48. Bölüm ║''Seni seviyorum.''

2.3K 114 18
                                    

Hoş geldiniz.

Meva'nın kendiyle çatıştığı ama çok tatlı anlara da şahit olacağınız bir bölümle karşınızdayım. 

Keyifli okumalar diliyorum. ♥

Oy ve yorumlarınızı bırakırsanız beni çok memnun edersiniz. 

••• 48. Bölüm ║''SENİ SEVİYORUM.'' •••


''12. GÜN.''


Ben mi hayatı yaşıyorum yoksa hayat mı bana bildiklerini fısıldıyor, bilmiyorum. Hiçbir şeyi bilmiyorum bu sıralar. Tek bildiğim.. Bilmek istemediğim ama adım gibi bildiğim bir şey vardı. Ben vakti kısıtlanmış bir kelebektim ve bulanıktı benim yaşadığım vadi.

Hemşire kolumda takılı olan serumu çıkarıp gülümsedi.

''Bugün haliyle iyi görünüyorsunuz.''

Sıraladığı güzel sözcüklerin arasına tebessüm sıkıştırmıştı. Gülümseyince kısılan gözleri onu bir hayli hoş gösteriyordu. Gülmenin herkese yakıştığı ne kadar doğru bir tabirdi.

Aynı şekilde gülümsedim. Cevap verecekken lafa benden önce atlayan biri vardı.

''Bugün mü? O gözlerini açtığında güneş doğuyor, haberiniz yok sizin tabii.''

Barkın'ın bu cümlelerine eşlik eden çatık kaşlarıydı. Biçimli kaşları çatılınca düz bir çizgi halini alıyordu. Bu sıralar onu çatık kaşlı görmeye fazlasıyla alışmıştım. Gamzelerinden mahrum bırakmaya başlamıştı ikimizi de.

Hemşire hiçbir şey söylememişti, imalı bakışları her şeyi anlatıyordu. Barkın'a bakıp kaş göz yaptığımda umursamayıp omuz silkti.

''Ben neden hiçbir şey hatırlayamıyorum? Ne oldu bana böyle? Annem ve babam nerede? Tolga? O da çok meraklanmıştır. Beni böyle görmedi değil mi? Ellerimi hissetmediğimi söylemediniz değil mi? Duyarsa çok üzülür.''

Hemşire son kez gülümseyip elinde tepsiyle odadan çıktı. Barkın ellerimi avuçları içine alıp derin soluklu bir öpücük kondurdu. Gözlerinin altındaki yorgunluğu hiçe sayarak omuzlarını dikleştirdi, ardından konuşmaya başlamıştı.

''Öncelikle üçü de iyi. Baban ve benim babam kafeteryaya indiler. Dün sen halsizlik ve anın şokuyla bayıldın. Annen ve babanda el mahkum kendilerine gelemediler sen iyi olana dek. Şükür ki bugün iyisin. Tolga ve anneni dün gece yakın bir akrabanıza bıraktık ama yoldalardır. Sen uyanınca direkt mesaj atmıştım onlara.''

Gözlerimle ellerimi gösterdim. Ne olacaktı? Böyle miydi bundan sonra hayatım? Duymak istemiyordum cevabını, ilk defa dinlemek istemiyordum onu. Kaçmak istiyordum ama ayaklarımın dermanı yokmuş gibi düşüncelerimin de dermanı kalmamıştı sanki. Önünde ya da sonunda karşı karşıya kalacaktım bu sonuçla. Canım yanıyordu, bedenim bir puttan farksız uzanırken ruhum nefes nefese kaçmak istiyordu. 

Uzanıp alnıma bir öpücük kondurdu, devasa merhametinin sıcaklığı dudaklarına yansıyıvermişti sanki. İçimi huzur sararken sakinleşmeye başlamıştım. Barkın benim güçlü yanımdı, ne kadar yaşayacağımı bilmiyordum ama o hep benim şu anım olarak kalacaktı. Onu tanıdığım ilk andan itibaren son nefesime kadar onunla kalacağıma ant içmiş gibiydim.

UMUTSUZ VAKA  ღ uçmayı bilmeyen kelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin