İşlerini bitirmiş aynı zamanda şarkının da sonu gelmişti. "Küçükken yar seveni cennete gönderseler" kısmını söylerken başını kaldırmış kaldırması ile tam karşısında olan kapı da heykel gibi kalmış ne düşündüğü anlaşılmayan o güzel mavi gözler ile göz göze gelmişti Mela..
Bu koca adam ne kadardır buradaydı ve şarkının başından beri olan duygu geçişlerini görmüş müydü?..
Aradan yıllar geçse de İçten içe olan titremeye engel olamıyordu genç kız. Ne zaman Çemer'i görse sanki tam kalbinden tüm bedenine bir titreme yayılıyordu.
Bakışmaları devam ederken "Hoş geldin" diyerek kalkmış eliyle masasının önündeki koltukları göstermiş ama tokalaşmak için bile elini uzatmamıştı. Böyle bi durumda ne yapmak nasıl merhabalaşmak gerekirdi peki? İşte onu bilemediği için sadece Çamer'in karşısına geçip oturdu. Merak ediyordu dört yıl aradan sonra bu adamın niye geldiğini. Deli gibi merak etse de hiç sesini çıkarmadan konuşmasını bekliyordu.
Çamer yüzünde yamuk bir gülümseme ile bakıyordu sonra bariton sesi ile "Hoş buldum " dedi. Bir süre daha bakışmaya devam etseler de karşısında ki adamın konuşmaya niyeti olmadığını delici bakışları eşliğinde kendisinin incelediğini gören Mela telsiz telefonu eline alarak "Ne içersin?" diye sordu. Amaç vakit kazanmak değil miydi? Tabi ki öyleydi. Sade kahve istediğini söyleyen Çamer'e başını salladı yemekhaneyi arayarak bi şekerli bi sade kahve istedi. Kendi kahvesini şekerli söylerken Çamer'in yüzünde olan yamuk bakış sanki biraz daha artmıştı ya neyse.
Kahveler gelmeden Çamer sorusu ile konuşmaya başladı ama Mela direkt olaraka bu soruyu beklemiyordu. "İzmir'e neden geldin?" İzmir'e neden gelmişti. Aslında belli başlı bir planı var ile yok arasındaydı. İlk önce bu yalı kazığına yakın olmak istememiş sonra abisinin ve ailesinin ısrarı ile bu güzel şehre bi nevi yerleşip iş kurmak zorunda kalmış en sonunda battı balık yan gider politikasını uygulayarak madem buradayım şu sınırları zorlayalım zorlayabildiğimiz kadar diyerek bazı net olmayan olamayan planlar yapmıştı Çamer'e dair. Ama bunu söylemeye gerek yoktu demi. Mela yüzünde Çamer gülüşü benzeri bir gülüş ile cevap verdi. "Şimdi sen biliyorsundur diyeceğim . Ama sordun cevaplıyayım Ağabeyim ailem istedi ben de kabul ettim. Hem geçen barda şimdi burada ne oluyor Allah aşkına Koskoca İzmir'in tapusu senin elinde mi de bu ha bire sormaların?.." İkisi arasında laf atışması gibiydi. Kahvelerin gelmesi ile ikisi de sustu.
Mela kahveleri getiren Aynur hanım a teşekkür ederek odadan göndermek istese de Aynur hanım olduğu yerde durmuş konuşmaya başlamıştı bile. "Mela kızım bu gün öğle yemeğinde aramıza katılmadın ya sabiler seni merak ettiler. Bir şeyin yoktur demi?.." Mela sanki Çamer yüzünden katılmamış onun heyecanı ile katılmamış gibi lanse olmasın diye Aynur Hanım'a gülümseyerek "Yok Aynur teyze bugün yoğundu biliyorsun ama ben yarın gönüllerini alırım çocuklarımın " dedi ve Aynur Hanım'ın ofisten gitmesini bekledi.
Aynur Hanım gittikten sonra Çamer az önce bilenen ateşlenen sohbeti başlatan o değilmiş gibi bariton sesine ekli değişik bir ses tonu ile ikinci bir soru sorarak konuşmaya devam etti " Çalışanların ile bu kadar samimi olman normal mi?" Mela içten içe bileniyordu. Bu adam bu kadar küstah mıydı yada kendisi onu onca sene tanımamış mıydı? Önce sanki onun çöplüğüne ondan izinsiz gelmiş gibi selamsız sabahsız hesap sormalar sonra çalışanına olan samimiyetini sorgulamalar. Ama yine de fevri davranıp da çıkışmak istemiyordu. Sakin ses tonu ile konuşmaya başladı. "Aynur abla ile farklı bir samimiyetimiz var sizin evde çalışan hanımlar gibi düşün." Çamer evlerinde çalışan hanımlar ile abla kardeş gibiydi ve bu sözün üzerine söyleyecek başka bir şeyi yoktu. Başını sallamakla yetindi.
Bu sefer de o sordu. "Senin okuluma gelmeni beklemiyordum. Sebebi İzmir'e niye geldiğimi mi sorgulamak ise bunun için buraya kadar zahmet etmene gerek yoktu. Bir telefon yeterdi" Çamer Mela'dan bu çıkışı beklemiyordu ki önce şaşkın bakışları ile kala kaldı sonra neden geldiğini söylemek istemiş gibi yüzünde pis bir gülüş ile konuşmaya başladı. "Yok Mela yok derdim onu sorgulamak değil derdim buraya geldin iş kurdun bir nevi yerleştin. Derdim seneler önce ki sıkıntıları tekrar yaşamamak o gün barda karşılaştıktan sonra gelip konuşmak istedim. Aynı şeyleri yaşamak istemem. Seni de ailenden uzak tutmak istemem." Çamer cümlesini tamamlamadan elindeki kesiği sızlamaya başlamıştı bile.Bu adam! Öküz! Dana! Xanguri! Lafta! bu bu!.. Bunu için öyle mi? Mela ağzının içinde mırıldandı ister istemez Çamer'in duyduğunu anlamadan "vamskva üoçi.." dyen Çamer'e aldırmadan ayağa kalktı. Sesinden zehir zemberek aksa da sanki günlük hayatta arkadaşı ile konuşuyormuş gibi konuşmaya başladı. " Bilirsin bizde yalan yok. Yaran varsa gocun. Neyse az önce söylediğim gibi yeniden söylüyorum buraya kadar gerçekten zahmet etmişsin O seneler önce de kalan bir durum. Bak bakalım aynı Mela var mı karşında gördüğün gibi yok. Sen kimsin ki ailemden uzak tuta bilesin beni. Yerin belli konumun belli en fazla aile tanıdığı en fazla ağabeyimin arkadaşı veya ortağı dahası yok. Ha dersen ki dört sene öncesi geçmiş geçmişte kala haydi sana uğurlar ola.." demiş Çamer'in kızgın bakışları eşliğinde ceketini almış son olarak "Benim çıkmam lazım senin de daha fazla vaktini almayım" diyerek odadan çıkmıştı geride bıraktığı adamın söyleyecek bir çok cümlesi olduğunu umursamadan.
Ne ara arabaya bindi ne ara eve geldi bilemedi Mela. Bu adamı kendini bildi bileli seviyordu. İlk oyun arkadaşı ilk kurtarıcısı ilk aşkı ilk göz ağrısı her şeyiydi bu öküz. Peki şuan öyle miydi bilmiyordu Mela.. Babası ile çok birlikte olamamış İlk okula başladığı sene acı büyük kaybını yaşamıştı. Şu hayatta en büyük acın nedir diye sorsalar babam der susardı. Bir erkek örneği olması gereken zamanlarda hep Çamer'in ailesi ve Çamer vardı etrafında. İlk kavgasında belki onu kurtarmamıştı ama saçını yolduğu kızlar ile ayırmıştı. Gerçi sonra kızlardan alamadığı hıncı onun sert göğsünü yumruklayarak almıştı.. Bu adam ne ara bu kadar sert acımasız kaba küstah olmuştu. Ne zaman bu kadar kırıcı olmuştu. Onu incitmemek için senelerce üzerine titrerken ne ara onu böyle paramparça eder olmuştu.
Yüzünde eksik bir tebessüm gözünden bir damla yaş akarken ayakkabılarını çıkartıp atıp koltuğa uzandı ki çalan telefonu ile oturur hale geldi ne zaman bu şekilde telefonu çalsa altından bir şey çıkıyordu ya. Neyse.. diyerek arayana baktı Mela. Anneciğimi arıyordu. "Alo annemm" diyerek açtı telefonu hal hatır faslından sonra aslı konuya geldi anacığı ne diyordu çarşamba günü İzmir' e mi geliyordu?? Büyük annesi ile mi geliyordu. Çamer'in ailesi de mi geliyordu? Ama niye??
vamskva üoçi - Çirkin adam
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDALUK - TAMAMLANDI ♡
Romance(Bölümler kaldırılmadan düzenlenecek ❣️) Mela ve Çamer iki ayrı kutup. İkiside Karadeniz gibi hırçın. İkiside karadeniz gibi çok güzel. Mela Annesi ve anneannesi ile Karadeniz'de yaşayan köklü ailelerden birinin kızı. Çamer üç erkek kardeşlerden en...