Bölüm 42

11.5K 564 9
                                    

           Ben geldimm. Keyifli okumalar.. :)           

          Çatır çatır yanan sobanın kömürü olsa da biraz odun alıp geceyi sıcak geçirmeyi planlayarak çıktı dışarı Mela. Gelen ayak seslerinden endişe etse de kalın bir odun alıp hızla kapının orada ki siluete doğru yürüdü. Tam odunu kaldırmıştı ki gördüğü yüz ile eli havada kala kaldı.

    " Sen.." dedi fısıltı halinde onu burada beklemiyordu. Tamam illa ki yüz yüze geleceklerdi ama onu böyle bu şekilde savunmasız bir şekilde görmeyi beklemiyordu evden hırsla kapıyı çarpıp çıkarken büyükçe laflar etmiş o adamla evlenirim demişti ama şimdi böyle kanlı canlı karşısında görmek içindeki cesaret alevi cayır cayır yansa da korku ile titremesine engel olamamıştı.

 "Sen Kırklıların oğlu Ali'sin. Yalnız yakalamayı bekledin demi?" Her ne kadar karşısında ki iri yarı adamdan korksa da bir kere diline vurmuştu cadılığı

"Tabi tabi.. Anca zaten kadınları yalnızken yakalayın. Gücünüz öyle yetiyor demi? Amacın ne? Biliyorum ben biliyorum da.. Sen bana baksana baksana bana!.." Mela bir yandan konuşuyor bir yandan da elleri ile kendini gösteriyordu. Çene ile beyin dağıtmak diye bir olay varsa bunu bu akşam Mela kesin yapacaktı.

"Ben de hiç kolay lokma olacak bir hal var mı? Varsa da sana nah var!. Adama bak ya gecenin bu saatinde beni yalnız bulunca gelmiş buraya Şehirde insan içinde çık karşıma ama yook sizin gücünüz anca buna yeter demi? Şirket basayım tehdit edeyim insanları yalnızken yakalayayım. Ben var ya ben Şu güne şu gün Mela Yiğit'im ben hiç sana ve senin gibilere.. " derken karşısında ki adamın yarı gülerek

"Bacım bir susta motorun soğusun " demesi ile kala kaldı.

"Bacım mı? Motor mu? Susmak mı? Ne oluyoruz ya"

Adam Mela'nın haline şen bir kahkaha atıp

"Müsaade varsa içeri girmek isterim. Konuşmak istediklerim var." dedi.

Mela ise kendisine tüh kaka pis diye bahis edilen adamın böyle güler yüzlü ve kibar olmasını beklemedi için şaşkın bir şekilde kala kaldıysa da bir an silkinip  cazgır bir ses tonu ile

"Senin beni kandırmadığını nereden bileceğim " dedi.

Genç adam bir kahkaha daha atıp

"Beş gündür burada yalnızsın istesem seni çoktan paketlemiş götürmüş zorla nikahıma almıştım da kimsenin ruhu duymamıştı. Sizinkiler senin peşine adam  takmışlar gizli saklı ama onlar bile burada olduğumdan bir haber"

Duydukları ile kızaran ve kızan Mela

"Adam senin derdin ne. İnsan gibi efendi efendi konuşmaya mı geldin yoksa dediklerini yapmaya mı? Bileyim de kafana odunu indireyim" dese de içten içe bu adamın kötü olmadığını anlamıştı.

"Bak bacım benim, derim sana zarar vermek değil sadece konuşmaya geldim diyeceklerimi diyeyim sonra benimde yapacaklarım var. Acelem var anlayacağın. "

Mela eli ile adamı içeri buyur etti. Odunlar ise dışarda kala kaldı.

-----

Aradan saatler geçmiş soba sönmüş Mela odanın kara kış soğuğunu hissetmeden öylece cama karşı oturuyordu. Direk olmasa da bu Kırklılar derdinden kurtulmuşlardı işte. Şimdi gerçekten de o yüzüğü bir daha parmağına takmaya gerek yoktu artık. Evliliğe Çamer ile bu kadar yaklaşmışken Çamer Mela'nın aşkını bilirken nasıl olacaktı bilmiyordu Mela.

Ama net bildiği şey artık Kırklılar ile ulaşılacak çözüm yolunda kendisi ile ilgili bir mevzu kalmamıştı işte bu yüzden evliliğe mecburiyette kalmamıştı.

SEVDALUK - TAMAMLANDI ♡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin