21. Bölüm ║''Bıraksam gidecek gibisin.''

4.5K 887 143
                                    


Keyifli okumalar diliyorum ♥

••• 21. Bölüm ║''Bıraksam gidecek gibisin.'' •••


Sabahın erken saatlerinde doktor randevum olduğu aklıma gelmişti, daha doğrusu telefonumdaki takvime not almasam hiçbir şekilde aklıma dahi gelmeyecek bir şeydi. Şimdi de hastanede doktorumun kapısının önünde beni çağırmasını bekliyorduk, annemle birlikte.

Son zamanlarda uyurken nefes darlığı çekmeye başlamıştım. Bu nefes darlığı beni uykumdan ediyor, sürekli uyanmak zorunda kalıyordum. Sanki boğazıma bir mühür vurmuşlardı da haberim yoktu.

''Umarım bir gelişme vardır.'' diye gülümseyerek elmacık kemiklerini ortaya çıkaran anneme gülümsemekle yetindim, o da aynı şekilde omuzlarımdan tutarak sıcak parmaklarını tenimde gezdirdi. Sırtımın uyuştuğunu hissetmemi sağlamıştı onun bu hareketi. 

Bencede olmalıydı. Bir gelişme olmalıydı. Yani kendimi önceki randevularıma, geçirdiğim ameliyat ve ameliyat sonralarına göre çok daha iyi hissediyor, sanki ilerleme kaydetmiş gibi hissediyordum. Doktor taburcu olduğum gün bana zamanın gerektiğini söylemişti. Zamanın ne için gerektiğini o bile bilmiyordu zannımca. Barkın'ın bana karşı olan desteği, yardımları ve bir şeyleri düzeltme çabası doktorun verdiği çabadan daha fazlaydı. 

Anneminde dediği gibi: 'Umarım bir gelişme vardır.'

 On dakikalık bir bekleyişin ardından hemşire dışarı çıkıp adım ve soyadımı seslenmiş, annemin yardımıyla içeri geçebilmiştim. 

Kuru tahta kapının arkamızdan örtülmesiyle hemşire elindeki  uçuk pembe dosyayı doktorun önüne bırakmıştı. Muhtemelen o benim bilgilerimin olduğu bir dosyaydı. Doktor sayfalarını çevirip biraz inceledikten sonra kendini onaylayan sesler çıkarıp kaşlarını kaldırarak bana dönmüştü. 

''Nasılsın bakalım Meva?''

Bunu söylerken aynı zamanda oturduğu ince bej koltuktan kalkmış yanıma kadar gelip diz çökmüştü. Amacının ne olduğunu artık ezberlediğim için ellerimin yardımı ile ayaklarımı kaldırmasına yardım ettim ve başlatmak istediği sohbete karşılık verdim. 

''İyiyim sanırım ama şu hastane kokusu.. Siz nasıl dayanıyorsunuz?'' dedim hiddetle. Gerçekten tiksindiğim bir şeydi hastane kokusu.

Gülümseyerek, ''Belli sevmediğin, kaç dakikadır ağzından nefes alıp vermenden anlamıştım Küçük Hanım.'' dediğinde yüzüne bakakaldım. O kadar nefret ettiğimi ben bile bilmiyordum.

Ben halâ yüzüne bakarken o kontrolü bitirip ayağa kalkmıştı. Anneme dönüp, ''Meva burada kalsın. Biz sizinle dışarıda biraz konuşalım.'' deyip ikisi birden kapıya doğru adımladığında kaşlarım çatıldı. Benim vücudumda olan bir şeyi neden bensiz konuşma gereği duymuşlardı? 

''Bana söyleyebilirsiniz. Annemin öğreneceği şey sonuçta benim vücudumda olan bir durum. Bunu önce annemin değil, bizzat benim öğrenmem gerekir. Hasta hakları nedir bilmiyorsanız söyleyeyim, benim gayette durumum doğrultusunda bilgi isteme hakkım var.''

Sinirden sesim titrese de her cümleyi itinayla seçmiştim. Ne sanıyorlardı? Neden ben ilk öğrenen olamıyordum? Nasıl bir mantıksız durumdu bu. 

Çatallaşmış sesini düzelterek geri gelip koltuğuna tekrar oturdu. Anneme de eliyle koltuğu göstererek oturması gerektiğini işaret etti. Ben zaten tekerlekli sandalyemde oturduğum için böyle bir sıkıntım yoktu tabi, tek olumlu yanı buydu şu altımdaki artık varlığını istemediğim aletin.

UMUTSUZ VAKA  ღ uçmayı bilmeyen kelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin