(Bölümler kaldırılmadan düzenlenecek ❣️)
Mela ve Çamer iki ayrı kutup. İkiside Karadeniz gibi hırçın. İkiside karadeniz gibi çok güzel. Mela Annesi ve anneannesi ile Karadeniz'de yaşayan köklü ailelerden birinin kızı. Çamer üç erkek kardeşlerden en...
Dediğim gibi geldim geldim ben geldim. Keyifli okumalar dilerim :)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Dışarı çıkar çıkmaz ilk işi içeriden aldığı bir şalı genç kızın sırtına örtmek olan Çamer kendisine şaşkın ördek yavrusu gibi bakan git gide kaşlarını çatmaya başlayan çekici dudaklı kırmızı rujlu sevgilisine kocaman gülümseyerek
"Şimdi yavrum anneden izin aldım. Gidiyoruz bir yarım saatte konuşup geri geleceğiz. Sende bana ne derdin tasan var anlatacaksın. Ama bir dakika beni bekle " deyip arabanın kapısını kapatarak bir koşu içeri gidip geldi. Gelirken cebine bir şey koyduğunu görse de ne olduğunu sormak Mela'nın aklına bile gelmemişti. Sonuç olarak Çamer'e ne diyeceğini düşünüyordu..
Umuyordu ki çok kavga edecekleri bir durum olmazdı..
---------
Geldikleri tepeden gözüken Karadeniz'in hırçın dalgalarına her zaman aşık olmuştu iki gençte. Ve ikisi de bu hırçınlıktan bir şekilde nasibini alıyordu. Mela umuyordu ki şu an izledikleri deniz gibi hırçınlaşıp tartışmasınlardı.
Bahar aylarında olmaları havanın serin olmasına engel değildi. İşte bu yüzden Çamer naif bir şekilde Mela'yı kendine çevirdikten sonra cebine koyduğu ıslak mendilin paketini yırtıp çıkardığı mendili Mela'ya doğru uzattı. Mela ne olduğunu anlamaz bir şekilde bakar iken genç adam önce göz kırpıp sonra yavaş hareketler ile genç kızın dudağındaki kırmızı ruju sildi.
Mela şaşkın şaşkın gözlerini kırpıştırırken Çamer gülümseyerek
"Evet çok yakışmıştı kızıl cadım. Ama lütfen daha sakin ortamlarda hem cinslerinin olduğu ortamlarda kullan böyle dikkat çeken renkleri. Yoksa şu dalgalardan daha çok hırçın olabilirim."
Omuz silkip genç kızın dudaklarına kapanması ile Mela kala kaldı. Çünkü tam olarak "Ben nerede neyi kullanacağımı bilirim." diyecekti ki öpücük ile kala kaldı. Boğuk bir şekilde çıkan sesi yarım bir şekilde kalmıştı.
Nefes nefese geri çekilen Çamer uzunca çektiği Mela'nın kokusundan sonra
"Ona ne şüphe elbette bilirsin güzelim ama demeden duramadım."
İşte böyle anlarda Mela Çamer'in onu eksiksiz sevdiğine emin oluyordu. Ama aklına gelen cümleler ile yüzünün buruşmasına engel olmadı.
Çamer biraz muzip biraz da gülen sesi ile
"Hadi hadi söyle bakalım. Ne takıldı aklına bizimle ilgili neye kızdın da şu bir haftayı senden mahrum senden uzak geçirmek zorunda kaldım."
Aslında biliyordu Çamer Mela'nın derdini düşünüce genç kızın dediklerini duyduğunu anlıyordu. Hakta veriyordu. Ama sonuç olarak birbirlerinin seviyorlardı.
