45. Bölüm ║ ''Kızıla Boyanan Ay.''

2.8K 136 166
                                    


Hoş geldiniz. 

Keyifli okumalar diliyorum. 

Oy ve yorumlarınızı bırakırsanız beni çok mutlu edersiniz. ♥

••• 45. Bölüm ║''KIZILA BOYANAN AY.'' •••


Barkın tekerlekli sandalyeyi iterek hastanenin bahçesindeki banklara doğru ilerledi. Yine çok sessizdi. Ahşap şehir bankına yaklaştığımızda beni bankın yanına düzgünce yerleştirip kendini banka boylu boyunca uzanmıştı.

Gülerek, ''İnsan önce bi' otur bi' soluklan der yahu, birazcık beni düşünemez misin?'' dedi bir solukta. Aynı şekilde gülerek karşılık verdim, gülüşümün ardından kısık gözleri iyice kısılmıştı. Bir anda oturduğu yerde doğrularak ciddiyetle konuşmaya başladı.

''Ömrünün son bir haftasını sevdiği kızdan karşılık bekleyerek geçiren biri için öyle uluorta yerde söylenecek şey midir bu? Ya bayılsaydım? Kafamı dağlara taşlara vurup beyin kanaması geçirseydim?''

Sanırım kendi kendine konuşuyordu. Benden hiçbir cevap beklemeksizin kurduğu cümleler daha da artıyor, her üç cümleden sonra denizine kavuşmuş balık gibi derin bir nefes çekiyordu. Tekrar derin bir nefes alıp ellerini iki tarafına dayayarak derin bir nefes aldı. Gözlerini sıkıca kapayıp geri açtı.

Ciddiyetle, ''Tekrar söyler misin? Çok hazırlıksız yakalandım. Güzel bir tepki vermem gerekiyor. Siz kadınların dilinde sevdiği adamdan evlenme teklifi almak gibi bir şey bu benim için. Ah, çok heyecanlıyım. Haydi söyle.'' diye ısrar etti derin derin nefesler alıp titreyen ellerini dengeye sokmaya çalışırken.

"Şimdi o cümleleri nasıl kurayım ben sana?"

"Vadi falan diyordun, haydi tekrar söyle Meva." deyip heyecanla gözlerini kırpıştırdı. Çok eğlendiği her halinden belliydi. Morarmış gözaltı birkaç saatlik uykusuna rağmen iyi görünüyordu.

"Dediğin gibi ben uçmayı bilmeyen bir kelebeğim. Hayatımda benim için yemyeşil bir vadiydi. Herkes dilediği gibi yaşar, mutluluğunu sürdürürdü. Ancak o vadinin içinde bir bataklık vardı. Uçmayı bilmediğim için yürümeye mâhkumdum. O bataklığa saplandım, gün geçtikçe içine çekiyordu beni. Orada can vereceğimi düşünürken o vadi de biri var oldu. Beni kurtarabileceğine inandırmaya çalıştı ve kelebekte geçte olsa bunu kavradı.''

Gözlerinin içine odaklanıp dudaklarımın arasından o cümlenin dökülmesine izin verdim.

''O kişi karanlığım değil, aydınlığımdı işte .''

Birkaç saniye öylece donup kaldı. Gözlerimin en derinlere odaklanan gözleri bir müddet beni izledi, ardından güzel bir rüyadan uyanmış gibi yüzüne bir gülümseme yayılmıştı.

Dudaklarını birbirine bastırıp, ''Kalbim tekrardan deli gibi atmaya başladığına göre hazır değilmişim, yine de seni böyle konuşurken görmek çok güzel.'' dedi gülerek.

Onu ilk defa bu kadar mutlu görmüştüm. Genel olarak zaten mutlu biriydi. Yüzünden gülücükleri eksik olmazdı lakin bu çok farklıydı. Elini ayağını nereye koyacağını bilmiyor, kurduğu her cümlede sesinin tonu bir o kadar neşeleniyordu.

Onu böylesine mutlu gördüğümde anlamıştım ki bunca zamandır ona yaşattığım şey iyilik değil kötülüktü. Kendi iç dünyamla savaşımın içine onu da dahil etmiştim. Hayatıma bir hediye olarak verilen insana kılıç çekmek, bir insanın kendine yapacağı en büyük pişmanlıklardan biriydi.

UMUTSUZ VAKA  ღ uçmayı bilmeyen kelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin