tuhaf insanlar dünyasına adını altın harflerle yazdırmayı başarmıştı. Korhan ve benim kahkahalarıma daha fazla dayanamayacağını söyleyerek günü orada bitirmiştik, fazla komikti. Üstüne üstlük horozdan dolayı eli ayağına dolanınca kendini bir an önce eve atma isteğiyle dolup taştığını söylemiş, gül dolaylı yoldan da olsa ben de kalmıştı.

Odamda yatağımda uzanıp günü düşünüyordum. Benim için unutulmayacak bir hatıra olarak kalacaktı. Sonu Barkın'a göre kötü bitse de bana göre fazla tatlı bir sondu. Kaçışı aklıma geldikçe hala gülüyordum. 

''Anne! Tütsüyü söndürür müsün?''

Tütsü yakmayı çok seviyordum. Gergin olduğum zamanlarda hoşuma giden şeylerden biriydi. Son zamanlarımın feci derecede kötü geçtiğini düşünürsek delirmediğime şükretmeliydim. Öleceğim zamanı bilmem tam manasıyla ruhumu zedeliyordu. 

Annem odaya icraat etmeyince daha da ısrar etmedim. Sırtımdaki yünlü yastığı düzelterek iyice yaslanmıştım. Elime Barkın'dan sonra sık sık alır olduğum telefonumu geçirdim. Gerçekten öyleydi. Merak ediyordum sanırım, sürekli yazmış mı veya aramış mı diye kontrol etmemin başka bir sebebi olamazdı, olmamalıydı. 

Barkın ne aramış ne de mesaj atmıştı. Günün yorgunluğundan dolayı uyuyor olabileceğini düşündüm. Hem erken kalkmış hemde dolu bir gün olmasına rağmen zor bir gün geçirmiştik. Uyuma olasılığı çok yüksekti. 

Merakla Barkın'ın WhatsApp profiline girdim. Öncesinde olmayan  profilini gördüğümde numaramı kaydettiğini anlamıştım. Profilinde fazla retro görünen bir duvarın önünde ahşap bir sandalye de oturuyordu. Kıvırcık saçları fazlasıyla hacimli ve güneşten dolayı daha hoş görünüyordu. Üzerinde iş için giydiği takım elbisesi mevcuttu. Gözüne taktığı unisex siyah güneş gözlüğü onu fazlasıyla janti bir adam gibi göstermişti. 

Dışarıdan bu kadar ciddiyet ve duygusuz görünen bir insanın iç dünyasının bu denli neşeli olması beni düşündürmüyor değildi. Kendine özgü düşünceleri vardı, her erkek gibi dümdüz düşünen biri değildi. Bilhassa onlardan farklı olmak için çabalıyor gibiydi. Barkın'la beni bile ele alıp incelesek o her konuda ağır basan taraf olarak kalacaktı. 

Kendince adamlığın kurallarını bile incelemiş,  tartmış ve bunu hayatına uygulamaya çabalayan biriydi. Değerli hissettiriyordu. Aynaya baktığımda kendime değerli bir varlık olduğumu, insanların güzellik algısına göre güzel olduğumu bile düşünmüyordum. Lakin o o kadar inceydi ki, insanın ruhuna dokunmak nedir çok iyi biliyordu. Başkalarının mutluluklarıyla mutlu olmayı öğrenmişti belki de. Sürekli birilerine yardımcı olmanın, yaşamına nasıl bir zevk ve saflık verdiği aşikârdı.

''Alo? Meva? Orada mısın?'' 

Gaipten sesler duyuyor olmalıydım. Çok vakit geçirdiğimiz için artık o yokken de onun sesimi duyuyordum. Bu nasıl bir şeydi böyle?

UMUTSUZ VAKA  ღ uçmayı bilmeyen kelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin