Keyifli okumalar diliyoruum..
Bölümü beğenirseniz yorum ve oy kullanmayı lütfen unutmayın. ♥
••• 32. Bölüm ║''GÖZLERİNİN İÇİNDE BEN VARIM.'' •••
'' 8. Gün. ''
Saat 14.42
Odamın penceresinin önünde boş boş bahçeyi seyrediyordum. Dünden sonra direkt olarak eve gelmiştim. Aile bireylerinden uzun bir teselli seansına uğramış sonrasında ise odamda bulmuştum kendimi. Barkınsa defalarca kez aramak ve konuşmak istese de dilime lâl vurulmuş gibi hissediyor, içinde bulunduğum bu hengameye onu daha fazla sokmak istemiyordum.
''Meva, çok az bir ömrün kaldı.''
''Meva, çok az bir ömrün kaldı.''
''Meva, çok az..''
Beynimde bozulmuş plak gibi tekrarlanan bu cümle benim umudumu fazlasıyla küle çevirmişti. Doktor daha önceki muayene de zaten bir şeylerin ters gittiğini açıkça belirtmişti. Kendimi de hazır hissettirmeye çalışmıştım daima. Lakin neden şu anda bu kadar savunmasız hissediyordum? Bir mucize çok mu zordu?
Sustum. Dilim gibi düşüncelerimde susmakla yetindi. Pencerenin önünde beliren manzarayla dalgınlığımı bırakarak bakışlarımı yoğunlaştırdım.
Barkın'ın kardeşiydi.
Dalgın olduğumu fark etmiş olacak ki onu fark edebilmem için zıplayıp ellerini sallayıp duruyordu. Bedeninin hemen yanında bir basketbol topu vardı. Abi-kardeş basketbol bağımlısı oldukları kesindi.
Elleriyle beni gösterip açmam için parmaklarını yukarıdan aşağı doğru hareket ettirdi. Açmak? Aklım gitmişti. Pencereyi kast ediyordu. Direkt sağ elimle kulbu kavrayıp çevirdim. Açar açmaz bağırarak konuşmaya başladı.
''Abla beni fark edebilesin diye kırk takla attım burada. Günlük sporumu yaptım sayende.''
Yorulduğunu belli edercesine çimlere uzanırken zoraki gülümsedim. Hareketleri ve konuşma biçimi tamamıyla abisini anımsatıyordu. Barkın'ın ailesi hem fazlasıyla enteresan hem de birbirlerine çok benzeyen yapıları vardı.
Barkın'ın kardeşi, ''Abimle mi kavga ettiniz?'' diye bir soru yöneltti. Sesi merak doluydu. Barkın ailesine de şu anki vaziyetimi anlatmış olabilirdi. Anlaşılan o ki bilinen gerçeklerden mahrum kalan sadece Barkın'ın kardeşiydi.
Ellerimi 'boşver' dercesine sallayıp, ''Önemli bir şey değil. Sen nereden böyle bir kanıya vardın?'' dedim. Uzandığı çimlerden doğrulup basketbol topunu sol kolunun altına sıkıştırdı.
''Dün abim geldiğinden bu yana hiç odasından çıkmadı. Ben bir ara girip baktım. Elinde ikinizin bir fotoğrafı vardı. Ben de tartıştığınızı düşündüm.''
Cümlesini tamamladıktan sonra dudaklarını büzdü. Barkın'la benim fotoğrafım? İlk fotoğrafımızı kast ediyor olmalıydı. Bana her gün bir fotoğraf çekineceğimizi söylemişti lakin ikimizin bir arada olduğu sadece bir fotoğrafımız vardı. Diğer çektiği fotoğraflarda hep tektim. Geriye kalanın hepsi anın etkisiyle çekilen fotoğraflardı.
Derya teyzenin sesini duymamla beraber Tolga sesin geldiği yöne doğru yönelerek, ''Geliyorum anne!'' diye seslendi yüksek sesle.
Gözleri tekrar beni buldu ve konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUTSUZ VAKA ღ uçmayı bilmeyen kelebek
Chick-Lit''Umutsuzluğun uçurumuna siyah güller serilmiş bir aşk hikayesi.'' ••• Yayımlanma tarihi: 08.06.2019 Genç Kız Edebiyatı #4 29.12.2020 Klasikler #1 24.05.2020 Spiritüel #1 02.08.2020 Aksiyon #10 09.09.2020 Rastgele #1 25.12.2020